Rûken Ehmed: Kürdistan’daki kadınlar her günü 8 Mart’a dönüştürdü

Dört parça Kürdistan'daki kadın mücadelesinin tüm Ortadoğu'yu ve dünyayı etkilediğine işaret eden Rûken Ehmed, Kürdistanlı kadınların hayatın her alanında verdikleri mücadelelerle her günü 8 Mart'a dönüştürdüğünü vurguladı.

BÊRÎVAN ÎNATÇÎ

Haber Merkezi - Kürdistan genelinde kadınlar,  erkek-devletin savaş, işgal, yağma ve kadın düşmanı politikalarına karşı her alanda farklı yol ve yöntemlerle mücadelesini sürdürüyor. Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Eşbaşkanı Rûken Ehmed, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle 2023 yılı boyunca Kuzey ve Doğu Suriye, Federal Kürdistan Bölgesi, Kuzey Kürdistan ve Rojhılat’taki kadınların verdikleri mücadelelere ilişkin ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.

Kadınların, erkek devletin her türlü şiddet, işgal, tecrit ve soykırım politikalarına karşı verdiği mücadelede büyük başarılar elde ettiğini vurgulayan Rûken Ehmed, mücadelenin kazanılması için kadın birliğinin önemine vurgu yaptı. Öncelikle kadın savaşçıların ve alanda özgürlük mücadelesi veren tüm kadınların 8 Mart'ını kutlayan Rûken Ehmed, “Özellikle bugün Türk devletinin işgaline karşı büyük bir direniş içinde olan YJA-Star gerillalarını, DAİŞ çetelerine ve Türk devletinin işgal saldırılarına karşı büyük bir mücadele veren YPJ savaşçılarını, bugüne kadar mücadele yürüten tüm Kürdistan kadınlarını tebrik ediyorum. Ortadoğu'da Kürt kadınlarına özgürlük yolunu açan Önder Apo'yu bu günde bir kez daha kutluyoruz" dedi.

‘İran rejiminin saldırılarına rağmen kadınlar geri adım atmadı’

"2023 yılı acı ve büyük direnişle dolu bir yıl oldu" diyerek Doğu Kürdistanlı kadınların “Jin, jiyan, azadî” sloganıyla başlattığı direnişe vurgu yapan Rûken Ehmed, “İran ve Rojhilat Kurdistan’da kadınlar öncülüğünde başlayan ayaklanmalarda yüzlerce kadın İran devleti tarafından saldırıya maruz kaldı, kadın direnişçilerin büyük bir kısmı cezaevlerine konuldu. ‘Jin, jiyan, azadî’ ayaklanmaları sırasında çok sayıda kişi tutuklandı, cezaevlerinde baskılara maruz kaldı ve birçoğu da idam edildi. Tüm bu baskılara rağmen başlatılan ayaklanma büyük ses getirdi. Sadece Kürdistan’ı değil tüm dünyayı etkiledi. İran rejiminin saldırı ve baskılarına rağmen kadınlar sahalardan ayrılmadı ve geri adım atmadı” diye belirtti.

‘Kuzey Kürdistan’da cezaevlerinde de direniş sergileniyor’

Türk devletinin Kuzey Kürdistan'daki baskılarına rağmen kadınların özgürlük arzusundan vazgeçmediğini dile getiren Rûken Ehmed, şunları ifade etti:

"Kuzey Kürdistan'da baktığımızda cezaevleri kadınlarla dolu. Kuzey Kürdistan’da kadınlar sadece meydanlarda değil cezaevlerinde de eşi benzeri olmayan bir direniş sergiliyorlar. Tecride karşı başlatılan açlık grevi 100 günü geride bıraktı. Kadınlar işgale ve saldırılara karşı meydanlarda mücadele yürütüyor. Kadın özgürlüğü için mücadele yürüten kadın siyasetçiler Türk devleti tarafından gözaltına alınıp tutuklanıyor. Çünkü devletin en büyük korkusu kadınların özgürleşmesidir. Sadece Kuzey Kürdistan'daki Kürtler değil, Kuzey Kürdistan ve Türkiye'de yaşayan birçok kişi işgale karşı büyük bir direniş içindeydi.”

‘Güney Kürdistan’da kadın öncüler katlediliyor’

Federal Kürdistan'daki kadın mücadelesine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Rûken Ehmed, şunları ifade etti: "Güney Kürdistan'da KDP, Türk devleti işbirliğinde tüm topluma ve kadınlara karşı bir ihanet hattı yürütmek istiyor. Güney Kürdistan’da kadın öncüler katlediliyor. Son olarak Rojava Kürdistanlı siyasetçi Zelal heval 8 kurşunla katledildi. Ancak kadının varlığına ve kimliğine yönelik bu saldırılar karşısında büyük bir direniş gösterildi. Bundan önce Jineoloji Araştırmaları Akademisi üyesi Nagihan heval katledilmişti. Bu anlamda Güney Kürdistan'da kadın liderlere yönelik büyük bir saldırı da tartışma konusu. Ancak bu saldırılara karşı kadınların direnişi Güney Kürdistan'da da devam etti. Güney Kürdistan’da kadınlar, toplumu baskı altına alan, işgal politikalarını sürdüren, bölgenin demografisini değiştirmek isteyen Türk devletine karşı ayakta ve mücadelesini sürdürüyor.”

‘Rojava Devriminin kadın adıyla tanımlanması slogan değil’

Kuzey ve Doğu Suriye’de 11 yıl önce başlayan Rojava Devriminin Kürt kadınlarının öncülüğünde gerçekleştiğinin altını çizen Rûken Ehmed, bölgedeki kadın mücadelesine ilişkin şunları paylaştı:

“Buradaki devrimin kadın adıyla tanımlanmış olması bir slogan değil, eşi benzeri olmayan bir mücadeleydi. Daha önce Musul ve Şengal'e saldırıp binlerce Êzidî kadını esir alan IŞİD ideolojisine karşı Arîn Mirkan arkadaşımız şahsında büyük bir mücadele verildi. KDP ve Irak hükümeti bu bölgeleri terk ederek IŞİD'e bıraktı. Daha sonra IŞİD çeteleri Rojava'ya geçti. Rojava Kürdistan'ında IŞİD çeteleri özellikle Kobanê'ye saldırdı. Kobanê neden önemli bir yerdi? Çünkü Kobanê, Önder Apo'nun kuzeyden geldiğinde ilk adım attığı yer olduğu gibi 19 Temmuz devriminin de başladığı yerdir. Bu yüzden Kobanê’ye saldırdılar. Ama Kürt kadınının desteğiyle ve özellikle Arîn Mirkan, Zozan, Rêvan, Zehra şahsında IŞİD, Kobanê'de yenilgiye uğratıldı ve bu zafer tüm Kuzey ve Doğu Suriye'ye yayıldı. 2019 yılı sonunda kadınların bu mücadelesi sonucunda IŞİD Baxoz'da da yenilgiye uğratıldı. Bütün bu başarı kadınların öncülüğünde sağlandı. IŞİD'in bu saldırıları vahşi saldırılar olsa da kadınlar geri adım atmadı. Bu sadece askeri alanda geçerli değil."

‘Kadın devrimindeki başarılar tüm dünyaya örnek oldu’

Kadın devriminin yaşandığı bölgede kadınların siyaset, eğitim, diplomasi, örgütlenme, öz savunmada alanlarında önemli başarılar elde ettiğine vurgu yapan Rûken Ehmed, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bu başarı sadece Kuzey ve Doğu Suriye’ye değil tüm dünya ve Ortadoğu’ya örnek oldu. Kadınlar hem siyasette hem de askeri alanda büyük başarılar elde etti. Siyasetin içeriğini boşaltmak ve kadınları siyasetten uzak tutmak isteyen ulus-devlet politikalarına karşı kadınlar siyasette yer aldı. Kadınları öz savunmadan uzak tutmak istediler ancak kadınlar öz savunmanın merkezine yerleştiler. Kadınları toplumdan koparmak istediler ama kadınlar komünleri, meclisleri, kadın evlerini, akademileri, Kongra Star merkezlerini kurarak çalışmalarını yürüttüler ve kadınları eğittiler.

Özerk Yönetim sisteminin, eş başkanlık sisteminin kurulmasında kadınlar yerlerini aldılar. Eskiden sistemimizde yüzde 40 kadın kotası vardı, kadınların büyük mücadelesi olmasaydı bugün Toplumsal Sözleşme’de bu kadın kotası yüzde 50 olmayacaktı. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin kurum ve organlarındaki kadın oranı yüzde 50'yi aşıyor. IŞİD çeteleri Rakka’yı kendileri için bir başkent sanıyordu ancak askeri alanda Rakka'nın özgürleştirilmesini yöneten Jiyan Tolhildan gibi isimler IŞİD’i yenilgiye uğrattı. Jiyan Tolhildan arkadaşımızda Türk devletinin saldırılarında hedef alındı.”

‘Kürdistanlı kadınlar her günü 8 Mart’a dönüştürdü’

"Ne zaman bir kadın özgürlüğe doğru adım atsa, iktidar sistemi korkmaya başlıyor” diyen Rûken Ehmed, mücadelelerinin “Özgür kadının iradesiyle işgali ve tecridi yeneceğiz” sloganıyla devam edeceğini söyledi. Rûken Ehmed, “Çünkü, işgal saldırılarıyla tüm toplum hedef alınıyor. Önder Apo şahsında uygulanan ağır tecritle kadınlar ve genel olarak tüm topluma karşı bir soykırım hedeflenmektedir. Onun için bu yılın sloganının içeriği işgali ve soykırımı yenmek, tecridi de kırmak olacaktır” dedi. Kürdistan'daki kadın mücadelesi tüm Ortadoğu'yu ve dünyayı etkilediğine işaret eden Rûken Ehmed, “Daha önce 8 Mart sadece bir gün olarak kutlanıyordu. O gün kadınlar alanlara inerdi. Belki birçok yer 8 Mart'tan haberdar bile değildi. Ancak Kürdistanlı kadınlar sadece 8 Mart’ı değil, Önder Apo'nun düşüncesi ve felsefesiyle her günü 8 Mart'a dönüştürdüler”  diye konuştu.

Kürdistan'da kadınların mücadelesinin sadece alanlara çıkmakla sınırlı olmadığını vurgulayan Rûken Ehmed, “Kürdistan’da kadınlar hem kendini eğitip ilerletti hem de toplumun tüm yükünü omuzladı. Erkek egemen zihniyete bakarsak, kadınların erkeklere eğitim vermesi, akademiler açması, kadın bilimini ilerletmesi, kadın ordusunu kurması, kadın partilerini kurması onlar açısından rahatsız edicidir. Ortadoğu'da erkek zihniyeti kadınları yok sayarken, dünya çapında kadınlar bir reklam aracı olarak görülüyor” diye belirtti.

‘Latin, Amerikalı, Alman, Afgan kadınlar Kürdistan’daki deneyimi yaşamaya geliyor’

Kürt kadınlarının özgürlük için büyük bedeller ödediğini söyleyen Rûken Ehmed, Fransa’nın başkenti Paris’te katledilen Sakine Cansız’ın (Sara) verdiği mücadeleye değinerek şunları aktardı:

"Türk devleti 1925 tarihinde Dersim’de bir katliam gerçekleştirdi. Belki Sara arkadaş bu katliama tanık olmadı ama tanık olanlarla büyüdü. Sara arkadaş, Dersim'de ne tür katliamların yapıldığını biliyordu. Öyle bir yerden geldi ve kadın özgürlüğü mücadelesine öncülük etti. Cezaevlerinde faşizme direndi, faşizmin yüzüne tükürdü. 2013 yılında Paris’te iki arkadaşıyla birlikte katledildi. Sara arkadaş kadın ordusunun, kadın partizanlığının temeli haline geldi. Bugün kadın biliminin temeli budur, bunu Jineoloji ile konuşuyoruz. Bugün Latin Amerikalı kadınlar, Alman kadınlar ve Afgan kadınlar, Sara'nın mücadelesiyle Kürdistan'da gelişen bu deneyimi yaşamaya geliyorlar. Önderlik 1993 yılında kadın ordusunu kurdu. 1998'de kadın özgürlük ilkelerini belirledi. 2000'den sonra kadınlar bilimde ilerleme kaydetti. Bunların hepsi Kürt kadınlarının büyük başarılarıdır.”

‘Özgürlük mücadelesi sadece kadınların sorumluluğunda olmamalı’

Dünyanın birçok yerinde büyük devrimler yaşandığını ancak devrimler sonrası kadınların yaşadıklarının herkes tarafından görüldüğünü dile getiren Rûken Ehmed,“Ama Önder Apo bunu bu şekilde kabul etmedi. Bir kadının liderlik edebilmesi için ordusu, partisi ve bilgisi olması gerektiğini söyledi. Bugün bile Önder Apo, tüm topluma liderlik etme görevini kadınlara vermiştir. Erkeği değiştirme ve dönüştürme görevi de kadınlara verildi. Elbette erkekler mücadeleyi sadece kadınlara bırakmamalı. Özgürlük mücadelesi sadece kadınların sorumluluğunda olmamalıdır. Önderlik  Özgürlük Sosyolojisi’nde detaylı anlatıyor. Özgür olmak isteyen bir erkeğin, bir kadının nasıl savaşacağının ölçüsünü ortaya koyuyor. Bir erkek özgür olmak istiyorsa köleliğe karşı mücadele eder, köle bir kadınla evlenmez. Bir kadın özgür olmak istiyorsa güçlü bir erkekle gitmez, güç kavramına karşı mücadele eder” dedi.

‘Zihniyet değişimi için önümüzde hala büyük bir mücadele var’

Erkeklerin zihniyetini değiştirmek için hâlâ daha geniş bir mücadeleye ihtiyaç olduğunu vurgulayan Rûken Ehmed, "Benzer bir mücadele Rojava'da yürütülüyor. Ama birçok eksiklik var. Kadınlar olarak liderlik rolümüzü üstlenebilmemiz, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesini yürütebilmemiz, erkekleri özgürlük çizgisine çekebilmemiz için eğitim alanında eksikliklerimiz var. Bu bağlamda gerçekleştirmemiz gereken önceliği vurgulamamız gerekiyor. Aslında elde edilenlerin Ortadoğu'da ve dünyada büyük yankısı oldu. Ama zihniyet değişimi için önümüzde hâlâ büyük bir mücadele var. Önder Apo, zihinsel devrimden bahsetti. Devrim sadece silahla olmaz zihinsel bir devriminde gerçekleşmesi gerekmektedir” diye konuştu.

Tüm kadınlara alanlarda olma çağrısı

8 Mart’ın haksızlıklara karşı bir mücadele günü olduğunu dile getiren Rûken Ehmed, kadın cephesinden güçlü bir mücadele için küresel bir kadın birliğine ihtiyaç olduğunu söyledi. Rûken Ehmed sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kadınlara yönelik çok saldırı var ve bu saldırılara karşı mücadele yürütmek gerekiyor. Kadınların birliğiyle iktidarların sona erebileceği gerçeği ortaya çıktı. Kadınlar yaşamın her alanında katlediliyorlar. Mevcut politikalara karşı kadınların birlik olmaya ihtiyacı var. Özellikle Önder Apo'nun fiziki özgürlüğüne ve siyasi alanda Kürt sorununun çözümüne yönelik adımları ne kadar güçlendirirsek, özgürlüğe ve eşitliğe o kadar yakın olacağız. Tüm kadınlara çağrım şudur ki; Sadece 8 Mart değil her günümüz mücadele günü olmalıdır. Ancak 8 Mart’ın tüm kadınlar için ayrı bir önemi vardır bu nedenle tüm kadınları 8 Mart'ta alanlarda olmaya çağırıyoruz."