Mahkeme sözüne itibar ettiği faili tahliye etti: Cezasızlık politikası kabul edilemez

Dilek Bitgin’i katletmek isteyen Ahmet Bitgin hakkında verilen 7 yıl hapis ve tahliye kararına itiraz edeceklerini söyleyen Avukat Şirvan Yakut, mahkemenin failin beyanlarına itibar ettiğini ve cezasızlık politikasının kabul edilemez olduğunu belirtti.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed- Amed’in Bismil ilçesinde yaşayan Dilek Bitgin, sistematik şiddet gördüğü evli olduğu Ahmet Bitgin tarafından 2021 yılının Kasım ayında ateşli silahla katledilmek istendi. Şans eseri yaşamını yitirmeyen Dilek Bitgin olayın ardından Ahmet Bitgin’den şikâyetçi oldu. Dava süreci belirsizlik içerisinde yürütülürken, karar duruşmasında saldırıyı sürekli inkâr eden Ahmet Bitgin 7 yıl ceza alarak tahliye edildi. Sürece dair değerlendirmede bulunan Avukat Şirvan Yakut, “Karar hukuki değil. Cezasızlık politikası kabul edilemez” sözleri ile verilen cezaya tepki gösterdi.

Saldırının ardından tutuklanan ve “Kasten öldürmeye teşebbüs” suçlamasıyla yargılanan Ahmet Bitgin, Dilek Bitgin’in ‘intihar’ ettiğini öne sürdü.  İlgili kurumlarca hazırlanan raporda da kurşunların bedene isabet ettiği ve çıktığı yöne ilişkin çelişkiler yer aldı. Son duruşmada Diyarbakır 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi, raporlar arasındaki çelişkiye dikkat çeken avukatlara rağmen dosyada karar vardı. Mahkeme heyeti Ahmet Bitgin’e “Kasten yaralama” suçundan ceza verdi ve tahliye kararını açıkladı.

‘Mahkeme kendi kararı ile çelişti’

Avukat Şirvan Yakut, olayın ilk andan itibaren intihar olarak kabul ettirilmek istendiğine dikkat çekerek, Dilek Bitgin’in hayatta kalmasıyla olayın çözüldüğünü ifade etti. Mahkemenin kararıyla cezasızlık politikasının bir kez daha yaşandığını belirten Şirvan Yakut, “Sanığın böyle bir dosyada kasten yaralama gibi basit bir suç ile cezalandırılmasını anlamak mümkün değil. Olayın intihar değil de katletme girişimi olması yine failin olay yerinden çıkıp mağduru hastaneye götürmemesi, bu süreçte yaşanan tehdit olayları ve failin verdiği yalan beyanları sonrası hazırlanan mütalaa aslında iyi bir mütalaaydı. Failin kasten öldürmeye teşebbüsten cezalandırılmasına yönelik hazırlanmıştı. Ama mahkeme verdiği kararla ATK raporuna itibar etmediğini gösterdi. Burada tek fark sanığın suçu öldürme değil, yaralama kastı ile yaptığını savundu. Verilen ceza ile mahkeme kendi kararı ile de çelişiyor” dedi.

‘Raporlar arasındaki çelişkiler giderilmedi’

Dosyada var olan şüphelere ve Dilek Bitgin’in beyanlarına rağmen verilen karara, itiraz edeceklerini belirten Şirvan Yakut, “Kurşun giriş çıkış tartışmasını aslında Dicle Üniversitesi’nden alınan rapor tamamen çürütmüştü. ATK’nin dayanak aldığı bu raporda sadece Dilek değil, sanığın üzerinde de atış artıklarına rastlandı. Dilek burada iki hafta boyunca tedavi gördü. Yapılan muayenelerde ve yaralanmaya bakılarak bizzat bu rapor oluşturuldu. Bu rapor daha sonra İstanbul’a gönderildi. ATK’nin gönderdiği raporda çok belirsiz ve kendisi ile çelişen bir rapor. Bu çelişkiler giderilmeden dosyada karar verildi” şeklinde konuştu.

‘Sanık her duruşmada gözyaşı döküp, çocukları bahane etti’

Sanığın inkâr ve duygusal söylemlerle süreci yürütmeye çalıştığını belirten Şirvan Yakut, “Sanığın bu süreçteki savunmaları da tamamen inkâra yönelikti. Yine çocukların aile tarafından yönlendirildiği de çok açıktı. Sanık duruşmalarda sürekli çocuklarına kimsenin bakmadığını söyleyip gözyaşı döküyordu. Mahkeme de bu ifadelere itibar etti. Dilek’in yaşam şartları hedef alındı. Dilek uğradığı saldırı sonucu ne yazık ki bırakalım çocuklara bakmayı kendi hayatını dahi idame ettiremiyor. Sanık söylemleri ile hedefine ulaştı ve tahliye edildi” dedi.

‘Dilek ölmüş olsaydı bu dosya asla açılmazdı’

Son olarak bu tarz dosyalarda uygulanan cezasızlık politikasına dikkat çeken Şirvan Yakut, “Dilek’in uğradığı saldırı sonrası yaşıyor olması bir mucize. Dilek yaşamını yitirmiş olsaydı bugün bu dosya dahi açılmazdı. İntihar deyip olayın üzerini kapatırlardı. Dilek yaşıyor ve her duruşmada yaşadıklarını dile getiriyor. Her duruşmada bunu yapmasına ve yaşamaya devam etmesine rağmen bugün karşı karşıya bırakıldığı cezasızlık politikası kabul edilemez. Dilek’in can güvenliği hala yok çünkü bu süreçte bile çok sayıda tehditle karşı karşıya bırakıldı. Bu cezasızlık politikası bu şiddetin ve katledilmelerin artmasına neden oluyor” diye konuştu.