Mısırlı kadınlar: Efrin’de kadınlara yönelik suçlara karşı birlik olmalıyız

Mısırlı kadınlar, Efrin’de Türk devleti ve çetelerin kadınlara yönelik işlediği suçların korkunç boyutlarda olduğunu belirterek, kadınların birlik olup bu suçlara karşı tepkilerini ortaya koymaları gerektiğini belirtti.

ASMAA FATHI

Kahire– Kuzey ve Doğu Suriye’nin Efrin Kantonu’nu işgal eden Türk devleti ve çeteleri, Efrin’de kadın ve çocuklara yönelik insanlık suçu işlemeye devam ediyor. Şam hükümeti ve uluslararası güçlerin sessizliği sürerken 2 kadın hakkında idam 8 kadın hakkında ise hapis cezası kararları verildi. Mısırlı kadın aktivistler, Efrin’de kadın ve çocuklara yönelik işlenen suçlara ilişkin ajansımıza konuştu.

‘Efrin’de yaşananlar son derece korkunç’

Efrin’de yaşananların son derece korkunç olduğunu dile getiren Avukat ve feminist aktivist Dalia Zakhary, "Kadınlar kaçılıyor, gözaltına alınıyor, kadınların tüm hakları ihlal ediliyor. İşgalciler Efrin’de kadınları hedef haline getiriyor ve tüm haklarını kasten ihlal ediyor, tüm haklarını yok sayıyor” dedi. Uluslararası toplumun sessizliğinin de son derece utanç verici bir hale geldiğine vurgu yapan Dalia Zakhary, “Şengal’de IŞID saldırılarında Êzidî kadınların 'köle' olarak kaçırılıp bir kısmının orta çağdaymış gibi tüccarlara satılması meselesi hala hafızalarda” hatırlatmasında bulundu.

‘Kadınlar savaş politikalarına karşı korunmalı’

Kadınların maruz kaldıkları saldırılardan sonra iyileşebilmeleri için uzun yıllara ihtiyaçları olacağını kaydeden Dalia Zakhary, “Bu hükümetler işledikleri suçlardan dolayı yargılanacak. Kadınlar savaş sırasında istismara uğruyorlar ve savaşın bedelini ödüyorlar. Kadınlar savaş politikalarına karşı korunmalıdır” dedi.

‘İdam cezaları uluslararası insancıl hukukla bağdaşmıyor’

Mısır Kadın Avukatlar ve Kadın Hakları Vakfı'nın temyiz avukatı ve Yönetim Kurulu Başkanı Heba Adel de Efrin’de kadınların kaçırılması, idam ve hapis cezaları verilmesinin suç olduğuna dikkat çekti. Hukuki bir savunma yapmalarına imkan verilmeden verilen cezaların uluslararası insan hakları hukuku ile bağdaşmadığını vurgulayan Heba Adel, şunları ifade etti:

“Uluslararası toplumun, insanların adil ve caydırıcı yargılamalara tabi tutulmasını sağlayacak mekanizmalar araması gerekiyor. Savaş politikaları, ülkeler arasındaki ilişkiler ve çıkarların bir sonucudur. Egemen sistemler dünyayı kontrol altına almaya çalışıyor. Kadının statüsü de bölgeden bölgeye değişkenlik gösteriyor. Bu yüzden adil standartlar oluşturulmalı. Bu standartlar herkes için geçerli olmalı. Hukuk ne olursa olsun tüm insanlar için adil olması gereken bir araç.”

‘Kadınlar tepkilerini ortaya koymalı’

Gazeteci Şaima Al-Şawarbi ise kadınların kaçırılarak kaybedilmesi, idam ve ağır cezalarla cezalandırılmalarının insan haklarına aykırı olduğunu vurgulayarak, “Müdahale gerektiren bir konu” dedi. Kadınlara savunma hakkının dahi verilmemesinin haksız ve keyfi bir uygulama olduğunu söyleyen Şaima Al-Şawarbi, “Efrin’de tutuklama, kaçırma, tecavüz gibi yöntemlerle hak ve özgürlükler ihlal ediliyor. Kadınların birlik olup bu anti demokratik politikalara karşı tepkilerini ortaya koymaları gerekiyor” diye konuşu.

Şaima Al-Şawarbi, Kürt kadın öncülerinin hedef alınmasına ilişkin Fransa’nın Paris kentinde katledilen üç kadın siyasetçiden Sakine Cansız’ı örnek gösterdi. Sakine Cansız’ın “Hep Kavgaydı Yaşamım” kitabına işaret eden Şaima Al-Şawarbi, "Birkaç gün önce Sakine Cansız'ın anılarını tartışmıştık, kitabında kendisi de mücadelesini anlatmıştı. Yıllarca direndi ve uyanış için çalıştı. Hapse atıldı ve defalarca suikastlardan sağ kurtuldu. Ocak 2013'te suikasta kurban gitti. Sakine Cansız, kendi kimliğini savunan, özgürlük ve bağımsızlık için mücadele eden kadınların güçlü bir örneği” dedi.