KJK: Kadın örgütlülüğü Şengal’in garantisidir

KJK Koordinasyonu, IŞİD’in Şengal’de 3 Ağustos 2014 tarihinde başlattığı katliamın yıl dönümü nedeniyle yaptığı açıklamasında, “Bu katliamın intikamı, kadınların örgütlülüğü ve savunmasıyla mümkündür” dedi.

Haber Merkezi- Kürdistan Kadın Toplulukları (KJK) Koordinasyonu, IŞİD’in 3 Ağustos 2014 tarihinde Şengal’e yönelik gerçekleştirdiği katliamın yıl dönümü vesileyle yazılı bir açıklama yaptı. Kadınların yaşamın her alanında örgütlenmesinin Şengal’in ve Êzidxan halkının garantisi olacağını ifade eden KJK, tüm halkları Şengal’i ve kazanımlarını korumaya çağırdı.   

KJK Koordinasyonu’nun açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“DAİŞ gerici güçlerinin Şengal'e saldırısının 10. yılında Nûjiyan Erhan, Bêrîvan Şengalî, Arîn Şengalî, Dayê Gulê, Dayê Erzan, Cîlan, Mam Zekî, Dilşêr Herekol, Evîn Dêrik, Agit Civyan, Nûjin Siirt, Hêlîn Mardin, Berxwedan, Zerdeşt, Seîd Hesen, Dijwar Feqir, Dilgeş Rojhilat, Genco Hewlêr, Pîr Çeko şahsında bu onur savaşında şehit düşen tüm yoldaşlarımızı ve soykırım şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. Onlar çağdaş Derwêş ve Adulêler olarak sadece Şengal`i değil Orta Doğu`nun en kadim kültürünü ve insanlık değerlerini katliamdan kurtardılar. Özgür yaşamın umudunu büyüttüler. Bu değerli şehitlere en anlamlı cevabımız olan kendi iradesiyle kendini yöneten özerk Şengal’i gerçekleştirme sözümüzü yeniliyoruz.

Dünya hegemon güçlerinin eseri olan DAİŞ, insanlık değerlerine saldırmış, yaşam adına ne varsa katletmek istemiştir. 2014 yılında Şengal’e saldıran bu güçler Orta Doğu ve Mezopotamya coğrafyasının kök hücresi olan Êzidî halkımızı katliamdan geçirerek, yaşam adına her şeyi yok etmek istemişlerdir.

Kadınlar katliamların bir kader olmadığını gördüler

Şengalli kadınlar bu çirkin saldırının en çok zarar görenleri olmuş, binlerce kadın ve çocuk savaş ganimeti olarak pazarlarda satılmış, binlercesi katledilmiş, binlercesi göç yollarına sürüklenmiş, binlercesinin akıbeti ise hala belli değildir. 2014 yılında gerçekleşen DAİŞ saldırısı göstermiştir ki öz savunması ve örgütlenmesi olmayan her halk, katliamlarla yüz yüzedir, bu tehlike her zaman yanı başındadır. Bu hakikatten hareketle başta kadınlar olmak üzere tüm Şengal halkımız katliamdan sonra yaşananlardan ve tarihten dersler çıkararak, öz savunma güçlerini, öz örgütlenmelerini gerçekleştirdiler. Önder APO’nun ideolojisinden güç ve cesaret alan kadınlar fermanların ve katliamların bir kader olmadığını görerek ayağa kalktılar, direndiler. Önder APO’nun fikirleriyle binlerce yıllık Êzidî düşüncesini bir araya getirerek özgür yaşamı örmeye başladılar. TAJÊ ile öz örgütlenmesini, iradesini ortaya koyan kadınlar, YJŞ ile öz savunmalarını ve örgütlerini güvence altına aldılar. Kadınlar gerektiğinde ellerinde taşlarla tanklara karşı durdular, kepçelerle kazılan hendekleri elleriyle kapattılar, gerektiğinde ise ellerine silah alarak Şengal`i ve kendilerini savundular. Şengalli kadınlar, Önder APO’nun demokratik ulus projesini, yaşamın her alanında örerek, özgür yaşam umudunu tüm dünyaya ekmeyi başardılar.

Özerk Şengal en anlamı ve büyük cevap

Özerk Şengal, fermanlara ve katliamlara verilen en anlamlı ve en büyük cevaptır. Şengal üzerindeki kirli planların yerle bir edilmesidir. Bu hakikatten korkan Batılı devletler, Türk devleti, Irak hükümeti ve Barzaniler 9 Ekim Anlaşması dedikleri bir komploya imza atarak Êzidî halkımıza köleliği ve katliamları dayatmaktadır. Bu anlaşmayla Êzidîleri yasalar yoluyla soykırıma uğratmayı hedefliyorlar. DAİŞ eliyle yapamadıklarını, bu anlaşma ve sahte yasalarıyla yapmaya çalışıyorlar. Fakat unuttukları bir gerçek var ki o da Şengal`in eski Şengal olmadığıdır.  Farklı yol ve yöntemlerle devreye konulmak istenen, hala yürürlükte olan bu komploya karşı halkımız, özgür yaşam iddialarını daha da güçlendirerek, kültürünü, dilini, inancını, değerlerini koruyarak cevap olmalıdır. Kazanımlarını sahiplenmeli, daha da güçlendirerek büyütmelidir.

Katliamın 10. yılında bu katliamda yer alan güçlerden hesap sorma mücadelesi de büyüyerek devam etmelidir. Bu katliam, uluslararası alanda ve Ortadoğu’da bir soykırım suçu olarak tanınmalı ve başta DAİŞ ve onun ortakları olan TC, KDP gibi güçler bu soykırım suçundan yargılanmalıdır. Öncelikle KDP Şengal’de yer alan askeri gücüne rağmen neden halkımızı DAİŞ’e teslim ettiğinin hesabını vermeli, bunun için mahkemelerde yargılanmalıdır. Yine faşist T.C. devleti, gerek 2014 katliam sürecindeki desteği ve gerekse de Şengal’in DAİŞ’ten özgürleştirilmesinden sonra yürüttüğü katliamların hesabını vermeli, yargılanmalıdır. Başta kadınlar olmak üzere tüm halkımız ve demokratik çevreler bu durumu mahkeme etmeli, katliama ilişkin dosyalar mahkemelere sunularak gerekli cezayı almaları sağlanmalıdır. Yine saldırılarda DAİŞ`e karşı hiçbir direniş göstermeyen Irak hükümeti, Şengal halkına saygı duyarak, halkımızın ortaya koyduğu öz gücü ve iradeyi, Rêveberiya Xweser iradesini tanımalıdır.

Kadın örgütlülüğü Şengal’in garantisidir

Katliamın 10’uncu yılında başta gençler ve kadınlar olmak üzere tüm halkımızı ve demokratik kamuoyunu Şengal’i ve kazanımlarını korumaya, daha da güçlendirmeye, işbirlikçi çizgide ısrar eden, Kürdistan`da düşman askerlerine öncülük eden KDP ihanetine karşı mücadele etmeye, halkı bilinçlendirme çalışmalarını hızlandırmaya çağırıyoruz. Demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmanın inşası için canla başla çalışmak, katliamlara ve fermanlara karşı durmaktır. Bu katliamın intikamı, kadınların örgütlülüğü ve savunmasıyla mümkündür. Yaşamın her alanında örgütlenmelerini güçlendiren kadınlar, Şengal’in ve Êzidxan halkımızın garantisi olacaktır.”