Rojava’da devrim niteliğinde bir adım daha: Kürt ulusal birliği-İZLENİM

Kürtlerin birliği ve Demokratik Ortadoğu Projesi’nde Kürtlerin duracağı yere dair Önder Apo’nun Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı oldu.

ROJBÎN DENİZ

Rojava’da Kürtler, devrim niteliğinde bir adım daha attı. Kürt ulusunun ve kadınlarının hayallerinde, fikirlerinde ve mücadelesinde merkezi bir yere sahip olan birlik ve ortak tutumu yakalamak amacıyla bir araya geldiler. Birlikteliğin, mücadelenin ve ortaklaşmanın mekânı olan Qamişlo, 26 Nisan'da kendi ulusunun ortaklaşmasına ev sahipliği yaparak tarihe yaraşır bir duruş sergiledi.

Qamişlo’nun devrim ve aşk ortaklaşmasından doğan bu mücadele, ilk olarak kadınların birlikteliğini öne çıkardı. Kürt kadınlar, gerçekleştirdikleri 3’üncü Ulusal Kürt Kadın Konferansı ile mensubu oldukları Kürt ulusunun ulusal birliği açısından öncülük rolü üstlendiler. Konferans salonunda kadınlar; başları dik, alınları açık, fikirleriyle olgunlaşmış ve ortaklığın bağlayıcı güçleri olarak hazır bulundular. Kadınların rengârenk fistanları, gülen yüzleri ve “Zaman Kürtlerin, halkların ve kadınların zamanı olacak” mesajları, tüm salonu etkisi altına aldı.

Erkekler ise, kadınlara kıyasla daha mahcup ve daha çekingen mesajlar veriyorlardı. Ulusal birlik için adım atma isteği gözle görülüyordu; ancak tereddütlerin gölgesinde sarf edilen sözlerin kırılganlığı hissediliyordu. Bu anlamda, kadınların daha cesur adımlar attığını söylemek abartı olmaz. Rojava Devrimi, bir kadın devrimi olarak tarihteki yerini aldı ve bugünün çözüm odağı olarak da öncülük görevini üstlenmeye hazır.

Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı Kürtleri bir araya getirdi

Şimdi, demokratik ulus modelini tamamlayan parçaların bütünlüğü ve bu bütünlüğün getirdiği güç, kalıcı çözümün önünü açacaktır. Konferans salonuna esas damgasını vuran ise, Kürtlerin birliği ve Demokratik Ortadoğu Projesi’nde Kürtlerin duracağı yere dair Önder Apo’nun Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı oldu. Bu çağrı, herkesi hem ortak akılda bir araya getirdi ve Demokratik Suriye’nin inşası, Suriye’deki Kürt sorununun çözümü ve statüsü konusunda herkesin aynı fikirde olmasına yol açtı.

Kürt birliğinin sağlanabilmesi için dar partililiğin ve milliyetçiliğin ötesinde ulusal kimliği ve çıkarlarını öne çıkarmak büyük bir kazanım sağlayacaktır. Konuşmalarda özellikle tarihçiler, tarihi bilinç ve tecrübe perspektifinden değerlendirme yaparak, bu görüşü savunuyorlardı. Ortak tutum ve birliğin, Kürt ulusunun manevi anlamda bu topraklarda oynadığı rol ve Kürtlerin Ortadoğu'ya kattığı değerler üzerinden diyalektik bir bakışla ele alınıyordu. Kürtler, yaşamın başlangıcında nasıl adım attılarsa, bugün de çözümün inşasında adım atabilirler. Bunun ilk adımını da Kürtler kendi içlerinde atmaları gerekiyor.

Basın yoğun ilgi gösterdi

Konferansa 400’ün üzerinde delege katıldı. Ancak basının ilgisi ve heyecanı, kısmen delegelerin heyecanını gölgede bırakıyordu. Rojava Özerk Yönetimi'nin öncüleri protokoldeki yerlerini aldı. Her şey tüm taraflar arasında hakkaniyetle paylaşılmış, kimse dışarıda bırakılmamıştı. Konferansta her şey, özel detaylarıyla büyük bir titizlikle düşünülmüştü. Kürtleri temsil eden bayraklarının bulunduğu kürsü bölümünde tarihe iz bırakmak amacıyla fotoğraf çektiren birçok kişi vardı.

Açılış konuşmaları ve verilen mesajlar da konferansın esas amacını net bir şekilde ortaya koyuyordu: Kürtlerin birliği, demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmayı parçalamaz, aksine onu güçlendirir. Konferansta ayrıca bütünü oluşturan her parçanın bütünlüğü ve ortak tutumunun önemi vurgulandı. Başûr Kürdistan’dan gelen mesajda da Kürtlerin bu duruşlarıyla ulusal birliğe hazır oldukları belirtildi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı’nın gönderdiği mesajda Önder Apo vurgusu ve eklenen mesaj, konferansın ruhunu özetliyordu: "Zaman Kürtlerin zamanıdır, zaman Kürtlerin özgürlük zamanıdır.” Tabii, Kürtlerin özgürlükleri için verdikleri savaşın tarihçesini bilmeden, bugünü anlamak zordur. Önder Apo’nun "Kürdistan sömürgedir" tespiti, Kürdistan ve Kürtlük mücadelesi açısından tarihi bir çıkış olmuş, uzun soluklu bir mücadelenin hem başlangıcını hem de bugününü anlatmıştır. Bu konferans, Kürtlerin verdikleri mücadele ile geldikleri noktayı anlatıyordu: Başarı, zafer ve özgürlüğe yakın bir adım.

Tüm taraflar aynı karede

Bugün, Kürtler, bedeller ödeyerek özgürleştirdikleri topraklarda, Suriye’nin yeniden inşasında Kürtlerin varlık ve ulusal kimliğini konuşuyorlar. Konferans salonunda, uzun soluklu mücadelelerin sonunda gelinen bu aşamada verilen bedeller unutulmadı. Duygulu anlar yaşandı; gözyaşlarına hâkim olamayanlar, mutluluktan birbirine sarılanlar oldu. Tüm taraflar aynı karede buluşmaktan çekinmedi. Konferans salonunda herkes, birbirine açık ve samimi bir şekilde yaklaşıyordu. Bunun öncülüğünü kadınlar yapıyor. Kadınlar aralarda bir araya geliyor, sıkı sıkıya birbirlerine kenetlenerek, "Jin, Jiyan, Azadi" sloganlarıyla dört parça Kürdistan’ı bir araya getirmenin mutluluğunu tattılar. Bu anlamda renkli sahneler yaşandı. Açılış konuşmaları ve mesajlar okunduktan sonra konferans, basına kapalı olarak devam etti.

Kapalı bölümde, Suriye ve Kürt sorununa çözüm tartışıldı ve hazırlanan belgede mutabık kalındı. Hazırlanan belge, Suriye’nin Baas rejiminden arındırıldıktan sonra yerine kurulacak yeni sistemin anayasası, idaresi ve savunması gibi konuları ele aldı. Suriye’nin çok uluslu, etnikli, kültürlü, dini ve mezhebi yapısının anayasal çerçevede korunması öne çıktı. Suriye’de parlamenter sistemin, çok taraflı siyasi bir oluşumla barış ve demokraside örnek olması ifade edildi. Merkezi olmayan bir sistem üzerinden inşa edilmesi ve bölgeler ile ulusların varlıklarının gözetilmesi gerektiği vurgulandı. Bu açıdan, bölgelerin kendi özgünlüklerine ve renklerine göre meclislerin oluşması öngörüldü. Ayrıca, Suriye devletinin adı, bayrağı ve yurtseverlik ölçüleri, çok uluslu ve kültürlü yapı üzerinden ifade bulmalıydı. Daha önce demografik değişimler üzerinden atılan adımlardan geri dönülmesi ve değişime uğrayan bölgelerin sahiplerine teslim edilmesi gerektiği belirtildi. Buna, Efrîn, Serekanîyê ve Girê Spî de dahil edildi.

Kadın konusu kırmızı çizgi

Suriye’de kadınların özgürlüklerinin ve tüm alanlarda yer almasının önemine özellikle vurgu yapıldı. Yani, Suriye ve Kürtler açısından kadın konusu kırmızı bir çizgi olarak belirlendi. Anayasa, idare ve savunma alanlarında kadınların öncülük rolü oynaması gerektiği ifade edildi. Ayrıca, tüm dünya kadınları açısından önemli olan 8 Mart’ın resmi Kadınlar Günü olarak kabul edilmesi gerektiği belirtildi. Ayrıca, Kürt ulusu açısından önemli olan Newroz’un resmi bir bayram olarak kabul edilmesi gerektiği vurgulandı.

Esas öne çıkan konu, Rojava Kürtlerinin demokratik ulus sistemi içerisinde varlık ve kimliklerini bulmasıydı. Kürtler, bu talepler üzerinden Şam’a Federasyon talebiyle gidecekler. Yani, merkezi olmayan bir Suriye çerçevesinde âdem-i merkeziyetçi bir sistemin inşa edilmesi, Demokratik Suriye’nin inşasını sağlayacaktır.

Bugüne kadar Kürt kimliği inkar edilmiş, yaşam yolu olarak gösterilmiştir. Kürt inkarı, ekonomik ve yaşam yollarının şekillendirilmesinde temel bir unsur olmuştur. Bu, Kürt kimliğinin inkarı ve soykırımla geçen tarihini anlatmaktadır. 1915’teki Ermeni soykırımı gibi, Kürtler için de kültürel bir soykırım uygulanmış ve Süryaniler için ise hem fiziki hem de kültürel soykırımlar yapılmıştır. Şimdi, bu anlamda mücadelesiyle kendini küllerinden yaratan bir halk gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu açıdan, Rojava Kürt Ulusal Konferansı düşmanlarına da önemli mesajlar verdi.

Demokratik modernite ilkeleri üzerinden, kimliklerin ortaklaşması, ortak bir vatanda birleşmeyi gerektirir. Çok uluslu ve ortak bir vatanda birleşilebilir.

Konferans, sonuç bildirgesinin okunmasıyla sona erdi. Bu konferansın, Kürdistan Ulusal Konferansı’nın yapılmasına ön ayak olmasını umuyoruz.