Haber Merkezi – İran’ın başkenti Tahran’da 1 Ekim’de arkadaşlarıyla birlikte metroya bineceği sırada ‘ahlak polisleri’ tarafından zorunlu başörtüsü kuralına uymadığı gerekçesiyle işkence edilen 16 yaşındaki Armita Ground önceki gün tedavi gördüğü Fecr Hastanesi’ndeki yoğun bakım ünitesinde hayatını kaybetti. Ailesinin kızlarını memleketi Kirmanşah’ta defnetmesine izin verilmedi. Armita Ground dün Tahran’da bulunan Beheştî Zera Mezarlığı’nda abluka altında defnedildi.

‘Armita’mız saçlarını saklamak istemediği için ölüme gönderildi’

Evin hapishanesinde tutuklu olan İnsan Hakları Savunucuları Merkezi Sözcüsü Narges Mohammadi’nin, katledilen Armita Ground için yaptığı açıklama dijital medya hesabından paylaşıldı.  Narges Mohammadi, “Hayatın neşe dolu Armita'mız, o güzel saçlarını zorunlu başörtüyle saklamayı istemediği için ölüme gönderildi. Hiçbir bağımsız muhabirin ordu hastanesine girmesine izin verilmedi. Aktif muhabir, İran İslam Cumhuriyeti Radyo ve Televizyonu'nun Devlete bağlı muhabiriydi ve bilgi siteleri de İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun siteleriydi” dedi.

‘Ölüm haberi devlet haber ajansı tarafından duyuruldu’

Metro kameralarındaki görüntülerin kesildiğini vurgulayan Narges Mohammadi, “Armita’nın ailesi, okulun öğrencileri ve öğretmenleri kontrol altına alındı. Ölüm haberi ailesi tarafından değil, devletin haber ajansı tarafından duyuruldu ve ölüm zamanı ölen kızın bedenindeki durumuna göre değil, hükümetin sahtekarlık politikası tarafından tespit edildi. Devlet Armita'nın gömüleceği yeri de zorla belirleyecek” diye belirtti.

‘İktidar cinayeti bastırdı hakikat tehdit altına gömüldü’

Armita Ground’un ölüm haberinin, Ortadoğu'daki savaşta ölenlerin haberleri arasında "otoriter dinci kadın düşmanı" hükümetin gizleme, aldatma ve yalan enkazı altında kaldığına dikkat çeken Narges Mohammadi, açıklamasının devamında şunları ifade etti:

“Güvenlik kurumlarının mühendisliğiyle o kocaman yüksek sesler arasında küçücük bir inleme sesi kadar kaldı. Armita Ground’un ölüm alevleri Mehsa, Nika, Sarina, Qazale vb. cinayetlerden başlayan bir yangındır. Armita’mız zulümle kurşunlarla öldürülen kız ve erkek çocuklarından daha çok zulümle öldürüldü. İktidar, güvenlik pençeleriyle birlikte bu 'cinayeti' o kadar bastırdı ki 'hakikat' bir yığın tehdit ve aldatmacanın altına gömüldü. Hakikat gömüldüğünde ve mazlumlar savunmasız kaldığında, adalet için değil acı için bile çığlık atamadığında, ölüm en az insani acıdır. Asıl acı, iktidarın yalanları, hileleri ve kandırmacalarıdır. Armita'nın haksız ölümünü asla unutmayacağım ve onun kanı yüzünden bu ‘zorla tasmayı’ bir daha asla takmayacağım.”