Mexmûr Mülteci Kampı’ndan bir göç hikayesi…

Şehit Rüstem Cudi Mülteci Kampı'nda direnişin bir parçası olan binlerce kadın var. Bu kadınlardan biri olan Keriman Kanat, yönünü çevirdiği Mexmûr’da kadın örgütlenmesinin bir parçası olarak kendini her alanda geliştirdi.

BERJÎN KARA

Mexmûr- Kerîman Kanat, 20 yıl önce Türk devletinin zulmünden ve koruculuk dayatmalarından kaçarak ailesiyle birlikte Mexmûr Mülteci Kampı’na göç etti. Göç öncesi yaşamından söz eden Kerîman Kanat, “Çocukluğumdaki yaşamım hala bir hayal gibi gözümün önünden geçiyor. Kız ve erkek çocuklar olarak birlikte koyunların yanına giderdik ve bayram günlerinde de hep birlikteydik. Köy yaşamı şehir yaşamından güzeldi. Baskı ve zorluk yoktu herkes mutluydu. Bahçelerde çeşit çeşit meyveler vardı. Bahar aylarında insanlar dağlık alanlardaki zozanlara çıkar işlerini orada yürütürdü. Dağlardan karî, bîg, heliz, soryaz toplanırdı. Küçüktük ve hayatımız tarlalarda koyunların arasında geçerdi” dedi.

‘Türk devleti yaşamamıza izin vermedi’

Türk devletinin baskılarını kabul etmediklerini dile getiren Kerîman Kanat, sözlerine şöyle devam etti: "1993'lü yıllarda Türk devletinin baskıları başladı. Koruculuk ve ajanlık dayatılıyordu. Köylerimiz defalarca Türk devleti tarafından yakıldı, eşlerimiz, babalarımız, amcalarımız, kardeşlerimiz gözaltına alındı. Hepsini köylerimizdeki okullara götürüp işkence ediyorlardı. Devletin bütün baskısı üzerimizdeydi, ‘ya bizim hizmetimize gireceksiniz ya da PKK'yi aranızdan çıkaracaksınız’ diyorlardı. Dilimiz Kürtçeydi, hepimiz Kürttük ve bize ‘Kürtçe konuşmayacaksınız’ diyorlardı. Köyümüz Kato'nun arka tarafındaydı, babam Qewal köyünde varlıklı bir insandı, çok sayıda dükkânımız vardı. Türk devletine mensup kişiler ‘PKK’ye yardım ediyorlar’ diyerek bizi şikâyet ederdi. Şikâyet sonrası aile üyeleri işkenceye maruz kalıp tutuklandı. Tüm köylere koruculuk dayatıldı ve kabul edilmeyenler göçe zorlandı. Ailem koruculuğu kabul etmeyip sırasıyla Colemêrg, Gever, Antalya ve Mersin'e göç etti. Babam Colemêrg'e geldi ve hayatını orada geçirdi. Köyümüzün hayatı böyleydi. Köyümüz cennet gibiydi ama Türk devleti yaşamamıza ve tadını çıkarmamıza izin vermedi."

‘Babam iki kez tutuklandı’

Kerîman Kanat, köyden şehre taşındıktan sonra da Türk devletinin ailesine baskı yapmaya devam ettiğini anlattı. Kerîman Kanat, “Nereye gitseydik zulüm vardı, tutuklamalar vardı, gözaltılar vardı. Yani şehirlerde de aynı şeyler oluyordu. Başını kaldırsan ya da senden Kürtlük kokusu gelse seni yakalarlardı. Babam birkaç kez Colemêrg'de tutuklandı ve birçok kez Van'a götürüldü. Dağda olan kuzenimden dolayı babam iki kez tutuklandı” diye belirtti. 

‘Kendimi bir mülteci olarak hissetmiyorum’

Kamp halkıyla birlikte Federal Kürdistan'a göç eden Kerîman Kanat, "Kampa 2003 yılında geldim. Mexmûr ismini duymuştuk ama kendi gözümüzle görmemiştik. 20 yıldır buradayım, kampta kadın örgütü var burada kadınlar kendilerini eğitip örgütlüyorlar. Başka bir yerde olsaydık böyle olamazdık. Kamptaki halkın arasında kendimi bir mülteci olarak hissetmiyorum. Herkes aile gibi, birbirimizin evlerine gidiyoruz. 20 yıl önce hayat şimdiki gibi değildi, imkanları olanların yaşamı rahattı ama imkanları olmayanların hayatları zordu. O dönemde Hewlêr’e gitmemiz yasaktı, Musul'a gidiyorduk. İhtiyaçlar oradan alınırdı. Tüm zorluklara rağmen birlik içinde yaşıyorduk, bir lokma ekmek, biraz su varsa onu da paylaşırdık. Burası Türkiye metropolleri gibi değil, büyük bir dayanışma söz konusu” dedi.

‘Kadın örgütü sayesinde kendimi eğitiyoruz’

Kerîman Kanat, Kuzey Kürdistanlı bir kadın olarak daha önce iki kelime bile konuşamadıklarını ancak kampta aldıkları eğitimle kendilerini daha rahat ifade edebildiklerine dikkat çekerek, "Biz Kuzey'de iki kelime konuşamazdık ama şimdi saatlerce konuşup kendimizi ifade edebiliyoruz. Çünkü burada öz-örgütlenme var, kadın örgütlenmesi var, eğitim var ve ne kadar eğitilirseniz o kadar faydalı oluyor. Eğitim insan için ekmek su gibidir, yüz kişinin önünde kendini ifade edebilirsin. Kuzeyde bir polisin karşısında konuşmaya korkuyorduk. Kamptaki kadın örgütü sayesinde kendimizi eğitiyoruz, kim olduğumuz, haklarımızı biliyoruz. Umarız tüm kadınlar kendilerini eğitir" şeklinde konuştu.

‘Kimliğimizi ve anadilimizi unutmamalıyız’

Çocuklarını Kürt dili ve kültürüyle yetiştirdiğine vurgu yapan Kerîman Kanat, sözlerini şöyle tamamladı: "Üç çocuğum var, bir çocuğum Kuzey'de, ikisi de burada doğdu. İki çocuğum anadilinde eğitim gördü. Kimliğimizi ve anadilimizi unutmamalıyız. Bütün dilleri bilelim, ben de üç dil biliyorum ama insanlar dilini, kültürünü, kimliğini kaybetmesin. Çocuklarımdan biri orta 3'e, diğeri ilkokul 4'e gidiyor ve kendi dillerinde okuyorlar. Çocuklarımdan biri yaz tatillerinden sonra tiyatroya, folklora ve müzik kurslarına gidiyor. Kuzey ve Avrupa'da ise çocuklar kendi dillerinde değil, yabancı dilde eğitim görüyorlar."