HÊLÎN XWEBÛN

Brüksel – Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye'de işlediği “savaş suçları” sebebiyle Belçika'nın başkenti Brüksel'de kurulan Rojava Halklar Mahkemesi'nde yargılandı. İki gün süren duruşmaları Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Komitesi, Türk devletinin suçlarını araştıran hukukçular grubu, Kadın Haklarını Koruma ve Araştırma Merkezi ve çeşitli insan hakları örgütleri organize etti. Mahkemenin kurulmasına ULB, MAF-DAD (Uluslararası Hukuk ve Demokrasi Derneği), ELDH (Avrupa Demokratik Avukatlar Birliği), IADL (Uluslararası Demokratik Avukatlar Birliği), Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) ve Brüksel'deki Kürt Enstitüsü de destek verdi.

Mahkemeye farklı ülkelerden insan hakları savunucuları katıldı

Mahkemede sivil, gazeteci ve siyasetçileri katletme, altyapıya saldırı, işkence, insanlık dışı eylem ve yasaklı silah kullanma suçları değerlendirildi. Mahkemeye farklı ülkelerden avukatlar, insan hakları savunucuları, saldırı mağdurları ve olayların tanıkları katıldı. Türk devletine de savunma hakkı verildi, ancak Türk devletinden herhangi bir temsilci ve yetkili mahkemeye katılmadı.

‘Türkiye’deki Kürtlerin durumunu takip ettik’

Mahkemeye katılanlardan İsveçli insan hakları avukatı Lena Charlotta Lagnnander ajansımıza konuştu. Uluslararası bir heyetle daha önce Amed ve İstanbul’a gittiğini kaydeden Lena Charlotta Lagnnander, “Orada durumu takip ettik, izolasyon yöntemlerini inceledik. Ayrıca kadınların durumu ve avukatların durumunu inceledik. Özellikle Türkiye'deki Kürtlerin durumunu takip ettik" şeklinde konuştu.

‘Tanıkları dinlememiz çok önemliydi’

Rojava Halklar Mahkemesi’ne katıldığını dile getiren Lena Charlotta Lagnnander, "İki günlük duruşmalarda mevcut duruma şahit olduk ve çok önemliydi. Bana göre bu çok önemli, çünkü böylece Rojava'da ve Türkiye'de olup bitenleri dünyaya göstermiş oluyorsunuz. Mahkeme Rojava'daki kadın ve çocukların durumuna odaklandı. Çok ilginçti, ilginç belki de doğru kelime değil ama tanıkları dinlememiz çok önemliydi” ifadelerinde bulundu. 

‘Dünyaya duyurmak zorundayız’

Lena Charlotta Lagnnander, mahkeme katılımcıları olarak sorumluluklarının tüm yaşananları dünyaya duyurmak olduğuna dikkat çekerek, "Bunu dünyaya duyurmak zorundayız. Aynı zamanda uluslararası toplumun da Türkiye'yi durdurması için Türkiye'ye baskı yapması gerekiyor. Mahkemede tartışılan konuların çoğu zorunlu göç, bölgedeki demografik değişim gibi savaş suçlarıydı ve önemli konulardı” dedi.