Karçak Cezaevi’nde neler oluyor?
İran’daki Karçak Cezaevi’nde 10 gün içinde iki kadın tutuklu, hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirdi. Kadın tutukluların her gün işkenceyle yüz yüze olduğu bir ortamda şu soruyu sormamak imkânsız: “Karçak Cezevi’nde neler oluyor?”

BÊRÎVAN İNATÇÎ
Tahran’ın güneydoğusunda bulunan Karçak Cezevi, İran’ın en bilinen kadın cezaevlerinden biridir. Siyasi tutuklular, kadın aktivistler ve muhalifler burada ağır koşullar altında tutulmaktadır. İnsan hakları ihlalleriyle gündemden düşmeyen Karçak, son ölümlerle birlikte yeniden dikkatleri üzerine çekti.
Sessiz infazın başka bir yöntemi
Son haftalarda siyasi tutuklu Somaye Reşidî, tedavisi kabul edilmediği için komaya girdi ve 11 günlük yaşam mücadelesinin ardından hayatını kaybetti. Ondan önce de Varamin’deki Karçak Hapishanesi’nde mali suçlardan tutuklu bulunan Sudabeh Asadî, hastalıklarına rağmen tedavi edilmediği için 15 Eylül’de yaşamını yitirdi. Bu ölümler, sağlık hakkının sistematik engellenmesinin “sessiz infaz”a dönüştüğünü gösteriyor.
‘Jin Jiyan Azadî’ isyanından sonra baskı yoğunlaştı
İran rejiminin baskı atmosferi, özellikle “Jin, Jiyan, Azadî” isyanından sonra daha da ağırlaştı. Jîna Emînî’nin katledilmesiyle başlayan ve Doğu Kürdistan’dan tüm İran’a yayılan kadın özgürlük isyanı, rejimin kadınlara ve halka yönelik saldırılarını artırmasına neden oldu. Binlerce insan özgürlük sloganlarıyla sokaklara dökülürken, İran devleti bu yükselişi bastırmak için gözaltı ve tutuklamalara yöneldi. Cezaevleri doldu taştı; kadınlar ve gençler sistematik şekilde hedef alındı. Karçak Hapishanesi bu politikaların en görünür sembolüne dönüştü.
Kadın tutuklulara tecrit ve işkence
Karçak’taki kadınlar kötü muamele, şiddet ve tecritle karşı karşıya. Görüş hakları kısıtlanıyor, telefonla konuşmaları sınırlandırılıyor, aileleri ve avukatlarıyla bağları koparılıyor. Birçok kadın, gardiyanların baskı ve tehditleri altında yaşamını sürdürmek zorunda kalıyor. Sağlık hizmetinin reddedilmesi ise doğrudan yaşam haklarını hedef alıyor.
Kadın özgürlük hareketini bastırma aracı
Uluslararası insan hakları örgütleri defalarca Karçak Hapishanesi hakkında raporlar yayımladı. Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü, hapishanedeki koşulları “insanlık dışı” ve “ağır” olarak tanımladı. Ancak tüm bu çağrılara rağmen İran rejimi baskı politikalarından geri adım atmadı. Rejimin gözünde Karçak yalnızca bir hapishane değil; kadınların öncülük ettiği özgürlük hareketini bastırma aracıdır.
İsyan sürüyor: Cezaevlerinde özgürlük çığlığı
Karçak Hapishanesi’ndeki kadın tutuklular, İran devletinin erkek-egemen baskı sisteminin tüm şiddetine rağmen direniyor. Bugün Karçak'tan yükselen ses yalnızca Somaye Reşidî’nin değil, tüm kadın tutukluların sesidir. Bu ses, “Jin, Jiyan, Azadî” isyanında sokaklarda haykırılan özgürlük taleplerinin cezaevi duvarlarının arkasında da sürdüğünü gösteriyor. İran rejimi baskıyı artırarak toplumu susturabileceğini sanıyor; ancak her ölüm, her direniş Karçak'ta özgürlüğün neden bu kadar güçlü yankılandığını bir kez daha hatırlatıyor.
Erkek-egemen devlet sisteminin kadın özgürlüğünü sınırlamaya çalıştığı bir yerde, kadınların cezaevlerinde ölümlerle yüz yüze bırakılması gerçeği, kadın dayanışmasını daha da zorunlu kılıyor. Bu nedenle kadınların sorması gereken soru şudur: İşkencehanelere dönüştürülen bu cezaevlerinde neler oluyor?