‘Kadınlar ve erkekler arasında ayrımcılık yapan yasaları kabul etmiyoruz’
Avukat Ghozlan Al-LMamouni Fas’ta kadınların özellikle medeni haklar konusunda ayrımcılığa uğradığını belirterek, “Kadınlar ve erkekler arasında ayrımcılık yapan ve çocuğun yararına saygı göstermeyen yasalar olmasını kabul etmiyoruz" dedi.
HANAN HARITE
Fas – Bir çok ülkede olduğu gibi Fas’ta da eşitliğe dair maddelerin yer aldığı yasaların uygulanmaması nedeniyle özellikle kadınlar medeni haklarını kullanamıyor. Kadınlar haklarından yararlanmak için hem yasalar ile mücadele etmek zorunda kalıyor hemde toplumdaki cinsiyetçi kurallar ve anlayışlarla. Nasıl Baba Nasıl Anne Derneği Başkanı Ghozlan Al-Mamouni de, boşanan kadınların çocukları üzerindeki vesayet hakkının reddedilerek adeta “yasal şiddet” uygulandığını anlattı.
‘Yasa bana yarı vatandaş statüsü veriyor’
Fas yasalarında kadın ve erkeklerin eşit hakları sahip olduğunu ancak yasaların uygulanmadığını vurgulayan Ghozlan Al-Mamouri, avukat olmasına rağmen kendisinin de eşinin izni olmadan çocuklarının okul kaydını yapamadığını söyledi. Ghozlan Al-Mamouni, "Paris'te avukat olmama rağmen eski eşimin izni olmadan çocuklarımı okula kaydettirme hakkına bile sahip olmayan bir vatandaşım. Yasa bana yarı vatandaş statüsü veriyor. Çocuklarımı okula kaydettirmek istediğimde sadece benim imzam yeterli olmuyor. Her zaman meşgul olan babanın da hazır bulunması gerekiyor! Bu da çocuklarımı akademik yılın başında kayıt yaptırmaktan mahrum bırakacaktı" dedi.
Babanın izni olmadan çocukların annesiyle seyahatine izin verilmiyor
Paris'te de avukatlık yaptığı için müvekkillerine davalarında eşlik etmek için sık sık Fransa’ya seyahat etmek zorunda olduğunu anlatan Ghozlan Al-Mamouni, “Fas’ta Aile Kanunu’nun 179’uncu maddesine göre, Fas dışında çocuğuyla birlikte seyahat etmek isteyen kadınlarla ilgili başka sorunlar da yaşanıyor. Bu maddeye göre mahkeme, yasal temsilcisinin rızası olmadan çocukla birlikte Fas dışına seyahat etme yasağını dahil edebilir, bu da uygulamada açıkça çocukların babanın izni olmadan seyahat etmesini engellemek anlamına gelir. Bu da uygulamada çocukların babanın izni olmadan seyahat etmesini engellemek anlamına gelir” şeklinde konuştu.
‘Kendimi dışlanmış hissediyorum’
Aile Kanunu'nun evin yönetimi ve çocukların bakımını ebeveynlerin arasında paylaştığı bir sorumluluk olarak gördüğünü kaydeden Ghozlan Al-Mamouni, “Buna rağmen çocukların velayeti konusunda bir eşitlik söz konusu olmuyor. Bu nedenle kendimi dışlanmış ve haksızlığa uğramış gibi hissediyorum. Kadınlar olarak konumumuz, mevkiimiz, sosyal durumumuz ne olursa olsun Fas toplumunda değişen bir şey olmuyor. Bu durum Fas toplumunun geçirmekte olduğu sosyal ve demografik dönüşüme aykırıdır. Hakkımız ve çocuklarımızın kaderini zincirleyen yasalar nedeniyle zorlanıyoruz” diye vurguladı.
‘Velayet sahibi, çocuklarıyla ilgili tüm konularda karar veremiyor’
Çocuklarının velayetini almak isteyen boşanmış bir kadının genellikle mahkeme kararıyla belirli koşullara uyması gerektiğine işaret eden Ghozlan Al-Mamouni, “Ancak asıl sorun velayet sahibi kadının çocuklarının işleriyle ilgili tüm konularda karar verme hakkının olmamasıdır. Babanın olmadığı ya da ölmediği sürece çocuklarının vasisi olarak kalıyor. Bir kadın velayeti alması durumunda çocukların eğitiminden ve giyiminden sorumlu olurken baba uzakta da olsa tüm haklara sahip oluyor. Kadınların velayet hakkını kullanmasına izin verilmemesi çocuğun yararını etkiliyor” diye kaydetti.
‘Savaş verdim ve kazandım’
Anne ve baba arasındaki ortak yasal velayeti savunmak için Nasıl Baba Nasıl Anne Derneği’ni kurduğunu dile getiren Ghozlan Al-Mamouni, “Ortak yasal velayeti elde etmek için bir savaş verdim ve bir avukat olarak Fas yasalarına yeterince aşinayım. Bir çok yasal prosedürü vurguladım. Böylece hakkımı savunabildim ve elde edebildim. Ancak aynı soruna maruz kalan binlerce kadının kaderini merak ediyorum" dedi. Anne ve babaların eşit hak ve görevlere sahip olması için kanunda kapsamlı bir değişiklik yapılması gerektiğini söyleyen Ghozlan Al-Mamouni, birkaç ay içinde yürürlüğe girmesi beklenen yeni kanununda kadın ve erkek için ortak velayet konusunun dikkate alınacağını söyledi. Ghozlan Al-Mamouni, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Fas'ın BM İnsan Hakları Konseyi Başkanı olmasının ardından, ayrımcı ulusal yasaları değiştirmek ve kanunu Fas Anayasası ve uluslararası anlaşmalarla uyumlu hale getirmek için çalışması gerekiyor. Kadınlara karşı ayrımcılığa izin vermemeliyiz. Fas, Afrika düzeyinde farklı bir imaja sahip gelişmiş bir ülkedir. Bu nedenle kadınlar ve erkekler arasında ayrımcılık yapan ve çocuğun yüksek yararına saygı göstermeyen yasalar olmasını kabul etmiyoruz."
‘Yasaların değişmesiyle mücadele sona ermeyecek’
Kadın derneklerinin verdiği mücadeleyle yasal değişikliklerin yapıldığına dikkat çeken Ghozlan Al-Mamouni, "Yasaların değişmesi mücadelenin sona ermesi anlamına gelmiyor. Aksine mücadele devam edecek. Örneğin, isteklerimizi karşılayan ve Faslı kadınları ayrımcılıktan kurtaran yeni bir kanun bekliyoruz. Ancak bu kanun bize tüm taleplerimizi verse ve eşitliği sağlasa bile bu kanunun doğru uygulanması için mücadele sürecek” dedi.
‘Haklarımız için sesimizi yükseltmeliyiz’
Kadınların haklarını elde etmek için seslerini yükseltmesi gerektiğini ifade eden Ghozlan Al-Mamouni, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erkeklerle aynı görevlere sahip olup aynı haklara sahip olmamamız makul değil. Yasalar acımasız ve kadınları vergi ödemekten muaf tutmuyor. Biz de herkes gibi vergi ödüyoruz ve maaş aldığımızda aynı ya da daha azını alıyoruz. Bu nedenle beklentimiz yeni yasada adaletin dikkate alınması ve tüm kadınlara toplumdaki gerçek yerlerini vermek için ayrımcı yasaların değiştirilmesi.”