‘Katliamlar Kürt halkına geri adım attıramayacak’

Paris’te yaşanan katliama ilişkin konuşan TJA Aktivisti Nazile Tursun, mücadeleci kadınların hedef alındığına dikkat çekerek “Mevcut sistem kaybetme korkusu telaşıyla kadına saldırıyor” dedi.

Amed - Paris’te 23 Aralık günü Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’ne yapılan silahlı saldırı sonucu Evin Goyi, Mir Perwer ve Abdurrahman Kızıl katledildi. Yapılan saldırı halkın büyük tepkisine neden olurken, Paris’te bulunan Kürt temsilciler saldırının asıl hedefinde Evin Goyi’nin(Emine Kara) olduğu ifadelerine yer verdi. Kadınlar saldırının 2013 yılında Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in katledildiği saldırı ile benzer olduğuna dikkat çekerken, mevcut sistemin dünyanın her yerinde özgür kadın kimliğinden korktuğuna yer verdi.

Yapılan saldırıların Kürt kadını ve Kürt halkına yönelik olduğunu belirten Tevgera Jinên Azad(TJA) Aktivisti Nazile Tursun, tarihsel sistem içerisinde erkek egemen sistem ve siyasetinin her daim mücadele eden örgütlü bireyi hedeflediğini söyledi.  2022 yılının her şeye rağmen mücadele ve direniş dolu bir yıl olarak geride kaldığına dikkat çeken Nazile Tursun yıl bitmeden 2013 yılında Paris’te üç Kürt kadınına yapılan saldırının benzeriyle yeniden karşı karşıya kaldıklarını belirti.

‘Katliam bilinçli bir şekilde organize edildi’

Katliamların çok açık bir şekilde devrimci ve mücadele içerisinde yer alan kişilere dönük olduğunu aktaran Nazile Tursun, “Biz bunun mevcut durumda ki AKP-MHP faşizmini sürekli yapılan tehdit ve açık saldırılarla bağlantılı olduğunu biliyoruz. O tetiği çeken kişinin arkasında ki güce baktığımızda açık ve net bir şekilde 2013 yılında MİT eliyle yapılan suikastın bir benzeridir. Her ne kadar ilk elden bunun bir ırkçı eylem olduğu söylense de bu açık ve net bir şekilde bir terörist saldırıdır. Katliam bilinçli bir planlı bir şekilde organize edildi. Bunu sıradan sıradan bir ırkçının yaptığı bir olay olarak kapatmak istiyorlar. Bu amaçla bu suçun arkasında ki gücü karanlıkta bırakmak istiyorlar. Paris’te 2013 yılında yaşanan bu katliam Fransız hükümeti tarafından bütün yönleri ile araştırılmış olsaydı bugün bu cinayet yaşanmayacaktı” sözlerini kullandı. 

Kadınların örgütlü mücadelesine karşı tehditler savuran ve yeri geldiğinde katletmekten çekinmeyen bir zihniyet ile karşı karşıya olduklarını ifade eden Nazile Tursun, Paris’te ki saldırganın kimliğinin öne çıkarılmasıyla yaşanan katliamın arka perdesinin saklanmak istediğine dikkat çekti. AKP-MHP için bunun sıradan bir eylem olduğuna değinen Nazile Tursun, 2013 yılında yaşanan katliamda da saldırganın MİT’le bağlantısının ortaya çıktığını sözlerine ekledi.

‘Katliamlar Kürt halkına geri adım attıramayacak’

Saldırılar karşısında halkın öfkesinin daha da artacağına ve geri adım atmayacaklarına dikkat çeken Nazile Tursun, “En son İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yaptığı açıklamada aslında bu katliamın arkasında kendilerinin de olduğunu açık beyanı oldu. Hem içeride hem de dışarıda yaptıkları saldırılar ile Kürt halkını Kürt kadının iradesini teslim almaya çalışıyorlar. Ancak gelinen aşamada açık ve net söyleyelim bu baskı ve zorbalıklar bu katliamlar Kürt halkına geri adım attırmayacak. Tam tersi öfkesini daha da büyütecektir. Bu öfkesi ile AKP-MHP faşizmini de yıkacaktır. Biz kadınlar kendi cephemizden bunun örgütlü mücadelesini büyütüp faşizmden hesap sormayı önümüze en büyük görev olarak koyacağız” şeklinde konuştu.

‘Sistem kaybetme korkusu telaşıyla kadına saldırıyor’

Dünyanın her yerine esin kaynağı olan Kürt kadın mücadelesi ve “Jin Jiyan Azadi” felsefesinin erkek egemen sisteme kaybetme korkusu saldığına yer veren Nazile Tursun konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “Mevcut erkek egemen sisteme karşı alanlara çıkıp hesap soran noktada örgütlü bir kadın mücadelesi, bir kadın direnişi söz konusudur. Haliyle gelişen bu kadın direnişi karşısında mevcut sistem kaybetme korkusu ve telaşı içerisinde kadın mücadelesine dönük olarak sistematik bir saldırı devreye koydu. Bu hangi devlette olursa olsun kadın için değişen bir durum yok. Çünkü erkek egemen zihniyet ve siyasetiyle kendisini sistem olarak inşa ettiği için, kendisi karşısında alternatif yaşamı inşa edecek olan kadın özgürlük mücadelesine karşı ister istemez bir saldırı geliştiriyor. Bugün İran’da Jina Mahsa Amini’nin katledilmesiyle başlayan kadınların isyanı ile bugün ‘Jin Jiyan Azadi’ felsefesi bütün dünyaya yayıldı. Bugün Taliban’a karşı Afgan kadınların da direnişi de bu felsefe üzerinde devam ediyor. Bütün dünyada mevcut durumda ki sistem karşısında en örgütlü itirazını geliştiren noktada bir kadın özgürlük mücadelesi söz konusudur.”

‘Kürt kadınlarının direnişi halklara umut aşılıyor’

21’nci yüzyılın kadınların ve Kürt halkının yüzyılı olacağına bu nedenle iktidarın en çok bu kesime saldırdığına dikkat çeken Nazile Tursun saldırılar karşısında kadınların her zaman olanlarda olduğunu vurguladı. Gelişen saldırılar karşısında değerlendirmelerde bulunan Nazile Tursun son olarak şunları aktardı: “Türkiye gerçekliği içerisinde de baktığımızda faşizmin bu kadar kurumsallaşmaya çalıştığı böyle bir dönem içerisinde kadınlar her zaman için sokaklarda oldu. Faşizme karşı meydan okudular. Bundan kaynaklı olarak devlet bilinçli olarak kadınları hedef gösterdi, kadın mücadelesini tutuklama ve gözaltılarla kriminalize etmek istedi. Nagihan Akarsel’in katledilmesi ve Paris’te ki saldırı gibi de fiziki olarak kadınlara yöneldi. Baktığımızda özgürlük ruhunu kuşanan bir kadın mücadelesinin 21’nci yüzyılı bir kadın yüzyılı yapma iddiasını bu noktada kendisini alternatif olarak inşa etmesi noktası karşısında ki korkudur. Kadınlar bu sistem karşısında hiçbir zaman bir beklenti içerisinde olmadılar ve kendilerine inandılar. Bugün kadınların direnişi bütün topluma ve halklara umut aşılıyor. Bir Kürt soykırımı hedefiyle her alanda Kürt halkına saldırılar gerçekleştiriliyor.”