Türk devletinin Fırat suyunu kesmesi Minbic’deki ekinlere zarar veriyor

Minbic’deki çiftçiler, Türk devletinin Fırat Nehri’nden gelen suyu kesmesi ve yaşanan kuraklık nedeniyle ekinlerinden verim elde edemediklerini belirterek, umutlarını yağmura bağladıklarını söyledi.

SÎLVA Al-ÎBRAHÎM

Minbic - Dicle ve Fırat nehirleri, Kürdistan ve Mezopotamya halkları için önemli bir yaşam kaynağı. Ancak Türk devleti, 1998’den bu yana Fırat Nehri’nin suyunu Suriye ve Rojava halklarına karşı bir silah olarak kullanıyor. Türk devleti özellikle 2011’de yaşanan Suriye krizi ile birlikte nehirlerin suyunu keserek uluslararası sözleşmeleri ihlal ediyor. Çiftçiler, yapılan bilinçli su kesintisi ve yaşanan kuraklık nedeniyle ekinlerden istedikleri verimi alamıyor.

Yağışların geç başlaması ekinleri etkiledi

Minbic şehrinin güneybatısındaki Ebu Kalkal ilçesine bağlı Al-Naimiya köyünde yaşayan çiftçilerden Fawza Muhammad, yağmurun bu yıl Kasım ayı sonlarına doğru yağmasının mahsullerini etkilediğini anlattı. Köydeki birçok kişinin tarımla uğraştığını ifade eden Fawza Muhammad, şunları kaydetti:

“Bizler genellikle arpa, buğday, mercimek ekiyoruz. Ancak bu yıl yağışların geç gelmesi tohumun büyümesini geciktirdi. Bu durum üretimi de olumsuz etkiliyor. Tarım arazileri genellikle ayın bu dönemlerinde yeşil olur ancak bu yıl böyle olmadı. Arpa ektim ancak bitkinin uzunluğu 10 santimetreyi geçmedi.”

‘Umudumuzu yağmura bağladık’

Nuaimiya köyünden Iman Muhammad de, Türk devletinin Fırat Nehri'nin suyunu kesmesi ve kuyu suyunun da olmaması nedeniyle ekinlerini sulayamadıkları için zor günler yaşadıklarını anlattı. Tüm umutlarını yağmurun yağmasına bağladıklarını vurgulayan Iman Muhammed, “Bizler de tüm umudumuzu yağmura bağladık” dedi.

‘Sadece yağmurla beslenen mahsulleri ektik’

Bir hektarlık alanda arpa yetiştirmeye çalıştığını ancak yağışların gecikmesi nedeniyle istedikleri verimi elde edemeyeceklerini söyleyen Iman Muhammed, şunları aktardı:

“Su olduğu dönemlerde tüm mahsulleri yetiştiriyorduk. Ayçiçeği, mısır, pamuk gibi sulanabilen bitkiler vardı ve meyve bahçelerimiz yoğunluktaydı. Ancak yıllardır Fırat Nehri'nin azalmasıyla birlikte sadece yağmurla beslenen mahsulleri ektik. Türk devletinin halka karşı su savaşı başlatmasını kınıyorum. Türk devleti bölgedeki geçim kaynaklarını hedef alıyor. Uluslararası toplum yaşananları görmeli ve tepkisini ortaya koymalıdır.”

‘Kuyulardan su çıkmıyor’

Fadela Al-Hamad ise Fırat Nehri'nin Kuzey ve Doğu Suriye halkı için can simidi olduğunu söyleyerek, “Nehir suyunun zaman zaman kesintiye uğraması pek çok kişiyi su kuyuları kazmaya itti. Ancak nehrin su seviyesindeki düşü yeraltı sularını da etkiledi. Ben de üç kuyu kazdım ancak hiçbirinden su çıkmadı. Bu nedenle kuyu suyu olan komşumdan sadece günlük su ihtiyacımı temin edebiliyorum” diye konuştu. Bu yıl arpa ektiğini söyleyen Fadela Al-Hamad da, umudunu yağışlara bağladığını yağışların olmaması halinde ekinlerinden verim alamayacağını belirtti.

‘İçme suyumuz bile yok’

Su sıkıntısının olmadığı yıllarda çeşitli tarım ürünleri ve sebzeler yetiştirebildiklerini aktaran Fadela Al-Hamad, “Kuyuya ihtiyacımız yoktu, yağışların gecikmesine de dikkat etmiyorduk. Ancak şimdi durum farklı. İçme suyumuz bile yok. Payımıza düşen suyun akışı için Türk devletine baskı yapılması gerekiyor. Çünkü bu durum çiftçiyi her anlamıyla olumsuz etkiliyor” diye konuştu.

Minbic kentindeki Çevre Komitesi Eşbaşkanı Yusra Khaled de, küresel ısınma ve iklim değişikliğine dikkat çekerek, doğayı ve çevreyi korumanın herkesin görevi olduğunu söyledi.