Laila Mandi: Bilinçsiz su tüketimi gelecek nesilleri felakete sürükleyecek
Fas'taki Ulusal Enerji ve Su Araştırma Merkezi'nin eski müdürü Laila Mandi, suyun gelişigüzel kullanımının ve israf edilmesinin topluma çok pahalıya mal olacağını söyleyerek, gelecek nesillerin felaketle karşı karşıya kalacağını belirtti.
RAJA KHAYRAT
Fas- Fas’ta bulunan çevre ve sivil toplum örgütleri yaşanan kuraklık nedeniyle her fırsatta açıklamalar yaparak uyarılarda bulunuyor. Kuraklık tarım arazilerini önemli ölçüde etkilerken bu durumdan biyoçeşitlilik de zarar görüyor. Fas’ın gündeminden düşmeyen kuraklık ve su krizine karşı halk yetkililerin ciddi önlemler almasını istiyor çünkü artık krizden ekonomi de ciddi ölçüde etkileniyor. Fas'taki Ulusal Enerji ve Su Araştırma Merkezi'nin eski müdürü Laila Mandi, Fas yetkililerinin aldığı bir dizi önlemi, halkın tutumunu ve kriz karşısında yapılması gerekenleri ajansımıza anlattı.
*Fas'ta su kullanımını azaltmak için hamamların haftanın üç günü kapatılması da dahil olmak üzere bir dizi önlem alındı. Alınan tedbirleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tedbir, bugün yaşadığımız su kıtlığı krizi ve art arda gelen kuraklık dönemlerine yönelik bir nevi farkındalık ve aynı zamanda bir tedbirdir. Vatandaşların su kaynaklarını korumaları gerektiğinin farkına varmalarına ihtiyacımız var ve bu sağlanmadığı takdirde, boğucu bir su krizine karşı savunmasız kalacağız. Önümüzdeki yıllarda susuzluk tehdidi altındayız. Araba yıkama, ev temizliği ve bahçe sulama gibi alanlarda önemli miktarda suyun israf edildiğini görüyoruz. Ülkenin yaşadığı su krizine dair farkındalığın artırılması için alınan önlemlerin çok önemli olduğuna inanıyorum.
*Mevcut su kaynakları yönetimi politikasını nasıl görüyorsunuz?
İhtiyacımız olan su yönetimi politikası, su kaynaklarını korumak ve özellikle bölgenin bütününün yaşadığı kuraklık sorununa çözüm bulmak istiyorsak vatandaşların, devletin ve aktörlerin farkındalık ve sorumlulukla katıldığı katılımcı bir yaklaşım gerekiyor. İklim değişikliği nedeniyle Ocak ve Şubat aylarında benzeri görülmemiş sıcaklıklar kaydedildi ve durum böyle devam ederse önümüzdeki yıllarda içme suyu bulamayacağız.
*Bazı çevreler tarım sektörünün su kaynaklarını daha fazla israf ettiğini düşünüyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tarım alanlarının yüzde 80'den fazlasının su kaynaklarını en çok tüketen sektör olduğu doğru. Tarım alanında su miktarının azaltılmasına dönük Fas'ın benimsediği bir stratejinin olduğunu düşünüyorum. Karpuz gibi çok tüketilen bazı tarım ürünleri yasaklandı. Kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya olan bazı alanlarda başka alternatif kullanıldı. Aynı durum avokado için de geçerli, bunlar benim gördüğüm önlemler. Bunlar gerekli çünkü kuraklık koşullarıyla uyumlu ve yeraltı suyunun aşırı kullanımının azaltılmasına katkıda bulunuyorlar. Buna ek olarak, bazı çiftçilerin sulama alanında modern tekniklere (damla sulama) güvenmemeleri nedeniyle geleneksel sulama yöntemlerinin kullanılması sorunu daha devam ediyor. Burada suyun sınırlı kullanımını dikkate alan teknikler var ve bu da ortak çabalarla teşvik edilmelidir.
Meyve ağaçlarına su sağlayabilecek bilimsel araştırmalar teşvik edilmeli. Bölgeyi kasıp kavuran kuraklık göz önüne alındığında, en önemlisi atık suların arıtılıp sulamada, yeşil alanlarda veya tarımda yeniden kullanılması olmak üzere diğer su kaynaklarını da aramamız gerekiyor. Yer altı su kaynaklarının tükenmesiyle bilinen Souss-Massa Bölgesi gibi kuraklık tehdidi altındaki bazı bölgelerde gerekli önlemler alınmalıdır. Chtouka Ait Baha’da deniz suyunu tuzdan arındırma tesisi kuruldu. Bu tesis ister tarımda ister içme suyunda olsun, su kıtlığı sorununun çözülmesine katkıda bulunuyor.
*Bazı kırsal bölgelerde rastgele sondajlar yapılarak yeraltı sularından önemli ölçüde yararlanıldığı belirtiliyor. Bu durum yasal prosedür ve tedbirlere tabi mi?
Kuyu açma işleminin Marakeş-Safi Bölgesi’ndeki Su Havzası Ajansı'ndan verilen ruhsatlara ihtiyaç duyduğu ve bu nedenle ruhsatlı kuyuların mutlaka denetime tabi olduğu, ancak tesadüfen açılan ve sayıca çok olan kuyuların ruhsatı bulunmadığı belirtiliyor. Prosedürden uzak duruyorlar. Sözü geçen kurumun su polislerinin izleme görevi üstlenmesi gerektiğine inanıyorum ve burada izlemenin su kaynaklarının korunması için gerekli ve önemli bir tedbir olduğunu görüyorum. Bunu yapmayanlara da ceza verilmesi gerektiğinin altını çiziyorum. Su tüketimini sınırlamak için alanı düzenleyen yasalara uymak, su kaynakları ve ayrıca Fas'ta yaşadığımız su stresine ilişkin bilinçlendirme programları yürütülmelidir.
*Ulusal Enerji ve Su Araştırma Merkezi Fas'ta su stresinin azaltılmasına nasıl katkıda bulunuyor?
Marakeş'teki Cadi Ayyad Üniversitesi'ne bağlı merkezde genel olarak kalkınma alanında araştırmalar yapılıyor. Merkezin bünyesinde araştırma ekiplerinin bulunması ve aynı zamanda doktora ve yüksek lisans öğrencilerine eğitim verilmesi açısından su yönetimi alanında önemli bir yer tutuyor.
Ülkemizde su ikilemine etkili çözümler sunmaya katkıda bulunabilecek uygulamalı araştırmalar üzerinde çalışılıyor. Bu çözümler arasında atık suyun arıtılması ve tarım ürünlerine etkisi de bulunmaktadır. Merkez öğrencilerinin ekolojik teknikler geliştirerek üzerinde çalıştığı araştırmalarda yer alıyor. Al Haouz eyaletinden iki köy grubuyla üniversite bünyesinde geliştirilen teknolojilerle atık su arıtma alanında iki ortaklık imzalandı.
Böylece bir yandan kanalizasyon kirliliği sorununa çözüm bulmayı, diğer yandan da nüfusa tarımda kullanılabilecek bir su kaynağı sağlamayı başardık. Sağlığa zarar vermeden bu teknolojiyi geliştirmek ve bölgelerdeki kuraklık sorununu çözmek için Kelaat El Sraghna ilindeki bir köy grubuyla başka bir ortaklık geliştirme sürecindeyiz. Merkez ayrıca fabrika suyu, atıkların geri dönüştürülmesi ve arıtmada yeniden kullanılması konusunda da çalışmalar yapıyor. Ayrıca, sulama kalitesinin artırılmasına katkıda bulunacak malzemelerin geliştirilmesi ve bu alanda değerli bilimsel araştırmaların yayınlanması yoluyla tarımla ilgili projeler de bulunuyor. Daha sonra çiftçilerin ürünlerini geliştirmek için ihtiyaç duyduğu su miktarını belirlemek için yapay zekayı kullanıyor.
*Bazı vatandaşlar, kirli su olduğuna inandıkları için arıtılmış atık suyu kullanma teknolojisini benimsemiyorlar. Bu düşünceye sahip olan vatandaşları nasıl ikna ediyorsunuz?
Bilmeliyiz ki Kaliforniya, Meksika ve diğer ülkelerde olduğu gibi bazı ülkelerde atık su arıtılıp içme suyuna dönüştürülüyor. Ama Fas'ta bunu henüz başaramadık. Arıtılmış suyu tarımda ve uzak yeşil alanların sulanmasında kullanıyorlar. Yeraltı su kaynaklarının tükendiği sahnelerin günlük olarak tekrarlanmaması için suyu içme amaçlı kullanmalıdırlar. Temizlik ve günlük kullanımlarda su israfı çok fazla oluyor. Temizlik ve günlük kullanımlarda bu kalitede su gerektirmeyen ve kullanım şartlarını belirleyecek pek fazla çözümümüz olmadığına inanıyorum. Gelecekte bize çok pahalıya mal olacak ve gelecek nesilleri felaketle karşı karşıya bırakacak olan bu tükenmeyi azaltmak için kadın ve erkek vatandaşların katılımcı ve sorumlu bir şekilde çözüm düşünmeleri gerekiyor. Bu bağlamda, içme suyu temininde korunması gereken kuyu sularına güvenmek yerine, arıtılmış suyun yeniden kullanılmasını sağlayacak her alanda ve kamu kurumlarında arıtma tesislerinin bulunması önerildi.
*Su stresi nasıl önlenir ve azaltmanın yolları nelerdir?
Bu bağlamdaki deneyimlerim sayesinde, araştırmacının artık tek başına çalışmadığını, bugün diğer ortaklarla, su yönetimi sektöründeki hükümet yetkilileriyle, kırsal alanlardaki grup başkanlarıyla ve ilgilenen şirket sahipleriyle iş birliği yapması gerektiğini görüyorum. Bu ortaklık çeşitliliği, alanda çalışan araştırmacılara da imkan tanımaktadır. Bilimsel araştırma, su dahil çeşitli alanlarda proje ve araştırmalar geliştirilerek kalkınmaya katkı sağlamalı ve burada Akvaryum Ajansı dahil tüm aktörler sürece dahil olmalıdır. Ulusal İçme Suyu Ofisi ve Tarımsal Yatırım Bölge Ofisi, bu krizin ciddiyetini hafifletebilecek çözümler bulmak için çalışmalıdır.