Milletvekili Ceylan Akça: Türkiye Tişrîn Barajı’nı pazarlık payı olarak görüyor
Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarını uluslararası sessizlikten cesaret alarak sürdürdüğünü söyleyen DEM Parti Milletvekili Ceylan Akça, “Türkiye, İsrail politikalarını izleyerek suç işlemekte bir sakınca görmüyor” dedi.
Amed- Türk devletinin, 8 Aralık 2024’ten bu yana Tişrîn Barajı ve Qereqozaq Köprüsü’ne dönük saldırıları devam ediyor. Saldırılara karşı bölgede yaşayan Kürt, Arap, Ermeni ve Süryani halklar, 8 Ocak’ta Tişrîn Barajı’nda bir nöbet başlattı. Ancak Türk devleti bu kez nöbet tutan sivil halka saldırmaya başladı. Saldırılar sonucu çok sayıda sivil katledildi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Amed Milletvekilli Ceylan Akça, Türk devletinin saldırılarını ve amaçlarını ajansımıza değerlendirdi.
‘Türkiye, SMO üzerinden amacına ulaşmak istiyor’
Baas rejiminin çökmesiyle Türkiye’nin Suriye’de bir söz hakkı elde etme çabası içine girdiğini vurgulayan Ceylan Akça, Türkiye’nin 2017 yılından bu yana desteklediği IŞİD’ten kopan silahlı güçler ile bu amacını hayata geçirmek istediğine dikkat çekti.
Türkiye’nin bu silahlı grupları desteklemesiyle “denetimle çalışan bir ordu”nun ortaya çıktığını ifade eden Ceylan Akça, “Türkiye bu grupları topladı, onlara bazı Osmanlıca isimler verdi. Daha sonra ‘Suriye Milli Ordusu’ diye pazarladı. Bu durumu meşru kılmak için de Ankara’da Suriye için geçici bir hükümet oluşturdu. Bu geçici hükümet de sanki ordunun başındaki siyasi kuvvetmiş gibi bir rol oynamaya başladı. Ancak HTŞ'nin öncülüğünü yaptığı kuvvetlerin, Baas rejiminin iktidarı terk etmesiyle Suriye yönetimine gelmesi, Türkiye için yeni bir denklem oluşturdu” dedi.
‘Kürtler saf dışı bırakılmak isteniyor’
Türkiye’nin bu yeni oluşumdan Kürtleri çıkarıp, kendini dahil etmek istediğini belirten Ceylan Akça, bu politikayı hayata geçirmenin en önemli adımının da Tişrîn Barajı olduğuna dikkat çekti.
“Türkiye’nin barajlarla ilgili özel yarası var” diyen Ceylan Akça, Türkiye’nin baraj ve su üzerinden kirli bir politika yürüttüğünü kaydetti. Ceylan Akça, “Fırat-Dicle nehirleri üzerine yaptığı barajları Irak Kürdistanı’na karşı kullanıyor. Bu barajlarla Irak’a giden suyu kontrol ediyor. Suyu kesiyor, suyu kesmekle oradaki siyasi tansiyon yükseltiliyor ve bu siyasi tansiyondan siyasi bir haraç malzemesi üretiyor. Tişrîn Barajı da yine aynı siyasi hedefleri güden bir saldırı alanına dönüşmüştür” dedi.
‘Türkiye barajı pazarlık payı olarak görüyor’
Türkiye’nin barajın denetimini ele alarak, yönetimde bir pazarlık payı hedeflediğini ifade eden Ceylan Akça, “Türkiye, Kürtleri barajın ötesine itip, barajı kontrol ederek, Suriye’de yönetime talep olmuş HTŞ güçlerine bir pazarlık payı oluşturmak istiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Ceylan Akça, Türkiye’nin Tişrîn Barajı politikasına ilişkin sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yüzyılda küresel iklim değişikliğinden bahsederken, barajlar ve sular oldukça önemli. Ancak barajlar bir politik pazarlık malzemesine dönüşmüş durumda. Türkiye'de bunun farkında, SMO'yu oraya yerleştirerek, onu yeni oluşacak Suriye rejiminin bir parçası yapmak istiyor.”
‘Uluslararası sessizlik Türkiye’ye cesaret veriyor’
Türkiye’nin İsrail’in savaş politikalarını izleyerek saldırılarını sürdürdüğünü belirten Ceylan Akça, aynı zamanda uluslararası güçlerin sessizliğinin de Türkiye’ye cesaret verdiğini söyledi. Ceylan Akça, “Türkiye savaş suçunda bir sakınca olmadığını görüp, bunları yaptı. O yüzden bu suçu işlemekten çekinmiyor” dedi.
‘İlgili kurumlar harekete geçmeli’
Sivil halkın hedef alınmasına karşı ilgili kurumların, sözleşmelerin uygulanması için harekete geçmesi gerektiğini vurgulayan Ceylan Akça, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Saldırılarda çok sayıda sivil yurttaş ve gazeteci katledildi. Bu saldırıları da her gün sistematik bir şekilde yapıyorlar. Neden bu denli rahat bir şekilde insanlık suçu işlendiği de çok açık, çünkü asıl mekanizmaların ses çıkarmayacağını biliyorlar. Suriye yönetiminde bulunan HTŞ’nin başındaki kişiyi yakın zamanda UCM savcısı ziyaret etti. Ancak UCM ziyaretten önce bu kişinin suçları ile ilgili bir değerlendirme yapmadı. Türkiye de işlediği savaş suçlarından dolayı mahkûm edilmeyeceğini düşündüğü için çok rahatça davranıyor.”
‘Umuda sahip çıkmak gerekiyor’
Ceylan Akça, dünyada yükselen sağcı ve cinsiyetçi yönetimlere karşı Rojava’daki yaşamın bir örnek teşkil ettiğini söyleyerek, halklara umut olan bu yaşamın korunması gerektiğini belirtti. Hayata geçen paradigmanın sadece Kürt halkına değil, bütün Ortadoğu ile dünya halklarına umut verdiğini belirten Ceylan Akça, “Kadınlar, siyasi ve sosyal haklarının tehlike altında olduğu bir sürece giriyorlar. Kürt halkı ve kadınlar bir yüz yıl daha kaybetmemek için direnmeleri gerektiğini iyi biliyorlar. Bu nedenle en çok da kadınlar Rojava’yı savunmalı” ifadelerini kullandı.