Okullar nasıl açıldı?

Türkiye’de okullar açıldı. Peki zil kimler için nasıl çaldı? Kız çocukları için eğitim kapıları nasıl aralandı? Haberimizde…

SARYA DENİZ

Haber Merkezi - Türkiye’de okullar açıldı. Son bir haftadır neredeyse tüm televizyon reklamlarında, telefonlara gelen mesajlarda “Okul heyecanı başladı. Okul alışverişleri tamamlandı mı?” sözleri var. Bir yandan da bu heyecanı masraflara “yetişemiyoruz” diyerek yaşayamayanlar duruyor karşımızda. Haberlerde çocuklarına bayat simiti ıslatarak beslenme çantasına koyanlar, servis ücretlerinden yakınanlar, formalarını alamayanlar. Eğitim cinsiyet eşitsizliğinin en derin yaşandığı alanlardan biri. Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada kız çocukları cinsiyetlerinden kaynaklı eğitim hakkından mahrum bırakılıyorlar. Ekonominin dibe vurduğu ülkelerde özellikle eğitiminden vazgeçilenler yine kız çocukları oluyor.

Dünya eğitimden mahrum

Birleşmiş Milletler Bilim, Kültür ve Eğitim Teşkilatı (UNESCO) 6-18 yaş arası tam 743 milyon kız çocuğunun eğitim alma ve okula gitme imkanından mahrum olduğunu belirtiyor. Okula gidemeyen çocuklar daha çok ev işlerinde kullanılıyor ya da küçük yaşlarda çalıştırılıyor. Pandemi dönemi ile birlikte bu sayının arttığı kaydediliyor. Dünya genelinde 617 çocuk okuma yazma bilmiyor ve basit matematik işlemlerini yapamıyor. Bu verilere son dönemde çatışmalı bölgelerde yaşananlar dahil değil. Örneğin Afganistan’da yönetimin Taliban’ın eline geçmesinin ardından 1,2 milyon kız çocuğu okula gidemiyor. Dünyanın nerdeyse tümüne yayılan mülteci çocukların yarısından fazlasının da okula gidemediği ve eğitim alamadığı biliniyor.

Çatışmalar, krizler…

Okula gidemeyen çocukların sayısının en fazla olduğu ilk on ülke arasında Liberya ve Güney Sudan’ın yanı sıra Afganistan yüzde 46’lık dilimle, Sudan yüzde 45 ve Nijer yüzde 38 ile listede yer alıyor. UNICEF bu konuda yaptığı açıklamada özellikle çatışmalar ve süren krizlerin çocukların okuma hakkını elinden aldığına dikkat çekiyor. Suriyeli 2,1 milyon çocuk da eğitim haklarından mahrum. Öte yandan bölge ülkelere sığınan Suriyeli çocukların 600 bininin de okula gidemediği ifade ediliyor.

Peki Türkiye’de durum ne?

Kayda geçen tüm veriler çocukların ayrımcılığa maruz kaldığını ikinci kez ise cinsiyet ayrımının mağduru olduklarını gösteriyor. Devletler ise bu duruma sessiz. Peki Türkiye’de durum nasıl? Ülkede 12 yıllık zorunlu eğitim söz konusu. Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde 9 milyon 928 bin 304’ü erkek, 9 milyon 227 bin 267’si kız olmak üzere toplam 19 milyon 155 bin 571 öğrenci örgün eğitim alıyor.

Her 10 çocuktan biri okula gidemiyor

Kimi raporlara göre Türkiye’de eğitim çağındaki 676 bin çocuk eğitimden uzak kaldı. Eğitim sistemi dışında kalanların büyük çoğunluğunu 14-17 yaş aralığındaki çocuklar oluşturuyor. Yani her 10 çocuktan biri okula gitmiyor. Okuldan ayrılma en yaygın lise çağında yaşanıyor. Bunun da önemli oranını yine kız çocukları oluşturuyor. Türkiye okulunu tamamlamadan ayrılan çocukların oranında Avrupa’da birinci sırada yer alıyor.

720 bin çocuk işçi var

Eğitim-Sen ülkede özellikle birkaç yıldır karma eğitimin açık hedef haline getirildiğine dikkat çekerek cins ayrımı yapıldığını vurguluyor. Kız çocukları derslerde, çalışmalarda ve eğitimin her aşamasında ataerkil ve egemen sitemin toplumsal cinsiyet rollerine hapsediliyor. Ayrıca Türkiye’de kız çocuklarının okula gitme oranı yüzde 91 olarak ifade ediliyor. TÜİK verilerine göre ülkede yüzde 70,6’sı erkek ve yüzde 29,4’ü kız olmak üzere 720 bin çocuk işçi bulunuyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin Haziran ayında yayımladığı çocuk iş cinayetleri raporunda ücretli ve ücretsiz aile işçisi olarak çocuk işçiliğin en yoğun olduğu alanın tarım sektörü olduğuna dikkat çekiliyor. 

Evden çıkarılmak isteniyorlar

Türkiye’de uzmanlar kız çocuklarının eğitim hayatından koparılmalarının onları erken evliliğe zorlanması anlamına gelebileceğine işaret ediyor ve uyarıyor. Bu uyarı yersiz değil. Eğitimlerine ‘ekstra masraf’ olarak kız çocukları bir an önce evden çıkarılmak isteniyor. Türkiye’de 18 yılda 542 bin 821 kız çocuğunun doğum yaptığı belirtiliyor. Uzmanlara göre bu sayı eksik. Verilerin bilinenden daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. Özellikle pandemi ile birlikte rakamların arttığı uyarısında bulunuluyor. 

İstismar okullarda

2013 ve 2020 yılları arasında 143 bin 335 cinsel istismar dosyası incelenmiş. Cinsel istismar da eğitim sisteminde ayrımcılığın yanında farklı bir şiddet olarak karşımızda duruyor. Zira cinsel istismar olaylarının hatırı sayılır kısmı okullarda gerçekleşiyor. Basına yansıyan haberlere göre sadece 2021 yılında 208 çocuk cinsel istismara maruz kaldı. En az 27 çocuğu abi, baba gibi aile üyeleri, 66 çocuğu öğretmenleri, okul çalışanları, iki çocuğu esnaf, altı çocuğu komşusu, iki çocuğu istismar etti. 86 çocuğu taciz eden en az 86 erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı. Adalet Bakanlığı’nın en son yayımladığı istismar verilerine göre 2018’a kadar son on yılda 152 bin 250 istismar davası açıldı. Öte yandan TÜİK verilerine göre de kaybolan çocukların sayısı son 9 yıl da tam 3 kat arttı. 9 yılda kaybolan çocuk sayısı 104 bin 531 kişi. Buna göre yılda ortalama 10 bin, günde ise 32 çocuk kayboluyor. Kayıp çocukların çoğunu kızlar oluşturuyor.

Eğitim için ne isteniyor?

Uzmanlar ve eğitimciler eğitimden uzak kalan çocuklar için acil önlem alınmasını istiyor. Okullarda rehberlik alanın güçlendirilmesi ve aktif çalışmasının sağlanması, denetim mekanizmalarının kurulması acil taleplerden yalnızca bir kaçı. Müfredatın değiştirilmesi, kadın ve kız çocuklarını eve hapseden toplumsal cinsiyet kalıplarına sokan eğitimden vazgeçilmesi sonuç olarak eğitimin her alan ve her koşulda eşit bir şekilde verilmesi herkesin ortak talebi.