Kayıp yakınları Gıyasettin Oduncu için adalet istedi

İHD ve kayıp yakınları, eylemlerinin 799’uncu haftasında 1995 yılının Mayıs ayında Amed’de gözaltında kaybedilen Gıyasettin Oduncu’nun akıbetini sordu ve adalet istedi.

Amed- İHD ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" sloganıyla Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde 799’uncu hafta oturma eylemini gerçekleştirdi. Kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı eyleme birçok sivil toplum örgütü temsilcisi de destek verdi.

Eylemde ilk olarak konuşan İHD Amed Şube sekreteri Ömer Saman, yaşamını yitiren ve 1977 yılında kaybettirilen oğlunun akıbetini soran Nora Morales de Cortiñas’ı anarak “Diktatör rejimleri ulus devletin baskıcı rejiminin iç düşman olgusuyla kaybettirdiği insanlarımızın akıbetini sormak için buradayız. Üzüntü verici bir haber yaşadık. Biliyorsunuz ki zorla kaybettirilme mücadelesinde Latin Amerika’da, Arjantin’de bu mücadelenin öncüsü olan anneler vardı. Nora anne bu annelerden biriydi.  1977 yılında kaybettirilen oğlunun akıbetini arayan bir anne. Bu anne yıllarca bu coğrafyada annelerle beraber omuz omuza mücadelede durdu. Kendisine buradan rahmet diliyoruz. Son olarak şu sözü bir daha vurguluyoruz, kayıplarımız bulunana kadar faillerinden hesap sorulana kadar bu mücadelen asla vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu.

Gıyasettin Oduncu’nun hikayesi okundu

Eylemde 1995 yılının Mayıs ayında Amed’de gözaltında kaybedilen Gıyasettin Oduncu’nun hikayesi okundu. İHD Amed Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz, evli ve üç çocuk babası olduğunu hatırlatarak Amed’in Hazro ilçesine bağlı Ormankaya köyünde 1986 yılında köy korucusu olması için baskıya maruz kaldığını anlattı. Fırat Akdeniz, ayrıca aynı yıl Gıyasettin Oduncu’nun babasının, Lice’deki Sine köyüne bir ziyarete giderken Sine köyünün korucuları tarafından öldürüldüğünü de dile getirdi.

Evden çıktı kendisinden haber alınamadı

Gıyasettin Oduncu’nun baskılar ve babasının katledilmesinin ardından 1992 yılında köyü terk ederek şehre yerleştiğini aktaran Fırat Akdeniz, 1995 yılının Mayıs ayının son günlerinde Gıyasettin’ Oduncu’nun eşine ‘Arkadaşlarla Elazığ’da bulunan Hazar gölüne gideceğiz’ diyerek bir gömlek ve bir pantolon hazırlamasını istediğini söylediğini ve eşi Aysel Oduncu’nun da eşinin istemiş olduğu gömlek ve pantolonu bir poşete koyup kendisine verdiğini ifade etti. Evden ayrıldıktan sonra ailenin o tarihten beri Gıyasettin Oduncu’dan haber alamadığını belirten Fırat Akdeniz konuşmasına şu sözlerle devam etti:

“Aile, o dönemde yaşanan baskı ve tehditlerden dolayı herhangi bir devlet kurumuna başvuruda bulunmaz. Olaydan yaklaşık 6 ay sonra kaldıkları adrese sivil giyimli, polis olduklarını söyleyen iki kişi gelir. Polisler, Gıyasettin’in eşi Aysel’e Gıyasettin’i sorar. Aysel eşinin 6 aydan beri kaybolduğunu söyleyince polisler, Gıyasettin’in Adapazarı‘nda olduğunu ve gidip onu almalarını söyler.

Aysel, sivil giyimli polis oldukları iddia edilen iki kişi evden ayrılır ayrılmaz Sur Polis Karakoluna akrabası Sedat Dalan ile birlikte eşini sormaya gider. Aile, karakolda olanları emniyet görevlilerine aktarır. Ancak karakoldaki polisler olayla ilgili haberdar olamadıklarını ellerinde eşine ilişkin hiçbir bilgilerinin olmadığını kendisine aktarır. Aile bunun üzerine İl Emniyet Müdürlüğüne gider, emniyette bulunan kolluk görevlileri de aynı şeyleri tekrar eder. Aile bunun üzerine Adapazarı'na tütün satmaya giden akrabaları Veysi Oduncu’yu telefonla arar. Veysi,  Adapazarı Emniyet Müdürlüğüne gidip Gıyasettin’i akıbetini sorar. Adapazarı emniyeti de ellerinde böyle bir bilginin olmadığını söyler. Aile, olaya ilişkin 31 Mart 2003 tarihinde Diyarbakır 1’inci Asliye Ceza Mahkemesinde dava açar. Ancak herhangi bir sonuç elde etmez. Ailenin tüm çabalarına rağmen Gıyasettin’inden bir daha haber alınamaz.”

Açıklama, oturma eyleminin ardından sona erdi.