Kayıp yakınları birçok kentte kayıpların akıbetini sordu

İHD ve kayıp yakınları, Amed'de kaybettirilen Mehmet Özdemir'in, Tetwan'da katledilen Necmi Çaçan'ın ve Roboski’de katledilen 19'u çocuk 34 kişinin faillerini sorarak, kayıpları için adalet istemekten vazgeçmeyeceklerini belirtti.

Haber Merkezi- İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ile kayıp yakınları, her hafta “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle düzenledikleri eylemlerini 777’ncisini Koşuyolu Parkı’nda sürdürdü. Kayıp yakınları ve hak savunucularının katıldığı açıklamada, gözaltında kaybettirilen ya da faili meçhul şekilde katledilenlerin fotoğrafları taşındı.

Bu haftaki eylemde 26 Aralık 1997 tarihinde Amed’de gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Mehmet Özdemir’in akıbeti soruldu. Açıklamadan önce kısa bir konuşma yapan İHD Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz, 2023 yılının anti-demokratik uygulamalarla geçtiğini belirterek, ağır insan hakları ihalelerinin yaşandığına dikkat çekti. Ercan Yılmaz, 2024 yılının çatışmaların sona erdiği, barışın sağlandığı ve insan hakları ihlallerinin ortadan kalktığı bir yıl olmasını dilediklerini ifade etti.

‘Mehmet Özdemir zorla bir araca bindirilerek kaçırıldı’

Daha sonra İHD Amed Şube yöneticilerinden Berfin Elçi, Mehmet Özdemir’in Amed’de kaybedilme hikayesini okudu. Berfin Elçi, Mehmet Özdemir’in zorla kaybedilmeden önce birkaç defa gözaltına alındığını ve bu gözaltılar sırasında ağır işkenceler gördüğünü aktardı. Mehmet Özdemir’in, 5 Ağustos1997 tarihinde evi basılarak gözaltına alındığını ve 4 gün gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakıldığını söyleyen Berfin Elçi, “örgüte yardım ve yataklık ettiği” gerekçesiyle Mehmet Özdemir hakkında yargılama başlatıldığını ve 23 Ocak 1998 tarihinde de beraat ettiğini belirtti. Berfin Elçi şunları aktardı:

“Mehmet Özdemir 26 Aralık 1997 sabahı hayvan pazarına gideceğini söyleyerek evinden çıkar. Buradan bir arkadaşının evini ziyaret ettikten sonra hayvan pazarının yakınındaki bir kahveye gider. Görgü tanıkları; Mehmet Özdemir’in kahvede arkadaşlarıyla otururken silahlı, sivil kıyafetli ve ellerinde telsiz bulunan iki kişinin Özdemir’e kendileriyle gelmesini söylediğini, bu kişilerle dışarı çıkan Özdemir’in beyaz bir taksiye doğru götürüldüğünü belirtmiştir. Tanıklar, arabada üçüncü bir kişinin de oturduğunu, Özdemir’in arabaya binmemek için uğraştığını, kendini yere attığını, onu tutan kişilerden kurtulmaya çalıştığını da belirtmişlerdir. Ancak Özdemir bu kişiler tarafından zorla, şiddet uygulanarak arabaya bindirilmiş ve oradan götürülmüştür. Olaya orada bulunan birçok kişi tanık olur.  Olayın tanıklarından biri okuma yazması olmadığı için arabanın plakasını alamadığını söyler.”

Gözaltına alındığı önce kabul edildi sonra reddedildi

Mehmet Özdemir’in eşi Enzile Özdemir’in olay sonrası 29 Aralık 1997 tarihinde İHD’ye başvurduğunu aktaran Berfin Elçi, daha sonra Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’na başvuru yapıldığını ve savcılıktan verilen dilekçeye “Mehmet Özdemir, Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alınmıştır” damgasının vurulduğunu söyledi. Damganın üzerinde hiçbir yetkilinin imzasının bulunmadığını sözlerine ekleyen Berfin Elçi, eşinden haber alamayan Enzile Özdemir’in bir süre sonra tekrar yetkili kurumlara başvurduğunu belirtti. Berfin Elçi, “Kendisine verilen yanıtta bu defa Mehmet Özdemir’in gözaltına alınmadığı, bir yanlışlık yapılarak, gözaltında olduğunun söylenmiş olabileceği iddia edildi” dedi.

AİHM Türkiye’yi tazminata mahkum etti

İç hukukta sonuç alamayan Özdemir ailesinin 7 Eylül 1999 tarihinde Mehmet Özdemir’in zorla kaybedilmesiyle ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru yaptığını dile getiren Berfin Elçi, “Yapılan tüm başvurulara rağmen Mehmet Özdemir’den bir daha haber alınamadı. AİHM, 8 Ocak 2008’de esas ve usul yönünden dosya ile ilgili ihlal kararı verdi ve Türkiye’yi tazminata mahkûm etti” diye ifade etti. Açıklama yapılan oturma eyleminin ardından sona erdi.

Êlih

İHD ve kayıp yakınları, Êlih’te de 613’üncü hafta da Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartının açıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı. Eyleme kayıp yakınları, insan hakları savunucuları, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), Êlih Barosu, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) yöneticileri katıldı. Açıklamada konuşan İHD Şube Yöneticisi Hüseyin Elçi kayıpların akıbeti bulununcaya dek alanlarda olmaya devam edeceklerini söyledi.

Hüseyin Elçi, bu haftaki haftaki eylemde Şirnex’ın Qileban (Uludere) ilçesine bağlı Roboskî köyünde 28 Aralık 2011 tarihinde 19’u çocuk 34 kişinin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait savaş uçakları ile bombalanarak katledildiği katliama dikkat çekti. Faillerin cezalandırılmasının talep edildiği açıklama, oturma eyleminin ardından sona erdi.

Colemêrg

İHD Colemêrg Şubesi de eylemlerinin 103’üncü haftasında Gever (Yüksekova) ilçe merkezindeki Sanat Sokağı’nda basın açıklaması yaptı. Açıklamaya Tevgera Jinên Azad (TJA), ÖHD Colemêrg şube üyeleri ve DEM Parti yöneticileri de katıldı. Gözaltında kaybedilen ve faili meçhul şekilde katledilenlerin fotoğraflarının taşındığı açıklamada, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” pankartı açıldı. İHD Colemêrg Şube Eşbaşkanı Sibel Çapraz, 29 Aralık 1993 tarihinde Bedlîs’in Tetwan (Tatvan) ilçesinde askerlerce düzenlenen operasyonda gözaltına alınıp ağır işkencelerle katleden Necmi Çaçan’ın hikayesini paylaşarak, akıbetini sordu.

‘30 değil 100 yıl da geçse mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz’

Açıklamaya katılan Necmi Çaçan’ın kızı Pınar Yılmaz, faillerin apaçık belli olmasına rağmen yargılanmadığına dikkat çekerek “30 yıl değil, 100 yıl da geçse hukuk mücadelemizden hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz. Failler bulunup yargı önünde hesap verene kadar kızı olarak mücadelemi sürdüreceğim. Babam ve gözaltında kaybedilen tüm değerleri saygıyla ve minnetle anıyorum” dedi. Yapılan konuşmaların ardından oturma eylemi yapıldı.

İzmir

İHD İzmir Şubesi’nin Konak’ta yaptığı eylemde “Kayıplar vicdandır sahip çık" ve "Failler belli kayıplar nerede" pankartları açıldı. Bu haftaki eylemde 24 Aralık 1994 tarihinde İstanbul’da gözaltına alındıktan sonra kaybedilen İsmail Bahçeci'nin akıbeti soruldu. Açıklamanın Kürtçesini İHD Şube Eşbaşkanı Zilan Gümüş, Türkçesini Şube Yöneticisi Ahmet Çiçek okudu.

Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda öğrenci olan İsmail Bahçeci’nin dönemin Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu Başkanı olduğunu hatırlatan Ahmet Çiçek, İsmail Bahçeci’nin politik kimliği nedeniyle defalarca gözaltına alındığını ve ağır işkencelere maruz kaldığını belirtti.

‘Gözaltına alındığı inkar edildi’

Ahmet Çiçek, İsmail Bahçeci’nin gözaltında kaybedilme hikayesini şöyle aktardı: “Bahçeci hakkında 1993 yılında yakalama kararı çıkarıldı ve polis tarafından aranmaya başlandı. İsmail’i arayan polisler Bahçeci ailesinin Avcılar’daki evine defalarca baskın düzenledi. Bu nedenle İsmail evden ayrılmak zorunda kaldı. Kardeşi Metin'e, acil durumda haberleşmek için politikayla hiç ilgilenmeyen yakın bir arkadaşının telefon numarasını vermişti. 24 Aralık 1994'te Bahçeci ailesini telefonla arayan ve kendisini İsmail’in arkadaşı olarak tanıtan bir kişi 'Oğlunuz gözaltında ona sahip çıkın' dedi. Baba Şehmus Bahçeci, Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü ve DGM İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu. Ancak İsmail’in gözaltına alındığı inkâr edildi. 1995 Ocak ayında Ankara’da gözaltına alınan bir kişi, sorguda kendisine: ‘Seni de İsmail Bahçeci gibi kaybederiz’ denildiğini kamuoyuna duyurdu. Ayrıca 24 Aralık 1994 tarihinden sonra Bahçeci Ailesi’nin evine bir daha hiç polis baskını yapılmadı.”

İsmail Bahçeci’nin yaşadıklarının arkadaşları, İHD ve Uluslararası Af Örgütü tarafından düzenlenen kampanyalarla ülke ve dünya kamuoyuna taşındığını aktaran Ahmet Çiçek, ailesinin yaptığı tüm başvuruların sonuçsuz bırakıldığını belirtti. Ahmet Çiçek, yargı makamlarının olayla ilgili delilleri toplamadan, tanıkları dinlemeden ve etkili soruşturma yapmadan dosyayı kapattığını söyledi. Ahmet Çiçek, İsmail Bahçeci ve tüm kayıplar için adalet istemekten vazgeçmeyeceklerini yineledi.