Mexmûrlu Emîne Nêrwehî: Çocukluğum mülteci olarak geçti

Türk devletinin Kürt halkına yönelik savaş politikaları nedeniyle ailesiyle birlikte göç yolculuğu başlayan Emîne Nêrwehî, “Çocukluğum mülteci olarak geçti. Mexmûr Kampında hayatımız zorluklarla doluydu. Ama biz güçlü irademizi o zorluklardan aldık” dedi.

Mexmûr –  Türk devletinin 90’lı yıllarda Kuzey Kürdistan’da köy yakma, işkence, gözaltında kaybetme, insan kaçırma, katliam gibi uygulamalarından dolayı binlerce Kürt yönünü Irak’a verdi.  Göç yolunda, hem Türk devletinin hem de KDP’nin saldırılarına maruz kalan Kürt halkı, Irak’ta çok sayıda kamp değiştirerek en son geldikleri Şehit Rüstem Cudi Mexmûr Mülteci Kampı’nda yeniden yaşamı inşa etti. Halk kampta hala Türk devleti ve KDP’nin hedefi oluyor.

‘Çocukluğum mülteci olarak geçti’

Mexmûr Kampında, özellikle kadınlar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaşam felsefesini esas alarak özgür ve demokratik yaşamı inşa etti. Bu kadınlardan biri de göçün ortasında büyüyen Emîne Nêrwehî. Türk devletinin zulmünden dolayı köylerini terk ettiklerini anlatan Emîne Nêrwehî, "Çocukluğum mülteci olarak geçti. Ailem partiye bağlıydı. Köyden ayrıldığımızda ben çocuktum. Köyümüz yıkıldıktan sonra babamı görmedim ve bizler yönümüzü şehirlere verdik. Ardından da Irak’a geldik. Ailem köydeyken koruculuk dayatmasını kabul etmedi. Bu yüzden köyden göç ettiler. Gabar Bölgesi’ndeki köyler Türk devleti tarafından yakılıp yıkıldı” diye konuştu.

‘KDP’nin zulmüyle karşılaştık’

Federal Kürdistan Bölgesi’ne geldiklerinde KDP’nin zulmü ile karşılaştıklarını ifade eden Emîne Nêrwehî, “İnsanlarımızı öldürdüler, tutukladılar, işkence yaptılar, tüm haklarımızı aldılar, bize hiçbir şey bırakmadılar. Yerleştiğimiz her bölgede aylarca bize ambargo uyguladılar. Etrûş çok güzel bir yerdi ama bizi orada barındırmadılar ve orada da aynı baskıyı yaptılar" dedi.

‘Halk kuru ekmeğini paylaştı’

Kıyamet Vadisi'ndeyken (Geliyê Qiyametê) uygulanan ambargoya işaret eden Emîne Nêrwehî, “Hiçbir şeyimiz yoktu. Biraz palamut vardı onları pişirip yiyorduk. Bir çocuk vardı bir parça ekmek verdik. Çocuğun annesi mutluluktan ne yapacağını şaşırdı. Çünkü çocuğu günlerdi açtı ve kendisi çok acı çekiyordu. O dönemde halk kuru ekmeklerini ıslatıp birbiriyle paylaştı. Çok zor koşullarda yaşam sürdük” diye kaydetti.

‘Kilden evlerimizi inşa ettik’

Mexmûr Kampı’na geldiklerinde tozdan başka bir şey olmadığını aktaran Emîne Nêrwehî, naylon çadırları kaldırdıklarında altında akrepler çıktığını söyledi. O dönem çok sayıda kişinin akrep sokmaları nedeniyle hayatını kaybettiğini anlatan Emîne Nêrwehî, “Sonrasında kendimiz su ve kilden tuğlalar yaparak evlerimizi inşa ettik. Ancak su yoktu çok zor koşullarda suyu temin ediyorduk. Kampta hayatımız zorluklarla doluydu. Ama biz güçlü irademizi o zorluklardan aldık. Köyümüz yakıldı ama halk kendi iradesiyle yeniden ayağa kalktı. Çünkü güçlü bir irade yoksa insan yaşayamaz" şeklinde konuştu.

‘Okula gitmediğim için pişmanım’

Mücadele ve gelişim için eğitimin önemine işaret eden Emîne Nêrwehî, annesinin ısrarına rağmen okula gitmediği için pişmanlık duyduğunu anlattı. Şimdi çocuklarının okuması için çaba gösterdiğini dile getiren Emîne Nêrwehî, “Çünkü okumak her şeyden önemlidir. Okuma-yazma bilmiyorsan hastaneye gitmek bile sorun. Eğitiminiz yoksa ne yapacağınızı bilemezsiniz. Şimdiki çocuklar daha şanslı ve okuma imkanları daha iyi. Bizim dönemde kaldığımız yerde ders çalışma imkanı yoktu. Kıyamet Vadisi'nde olduğu gibi haftada iki kez eğitim yapılıyordu. Kız kardeşim okula gitti ama ben gitmedim. Ablam ‘sen de okumalısın, pişman olacaksın’ dedi ama ben okumadım” dedi. Geleceğe dair isteğinin Kürt halkının birliği olduğunu söyleyen Emîne Nêrwehî, “Zafere kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” diye konuştu.