Safiye Alağaş’tan mektup: Kadın mücadelesi durdurulamayacak

Tutuklanma sürecine ilişkin bir mektup kaleme alan Jinnews Haber Müdürü Safiye Alağaş, her kesime yönelik bir saldırının olduğuna dikkat çekerek, kadın mücadelesinin durdurulamayacağının mesajını verdi.

Haber Merkezi - Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Jinnews Haber Müdürü Safiye Alağaş, tutuklanma sürecine ilişkin bir mektup kaleme aldı. Bianet’in “İçerideki gazeteciler yazıyor” köşesinde yayınlanan mektupta Safiye Alağaş, yaşanan hukuksuzluklara ve bu hukuksuzluklar karşısında kadınların yürüttüğü mücadeleye dikkat çekti.

Safiye Alağaş tarafından kaleme alınan mektup şöyle:

“Eğer kadın mücadelesi yürütüyorsanız, kesin olarak çağın tanrılarının hedefindesinizdir. Sizi sindirmek için her türlü saldırıyı yapar. Gerektiğinde şiddet uygular, gözaltına alır ve tutuklar. Tıpkı JINNEWS’e yaptıkları gibi.

“Her kesime saldırıyorlar”

Çağın tanrılarının kötülüklerini gizleme savaşı. Evet, evet bu, çağın tanrılarının bir savaşı ve biz de bu savaşın tam ortasındayız. İtaatkâr ve suskun bir toplum yaratmak için her kesime saldırıyorlar, kişinin dününü, bugününü ve yarınını belirsiz kılmak için çocukların zihnine saldırıyorlar. Ona doğduğu andan itibaren şekil vermek için her şeyi yapıyorlar. Bunu yapmalılar yoksa saltanatı yarım kalır. Gençler mesela, çok korkar gençlerden. Sesi çıksın istemez. Bir sesi çıktı mı, bir ayaklandı mı, tüm cihan ayaklanır. Tüm halkları peşinden sürükler. Gençler korkulu rüyalarıdır. Bu nedenle gençlerin eğitim hakkına, işine, yaşamına dönük hep bir saldırı halindedir.

“En büyük korkulu rüyaları kadınlar”

Bir korkulu rüyaları var ki, sormayın; kadınlar. En büyük korkulu rüyaları kadınlardır. Kadını yansıtan yaşamın her bir zerresine saldırırlar. Tırnağından saç teline kadar her şeyine kendileri şekil vermek isterler. Ne giyeceğine, ne içeceğine, ilişkisine, kaç çocuk doğuracağına, evlenmesine, evdeki yaşamına, işine, makyaj yapıp yapmamasına ve daha sayamayacağım birçok yaşam biçimine müdahale edip şekil vermek istiyorlar. Kadınla kıran kırana bir savaş halindeler.

“Kesin ve nihai hedefimiz özgürlük”

Biz kadınlar olarak, ruhumuzu besleyen asıl kaynağı bulduk. Uzun yıllardır peşindeydik ve 21. yüzyılda artık kesin olarak farkındayız. Bizim ruhumuzu, mücadele besliyor. Mücadele ettikçe en doğal halimize dönüyoruz. İrade oluyoruz, güç oluyoruz, rengârenk bir yaşamı örüyoruz. Ve en önemlisi de dünyanın neresinde olursak olalım, bütün kadınlar olarak birbirimizin ruhuna dokunuyoruz. Bize sunulan şaşaalı hayatlara kanmıyoruz. Yıldızların parlaklığı gözümüzü kamaştırmıyor. Kadınlar olarak sessizce söz verdik, çığlıklar atarak söz verdik, birbirimizin gözlerine bakarak söz verdik: Toplumdaki yerimizi bulana kadar mücadeleden vazgeçmiyoruz.  Özgürlüğümüzü elde edene kadar vazgeçmiyoruz. Kesin ve nihai hedefimiz özgürlüğümüz.

“Beyaz atlı prensin bizi kurtarmasını beklemeyeceğiz”

Bizim kurtuluşumuz beyaz atlı prenste değil. Beyaz atlı prensin gelip bizi kurtarmasını beklemeyeceğiz. Kaldı ki gelen beyaz atlı prensin bizi daha büyük ve korkunç bir köleliğin içine soktuğunu tarihimizden biliyoruz. Bu konuda yeterince tecrübeliyiz. Biz kadınlar olarak ata binmeyi öğreniyoruz. Mücadele ederek tecrübe ediyoruz. Mücadelemizde attan düştükçe tekrar kalkıp biniyoruz. Her düşüşte yeniden deniyoruz. Biz kadınlar atın kendisini arıyoruz. Onun bizi bulmasını beklemiyoruz. Onu arıyoruz. Ve inanıyoruz o da bir yerlerde bizi arıyor, bize doğru geliyor.

“Kadınlıkta bırakılan tarihimizle buluşmak istiyoruz”

Onu bulduğumuzda nereye mi gitmek istiyoruz? Ata binip dörtnala ormana doğru gitmek. Hiç soluk almadan dörtnala gitmek, ormanın en karanlık, en kuytu yerine gitmek istiyoruz. Ormanın en karanlık dehlizlerini delip nihayet dağlar, nehirler keşfetmek istiyoruz. Karanlıkta bırakılan tarihimizle buluşmak istiyoruz. Nihayetinde bu yolculuk, özbenliğin ile buluşma yolculuğu. Karanlıkta bırakılan kadın tarihi, günışığına çıktıkça kadınlar kadar toplum da özgürleşecektir. Çağın tanrılarının asıl derdi işte bu. Kadının özgürleşmesini ve kadınla birlikte, toplumun özgürleşmesini istemiyorlar. Bu nedenle en çok kadına saldırıyor. Bazen kibarca bazen de hunharca saldırıyor. Eğer kadın mücadelesi yürütüyorsanız, kesin olarak çağın tanrılarının hedefindesinizdir. Sizi sindirmek için her türlü saldırıyı yapar.

“Nefes alışımız dahi suçlama konusu yapıldı”

 Gerektiğinde şiddet uygular, gözaltına alır ve tutuklar. Tıpkı JINNEWS’e yaptıkları gibi. JINNEWS’e onlarca kez erişim engeli getirildi. Defalarca dava açıldı. JINNEWS mücadeleden vazgeçmeyince, gördüğünüz gibi saldırı büyütüldü. Nefes alışımız dahi suçlama konusu yapılmış durumda. Korkunun ecele faydası yok. Çırpınışlar boşuna, çırpındıkça, saldırdıkça küçülüyor, bitiyor.

“Mücadele durdurulamayacak”

JINNEWS, Türkiye’de kadın mücadelesinin en önemli parçalarından, kadın gazeteciliğe ciddi katkıları var. Gazetecilikte yeni bir bakış açısı geliştirdi. Gazetecilikte eril dile karşı önemli bir alternatif. Büyütülmesi gerekiyor. Ben bütün kadınların JINNEWS’i sahipleneceğine inanıyorum. Çünkü özünde JINNEWS’e değil, kadın mücadelesine dönük bir saldırı var. Bütün kadınlar bunun bilincinde. Tekrar söylüyorum, kadın mücadelesi durdurulamayacak noktada.

Bizi özgürlüğe götürecek olan atı en kısa sürede bulmak dileğiyle.”