Libyalı kadınların seçim mücadelesi: Bağımsız adaylık için daha fazla cesaret

Libyalı kadın aktivistlere göre, Libya’da yaşayan kadınların bugün ihtiyaç duyduğu şey daha fazla yasa değil. Kendisini edilgen değil etken gören, alıcı değil girişimci olarak hissedebileceği türden bir zihinsel ve toplumsal değişimdir.

MONA TOUKA

Libya- Libya’da ikinci aşama belediye meclisi seçimleri yaklaşıyor. İlk aşamasının 16 Kasım 2024’te yapıldığı seçimlerin ikinci aşaması için Libya Yüksek Ulusal Seçim Komisyonu (HNEC), Haziran ayını işaret etti. Libya’daki kadın örgütleri bu süreci yakından takip ederken, seçimlerin yaklaşmasıyla da kadınların seçimlere aktif katılımını teşvik etmeyi amaçlayan birçok girişim, kampanya ve farkındalık faaliyetleri başlattı.

Kadınların siyasi süreçlere aktif katılımı, Libya'nın demokratikleşme sürecine önemli katkılar sağlayacaktır. Ancak ortada ciddi bir sorun var o da seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte kadınların bağımsız adaylıktan uzak durduğu gözlemleniyor. Kadınlar, bağımsız adaylık yerine çeşitli gruplar ve siyasi parti içerisinde erkeklerle birlikte aday listelerine katılmayı tercih ediyorlar. Oysa yasa, onlara bireysel koltuklar, engellilere ayrılmış koltuklar ve azınlık gruplarına ayrılmış koltuklar olmak üzere üç kategoride bağımsız adaylık imkânı sunuyor.

Kadınların adaylıktan uzak durmasının nedenleri

Sivil toplum aktivisti olan Meryem Meşmur, Sebha’daki ikinci aşama seçim yönetimi temsilcilerinden biri olarak, kadınların hem aday hem seçmen olarak etkin katılımının önemine dair bilinçlendirme çalışmalarının sürdüğünü belirtti. Ancak sadece adaylıkla sınırlı kalmadığını, kadın seçmen kayıtlarında da zayıflık olduğunu vurgulayan Meryem Meşmur kadınların bireysel koltuklara aday olmaktan çekinmesinin başlıca nedeninin seçim sürecine olan güvensizlik olduğunu söyledi.

Meryem Meşmur, kadınların bağımsız adaylık hakkı konusunda yeterince bilinçli olmadıklarını, bireysel adaylığı "Hesaplanmamış bir risk" olarak gördüklerini ifade ederek, “Pek çok kadın, bireysel adaylığın garantili olmadığını ve kimsenin kendilerine oy vermeyeceğini düşünüyor. Buna karşılık, listelerle aday olmak onlara belli bir destek sağlıyor” dedi.

Mevcut seçim ortamının kadınların katılımını destekleyecek şekilde tam anlamıyla uygun olmadığını belirten Meryem Meşmur, “Kadınların seçimlere güvenli bir alan olarak bakabilmeleri için elçilerin, sivil toplumun, hatta ailelerin desteğiyle birlikte çalışılması gerekiyor. Kadınlar bu süreçte şehir ve ülkesine katkı sunabileceğine inanmalı” şeklinde konuştu.

Sosyal baskılar

Meryem Meşmur, bazı kadınların bireysel ya da listeyle aday olmalarına rağmen, sosyal baskılar nedeniyle adaylıklarını geri çekmek zorunda kaldıklarına dikkat çekerek, şunları söyledi:

“Adaylık başvurusunu yapan kadınlar, ailelerinin reddetmesi ya da belirli listelere katılmaları veya belli kişilerle çalışmaları yönünde baskı görmeleri nedeniyle başvurularını geri çekti. Bu da bir tür şiddet biçimidir. Bu tür uygulamalar, kadınların siyasette karşılaştığı sosyal engellerin sürdüğünü gösteriyor. Kadınlar seçim farkındalık çalışmaları yürütse bile, yalnızca kadın oldukları için dışlanabiliyorlar. Toplum, kadının geleneksel görevleri yürütmesini kabulleniyor; ama onu seçimde etkin bir aktör olarak görmekte hâlâ tereddüt ediyor.”

Kadın katılımının artırılmasında farkındalık çalışmalarının rolü

Tüm bu zorluklara rağmen Meryem Meşmur, bilinçlendirme çabalarının sürdürülmesinin ve kadınların birbirini desteklemesinin önemini vurgulayarak, “Farkındalık arttıkça ve destek çoğaldıkça işler yavaş yavaş değişecek. Kadınlar ailelerinden ve toplumlarından yeterli teşvik alırlarsa hem aday hem seçmen olarak seçim sürecinde daha etkin bir rol oynayabilirler. Bu da başarı şanslarını artıracaktır” diye belirtti.

Meryem Meşmur, kadınların sadece adaylıkta değil, seçmen olarak da kayıtsız kaldığını bunun da seçimlerdeki etkilerini sınırladığını dile getirerek şöyle konuştu: “Seçime katılmak yalnızca bir hak değil; aynı zamanda bir sorumluluk ve emanettir. Her kadının bu sürecin temel bir parçası olduğunu fark etmesi gerekir ister aday olsun ister seçmen.”

Öz eleştiri ve değişim çağrısı

Yerel yönetim bakanlığında görevli Azize Hüseyin, özellikle güney bölgesinde kadınların bireysel adaylık konusundaki ilgisizliğinden derin endişe duyduğunu dile getirdi.

Azize Hüseyin, yasaların kadınlara sınırlıda olsa bir alan açtığını belirterek, “Kadınlar için kota var, engelli ve azınlık kotaları var. Ancak kadınlar bu alanı da değerlendirmiyor. Kendilerini bu hareketin parçası gibi görmüyorlar. Sanki birisinin elinden tutmasını bekliyorlar, oysa kendilerinin yola çıkması gerekiyor” dedi.

Bu tutumun devam etmesi halinde kadınların on yıllar boyunca kenarda kalmaya mahkûm olacağı uyarısında bulunan Azize Hüseyin, “Kadınlar kendine inanmalı, sesinin bir ağırlığı olduğunu fark etmeli ve kendi inisiyatifiyle hareket etmeli. Kadınlar, bu kalıplaşmış imajı değiştirebilir; ama artık onay beklemeyi bırakıp harekete geçmesi gerekiyor” diye belirtti.

Azize Hüseyin, devamında şunları söyledi: “Libyalı kadının ihtiyacı olan şey sadece yeni yasalar değil, aynı zamanda kendini edilgen değil etken, alıcı değil girişimci göreceği zihinsel ve toplumsal bir değişimdir.”

‘Kadınlar harekete geçmeli’

Yerel yönetim bakanlığında görevli İkhlas Mehdi ise kadınların adaylıktan uzak durmasında toplumun bakış açısının önemli bir rol oynadığını vurguladı. İkhlas Mehdi, “Toplum hâlâ kadını zayıf olarak görüyor. Bir kadın aday olduğunda, insanların ilk düşündüğü onun bu kararı kendi başına alamayacağı oluyor. Kazansa bile arkasında onu yönlendiren biri olduğu düşünülüyor” dedi. 

Kadınların yönetim görevlerinde yeterince deneyim kazanamamasını da bu algının devam etme nedeni olarak gösteren İkhlas Mehdi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadınlar kazandıkları deneyimler ile güven inşa edecektir. Ancak değişim kadınlardan doğru olacaktır. Kadınlar cesur adımlar atmalı, aday olmalı, konuşmalı, yerel komitelerde ve kurullarda görev almalı. Ancak bu şekilde kalıplaşmış algı kırılabilir. Başkalarının onlara fırsat sunmasını beklerlerse, o fırsat hiç gelmeyecektir.”

İkhlas Mehdi, konuşmasının sonunda, “Kadınlar değişim hakkında konuşmakla yetinmemeli, bugün harekete geçmeli. Güçlerini ve yeteneklerini somut adımlarla kanıtlamalılar” çağrısı yaptı.