‘Kürt halkının direnişine sahip çıkın’
Til Temir’e yönelik saldırıları ve kadınların direnişini anlatan Hemdiya Kûtê, enternasyonalist savaşçı Ivana Hoffman’ı da anarak, kadınların ve halkların direnişiyle Türk devleti ve destekçilerinin planlarının boşa çıkacağını söyledi.
SORGÜL ŞÊXO
Til Temir- Til Temir, 1933-1935 yılları arasında Süryaniler ve Kürtler tarafından inşa edildi. Til Temir kenti, Baas rejimine, El-Nusra ve IŞİD çetelerine karşı benzersiz direnişleriyle bilinen bir kent olarak tarihteki yerini aldı. Kuzey ve Doğu Suriye'nin Cizîr Kantonu'nda önemli bir stratejik konuma sahip küçük bir yer olan Til Temir’de halk kadınların öncülüğünde Türk devleti ve çetelerine karşı ortaya koydukları direnişle önemli kazanımlar elde etti.
Til Temirli Hemdiya Kûtê, saldırılara karşı halkın ve kadınların direnişini ajansımıza anlattı.
‘Şehrimizi sonuna kadar savunmaya hazırız’
Til Temir şehrinin Suriye rejimi ve El-Nusra çetelerinden kurtarılma sürecini anlatan Hemdiya Kûtê, "2012 yılının Ekim ayıydı. El-Nusra çeteleri Serêkanîyê ve Til Temir çevresinde konumlanmıştı. O dönemde rejimin Til Temir’deki varlığı devam ediyordu. El-Nusra ve rejim arasında diyaloglar vardı ve iki tarafın da öncelikli planı Kürt halkına yönelik saldırıydı. Halk savaşçılarıyla birlikte direnişe geçti ve rejim bölgeden kaçtı. Ancak çeteler bir kez daha Til Temir'i dört taraftan kuşatarak şehre giden bütün yolları kapattı ve kuşatma altına aldı. Ne doktor ne ilaç ne su ne ekmek fırını hiçbir şey yoktu. Bir aya yakın ilaç yoktu ve sularımız kesildi. Bugün de işgalcilerin ve çetelerin saldırılarına karşı dayanışma içerisindeyiz ve şehrimizi sonuna kadar savunmaya hazırız” diye belirtti.
‘Saldırılara karşı her zaman direniş vardı’
Til Temir'in her zaman saldırı altında olduğunu kaydeden Hemdiya Kûtê, Til Temir halkının, saldırılara karşı direnişi kuşandığını söyledi. Hemdiya Kûtê, “Til Temir’de birçok anne, çocuğunu bu topraklar uğruna verdi. Kendi kızlarını ve oğullarını devrim mücadelesine gönderdi. Cizîr ve Fırat bölgeleri ve Til Temir’in konum itibariyle savunulması önemliydi. Arjîn Cûdî ve Hêvîdar Dêrik’in de olduğu birçok kadın direnişçi El-Nusra saldırılarına karşı ortaya koydukları direnişte şehit düştüler. Dolayısıyla Til Temir'e yönelik saldırılar başka bir süreci de beraberinde getirdi ve saldırılar bugüne kadar durmadı” ifadelerinde bulundu.
‘Bayrağımızı bugüne kadar dalgalandırdık’
23 Şubat 2015 tarihindeki çete saldırısını anlatan Hemdiya Kûtê, “Çeteler Dêrazor’dan Kizwan Dağı’na ve Til Temir şehir merkezine doğru ilerlemişti. O günleri hiç unutamıyorum. Herkes silahlanmıştı ve devrim mücadelesine dahil olmuştu. Silah almayanlar ise yemek yapıyor ve yaralıları tedavi ediyordu. ‘Berxwedan Jiyane’ sloganıyla 3 ay süren direniş, başarı ile taçlandırıldı. Şehitlerimizin kahramanlığıyla elde ettiğimiz zafer bayrağımızı bugüne kadar dalgalandırdık. Til Temir şehri halklar mozaiği olarak tanımlanıyor ve bugüne kadar birçok saldırıya maruz kaldı” sözlerine yer verdi.
‘Halklar bir arada kardeşçe yaşamaya devam ediyor’
Halkın ve savaşçıların tarihi direnişini anlatmaya devam eden Hemdiya Kûtê, sözlerinin devamında şunları anlattı: "Burası sadece bir toprak parçası değil, tarihimiz ve varlığımızdır. Bu topraklar üzerinde çocuklarımız yaşamını yitirdi. Bu toprakların altında direnen çocuklarımızın ve halkımızın kemikleri var. Dolayısıyla bu topraklar bizim tarihimiz ve varoluşumuzdur. Bu topraklara olan bağımız buradan geliyor. Anneler çocuklarını bu kutsal toprakların kalbine emanet etti. Bir diğer konu ise Til Temir şehri, M4 karayolu ve Xabûr ve Zirgan nehirlerine konumu itibariyle önemli stratejik bir yere sahiptir. Til Temir halkları arasında bir düşmanlık yoktur. Süryaniler, Kürtler, Araplar hep birlikte ortak bir yaşam sürüyoruz. Küçük bir şehir, ancak tarihi bir şehir, çok dilli bir şehirdir. İşgalci Türk devleti Xabur’dan gelen suyu keserek, halklar arasında çatışmalar yaratmaya çalıştı. Ancak Türk devletinin planları boşa çıkarıldı ve halklar bir arada kardeşçe yaşamaya devam ediyor.”
‘Ivana Hoffman’ın ismi tarihe yazıldı’
Kadınların mücadelesini ve direnişteki öncülüğüne de değinen Hemdiya Kûtê, “Tarihin her anında kadınlar katliamlarla karşı karşıya kaldı. Köleliği kabul etmeyen kadınlar binlerce yıldır erkek egemen sistemlere karşı mücadelesini sürdürmüştür. Burada, bu topraklarda da Kürt, Süryani, Arap ve Avrupa’nın farklı ülkelerinden kadınlar tarihi bir direniş sergilediler ve kimisi bu direnişte yaşamlarını yitirdi. Bunlardan biri de enternasyonalist savaşçı Ivana Hoffman’dır. Til Temir direnişinde yaşamını yitiren Güney Afrikalı Ivana Hoffman'ı saygıyla anıyoruz. Ivana Hoffman’ın ismi, Kadın Devrimi tarihine yazıldı” diye kaydetti.
‘Kürtler önemli bir güç haline geldi’
Egemen güçlerin ortak çıkarlarına dikkat çeken Hemdiya Kûtê, konu hakkında şu değerlendirmeyi yaptı: "Amerika ve Rusya garantör güçler değildir, Erdoğan’a destek veriyorlar. Erdoğan tek başına bu planları gerçekleştiremez. Örneğin Haleb’te her şey Amerika ve Rusya'nın onayıyla oluyor, her işgal onların bilgisi dahilinde gerçekleşiyor. Garantör güçlere de sırtımızı dayamıyoruz ve onlara güvenmiyoruz, çünkü hava sahasını her zaman işgalcilere açıyorlar. Amerika Kürtlerin kara gözü için burada değil elbet, onun da İran’a yönelik planları var. Rusya da Suriye için buradadır. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın felsefesi sayesinde Kürt halkı şimdi tüm dünyada direnişiyle tanınıyor ve önemli bir güç haline geldi. NATO, Türkiye, Rusya ve Amerika çıkarcıdır ve çıkarları doğrultusunda hareket ederler. Bugün Kürt halkı olarak önemli fırsatların yaratılabileceği bir süreçten geçiyoruz ve bunu iyi değerlendirmeliyiz.”
‘Kürt halkıyla birlik olsunlar ve direnişlerini desteklesinler’
Tarihi Haleb Kalesi’ne Türk bayrağının asılmasına tepki gösteren Hemdiya Kûtê, "Türk devleti, Kürt halkının yerinden edilmesi, topraklarının yok edilmesi pahasına saldırılar gerçekleştiriyor. Egemen güçler Türk devletine ve çetelerine destek vermeseydi, bugün Türk bayrağı o kaleye asılamazdı. Uluslararası topluma çağrım, Kürt halkıyla birlik olsunlar ve direnişlerini desteklesinler. Rojava Devrimi’nin üzerinden yıllar geçti ve yüzlerce insan hakları ihlali raporu ve dosya, BM'nin ve Avrupa'daki hukuk kurumlarının eline geçti. Ancak ihlallerle ilgili Türk devletine ve Erdoğan’a hiçbir dava açılmadı. Bu durum garantör güçlerin ikiyüzlülüğünü gösteriyor. Erdoğan saldırılarla Mîsâk-ı Millî planını gerçekleştirmek istiyor. Erdoğan, bu planla Musul ve Kerkük’e kadar ilerlemeyi hedefliyor. Bunu da Kürtler üzerinden gerçekleştirdiği saldırılarla gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Ölü Türkiye'nin cansız bedenine hayat verenler de Rusya ve ABD'dir. Haleb'teki savaştan haberi olmadığını iddia eden Erdoğan’a sorum; haberin yoksa peki Haleb Kalesi’nde Türk bayrağının ne işi var?” dedi.
‘Direnişe sahip çıkılmalı’
Hemdiya Kûtê, sözlerini şu cümlelerle tamamladı: “Sözde El-Nusra çeteleri uluslararası terör listesinde yer alıyor, peki Amerika burada ne yapıyor? Kürt halkına yönelik saldırılara karşı neden gözlerini kapatıyor? Herkes Kürt halkının direnişine sahip çıkmalı. Bu topraklara yıllarca emek veren atalarımızın mücadelesini devrim ruhuyla sürdürmeye devam edeceğiz.”