Lozan Antlaşması’nın 100’ücü yılında HDK’den panel

Lozan Antlaşması’nın 100’üncü yılında HDK tarafından düzenlenen, “Yüzüncü Yılında Lozan: Muhasebe ve İmkan” başlıklı panelin ilk oturumunda, antlaşmayla Kürtlerin parçalanarak yok edilmeye çalışıldığı belirtildi.

Haber Merkezi- Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Lozan Antlaşması’nın imzalanmasının 100’üncü yılında, “Yüzüncü Yılında Lozan: Muhasebe ve İmkan” başlıklı panel gerçekleştiriyor.

Şişli’de bulunan Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen panelin birinci oturumu, HDK İstanbul Kadın Meclisi Sözcüsü Nazlı Buket Yazıcı’nın moderatörlüğünü yaptığı “Lozan’ın Yüzyılı” başlığıyla yapıldı. Panele, siyasetçilerden insan hakları savunucularına kadar her kesimden çok sayıda kişi katıldı.

‘Farklılıklar yok edilmek istendi’

Panelin açılış konuşmasında HDK Eşsözcüsü Esengül Demir, Lozan ile birlikte hem toplumsal hem siyasal anlamda kadınların, Kürt halkının, Hıristiyan halkların ve tüm ötekilerin gözünden bakarak demokratik ve ortak bir yaşamı nasıl örebileceklerini ele alıp anlatmak istediklerini ifade ederek “Geçmişi de, gelecek tahayyülünü de tahlil etmek istiyoruz. Gençler, kadınlar ve toplumun farklı gözleriyle bakıp geleceğimizi nasıl kurabiliriz üzerinden değerlendirmek gerekiyor” şeklinde konuştu. Barış anlaşması olarak adlandırılan Lozan’ın tam tersi bir anlayışa sahip olduğuna dikkati çeken Esengül Demir, “Türklük, erkeklik ve sünnilik üzerinden kurulan cumhuriyet, ulus devlet deli gömleğini Türkiye’ye ve Ortadoğu coğrafyasına giydirmeye çalışmıştır. Bütün farklılıkları yok etmeyi hedefledi. Türkiye’de bugünkü siyasetsizliğin bu tekleştirme, farklı yaşamları reddeden ve var olanı da yok etme üzerine kurulu bir sistemden geldiğine benzetiyoruz” dedi.

‘Kendi hikayemizi yazmaya devam ediyoruz’

Esengül Demir konuşmasına şu sözlerle devam etti:

“Bu tekçilik, son toplumsal bellekle beraber İstiklal Mahkemeleri, Gazi, Sivas Katliamı, pogromlar, idamlar, sokak ortasında infazlar, köy boşaltmalar, yakmalar ve Roboskî ile kayıt altına alındığını söyleyebiliriz. Kürt halkını paranteze almak da ayrıca önem taşıyor. Lozan, Kürtleri statüsüz bırakmakla karşı karşıya bıraktı. Ortadoğu’nun gözünde kurban halk olarak seçildiler. Bu sistem bizzat Kürt halkı üzerinde uygulandı. Lozan’da kullanılan ‘ortak vatan ve kardeşlik’ kavramı güçlü olana biat etmek üzerine kurulmuştur. Lozan ne yazık ki Kürtlerin inkarının mührüdür. Bu dönemde de bu mührü söküp atmak bizim de boynumuzun borcu olmalıdır. Ulus devlet, ulusal burjuva ve piyasa uğruna önce Ermeniler, Rumlar ve bu coğrafyadaki bütün azınlıklar olduğu gibi Kürtler de Türklük dairesi kavramının içerisine konulmuştur. Osmanlı’dan cumhuriyete uzanan yolda bu toprakların itirazı oldu, şimdi bu hikaye egemenler tarafından Cumartesi Anneleri, Akbelen direnişçileri için Cudî’de direnen halklar, egemenlere karşı kendi hikayesini yazmaya devam eden toplumsal kesimler, mücadeleyi o günden bugüne sürdürmeye devam ediyor. Ve biz kendi hikayemizi yazmaya devam ediyoruz.”

Esengül Demir son olarak Lozan’ı da mevcut haliyle kabul etmediklerini belirterek “Bu coğrafyadaki halkların kendi hakları olan kimlik, anadili haklarının demokrasiyle garanti altına alınacağı, yeni bir sözleşme olması gerekiyor. Yıllardan beridir bize dayatılan çözümsüzlük, bizim kendi panzehrimizi bulmamızdan geçiyor” dedi.

 ‘Emekçilerin görülmediği bir antlaşma’

Esengül Demir’in konuşmasının ardından “Lozan’ın Yüzyılı” başlıklı ilk oturuma geçildi. Oturum, tarih öğretmeni ve siyasetçi Mutlu Öztürk’ün “Yüzüncü Yılında Lozan Gerçeği” başlıklı sunumu ile başladı. Mutlu Öztürk, “Bir Kürt komünist olarak Lozan Antlaşması’nın beni temsil etmediğini söylemem gerekiyor. Lozan Antlaşması bir ulus olarak haklarının yok sayıldığı, tanınmadığı bir antlaşmadır. Lozan Antlaşması, emekçilerin bulunmadığı, ikinci sınıfa itildiği bir sistemin kuruluşunun uluslararası belgesidir. O dönemi konuşurken, tarihin yeniden yazılması gereken bir dönem. 1918-1923’ün bu ülkede solun başka bir ülke mümkün mü diye sorduğu güçlü bir şekilde savundukları, birçok yerde bu sol iddiaların öne çıktığı bir dönem” diye konuştu.

Lozan’ın temeli Kürdistan’ın 4 parçaya bölünmesi

Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Emran Emekçi, “Lozan’ın Yüzüncü Yılında Kürtler” başlığıyla sunum yaptı. Emran Emekçi konuşmasında “Lozan, Kürtler açısından çok dehşet vericidir. Çünkü antlaşmaya baktığımızda Kürtler isimle geçmiyor, ülkesi 4 parçaya bölünüyor, hukukun dışına çıkarılıyor, azınlık bile sayılmıyor. Güncel olarak bile bunu yaşıyoruz. Her şeye çekinceler koyuyor. ‘Türkiye’de azınlık yok’ diyor. Lozan Kürtlerin tarihten silinmesinin antlaşmasıdır. Birinci cumhuriyetin kapitalist sisteme entegrasyonudur. Toplum açısından Lozan geçersizdir. Çünkü toplum devre dışı bırakılarak imzalanan bir antlaşmadır. Demokratik anayasa, tüm farklı renklerin, dillerin, kültürlerin haklarının tanındığı bir cumhuriyet kurulduğunda bu kavga da biter. Barış böyle sağlanır. Lozan bir barış değil, barışa son veren bir antlaşmadır. Sadece tekçi insanlara yaşam hakkı tanıyan bir sistemde yaşamaya mahkum değiliz. Demokratik cumhuriyeti sağlayabiliriz. Bunu sağlayabilirsek Lozan antlaşması işlevsiz olur, barışı sağlarız” dedi.

Azınlık olarak yaşamak ve zorlukları

AGOS gazetesi Ermenice editörü Pakrat Estukyan da “Lozan’ın Yüzüncü Yılında Azınlıklar” başlığıyla sunum gerçekleştirdi. Pakrat, Lozan ile “azınlık” olarak tanımlanmayı ve bu yaşamın da zorluklarını anlattı.

Oturumda son olarak “Anayasal yansımasıyla Lozan’ın öncesi ve sonrası” başlığı ile sunum yapan tarih araştırmacısı, gazeteci ve yazar Erdoğan Aydın ise Lozan’dan bugüne dek Türk milliyetçiliğinin hızla yükseldiğini, Kürt sorununa demokratik çözümün getirilmediği gibi birçok konu başlığını ele aldı.