Kadınlar Meclis’te: Eşitlik ve özgürlükten vazgeçmeyeceğiz!

EŞİK Platformu’nun çağrısıyla 81 ilden kadınlar Meclis’te buluştu. Kadınlar, yasal değişikliklerle özgürlüklerinin gasp edilmesine izin vermeyeceklerini belirterek, “Nasıl yaşayacağımızı belirlemek bizim elimizde” mesajını verdi.

Haber Merkezi- Eşitlik İçin Kadın Platformu’nun (EŞİK) çağrısıyla “Kadınlar Meclis'te” sloganıyla TBMM'yi ziyaret eden 100'e yakın kadın ve EŞİK gönüllüsü meclis basın odasında Yeşiller ve Sol Gelecek Parti (Yeşil Sol Parti), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Emek Partisi (EMEP) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) kadın vekilleriyle birlikte basın toplantısı yaptı.

‘Yasal değişikliklerle özgürlüğümüzün gasp edilmesine izin vermeyeceğiz’

Kadınlar, basın toplantısının ardından meclis bahçesinde de çok sayıda kadın vekil ve bazı partilerin kadın birimleri sorumlularının katılımıyla basın açıklaması yaptı. Açıklamayı EŞİK gönüllüleri okudu. Bugün 81 ilden EŞİK gönüllüleri olarak Meclis’te olduklarını belirten kadınlar, “Eşitlik ve özgürlükten yana kadın vekillerle birlikte kadın erkek eşitliğinin bir demokrasi meselesi olduğunu, kadına ve haklarına saygı duymayanların yapacaklarını söyledikleri yasal değişikliklerle geleceğimizi belirlemesine, hayatlarımızı, umutlarımızı ve özgürlüğümüzü gasp etmesine izin vermeyeceğimizi dile getirmek üzere buradayız” dedi.

‘Kadınlar toplumdan izole edilmek isteniyor’

Kadın erkek eşitliğine karşı söylemlerin Mayıs 2023 seçimleri sürecinde iktidar bloğunun seçim gündeminin ana başlıklarından birini oluşturduğuna dikkat çeken kadınlar, “Seçim sonrasında ardı ardına yapılan açıklamalarla, bu söylemlerin hızla yasalaştırılarak kalıcı hale getirilmesi süreci başlatıldı. Kadınları toplumdan izole ederek, itaatkar ev köleleri konumuna hapsetmek ve insanın varoluşu kadar eski cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimi yasaklanabilir bir fikirmiş gibi suç haline getirmek niyeti net olarak ortaya konuldu. Esasen 2010 yılında kamuoyu önünde ilk kez dile getirilen ‘kadın-erkek eşit değildir, eşitlik fıtrata aykırı’ anlayışı, bugün iktidarın temel yasaları değiştirerek kalıcı hale getirmek istediği toplum anlayışıdır” diye belirtti.

‘Hayatlarımıza da el konulmak isteniyor’

Devletlere kadın erkek eşitliğini sağlamak suretiyle kadına karşı şiddeti önleme görevi yükleyen İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz olarak çekilmenin, kadını ‘erkeğin malı döver, sever, hatta boyun eğmezse öldürür’ anlayışına hizmet eden en kritik geri adımlardan biri olduğuna dikkat çeken kadınlar, “Şimdi sil baştan Medeni Yasa, sil baştan Anayasa yazma girişimleri ile ülkenin tüm kaynaklarına el konulduğu gibi hayatlarımıza da el konulmak istenmektedir” diye kaydetti.

‘Kadınların ve çocukların şiddete mahkum edildiği reisli aile modeli dayatılıyor’

İktidarın, organize eşitlik ve laiklik karşıtı çevreleri arkasına alarak, bir bütün olarak kadın erkek eşitliğini ortadan kaldırmak niyetiyle Anayasa ve Medeni Yasa gibi temel yasaların eşitlikçi içeriğini devre dışı bırakmaya çalıştığına vurgu yapan kadınlar, şunları ifade etti:

“’Aileyi koruma’ adı altında kadınların ve çocukların baskı ve şiddete mahkum edildiği reisli bir aile modeli tüm topluma dayatılmaktadır. Nafaka hakkı, boşanmanın hızlandırılması, aile arabuluculuğu, karma eğitim, erkekleri mağdur ettiği iddia edilen 6284 sayılı şiddet yasası

tartışmaya açılarak toplumdaki eşitlik fikri ve kadınların hayatları ve emekleri değersizleştirmeye çalışılmaktadır.  Bu amaçla 81 ilde yapılan aile çalıştaylarında, milyonlarca kadını temsil eden bağımsız kadın örgütlerine ve erkek şiddetine maruz kalan binlerce kadına yıllardır ücretsiz destek veren Baroların çoğuna söz verilmedi. Ama kadınları ‘aile’ dışında yok sayan, aile içinde ise her türlü şiddete boyun eğerek, reisi erkek olan ailenin hizmetini gör ‘son sığınağın ailedir’ anlayışını temsil eden Diyanet İşleri Başkanlığı ve kimi illerde ilahiyat fakülteleri gibi dini kuruluşlara başrol verildi.”

‘Yasalara dokunmayın uygulayın!’

Medeni Yasa ve laik, eşitlikçi aile hukukunun seküler dindar, genç yaşlı, yoksul zengin, köylü kentli, hangi partiden olduğu fark etmeksizin bu ülkede yaşayan herkesin eşit yurttaşlık güvencesi olduğuna vurgu yapan kadınlar, “Medeni Yasa kadınların eşit yurttaşlık hakkı ve doğumdan ölüme tüm haklarına saygı demektir. Eşitliği sağlayan yasaları her fırsatta aşındıran iktidarın ‘Medeni Yasa’nın aile hukuku bölümünü sil baştan ele alacağız’ demesi bir tehlike işaretidir. Bu nedenle EŞİK olarak 3 yıldır, ‘Yasalara dokunmayın, uygulayın’ diyoruz. Çünkü her dokunduklarında bozduklarını biliyoruz” diye ifade ettiler.

‘Bu Meclis’in Anayasa yapma yetkisi yoktur’

İktidar bir yandan, kendi döneminde defalarca değiştirerek bir AKP Anayasası haline getirdiği Anayasa’yı bile onlarca kez ayaklar altına almasına karşın, Meclis’e yeni Anayasa teklifi sunacağını söylediğine işaret eden kadınlar, “Demokratik tartışma ve uzlaşma ortamının sıfırlandığı koşullarda, kapalı kapılar ardında yazılan taslağın sivil ve özgürlükçü bir Anayasa olacağını iddia ediyor. Demokratik muhalefete yönelik baskıların gölgesinde, türlü çeşit adaletsizlikler ve kirli bilgiler ablukasında gerçekleşen seçimler sonucunda oluşan bu meclisin Anayasa yapma yetkisi yoktur. Mecliste yer alan partiler seçim sürecinde toplumdan yeni bir Anayasa yapma yetkisi istememiştir. Bu meclis Anayasa Meclisi değildir” dedi.

‘Önce kadınlara ve varoluşa saygı’

Seçimlerden önce “başörtüsüne güvence” söylemiyle meclise getirilen anayasa değişiklik önerisiyle, başörtülü başörtüsüz tüm kadınların eğitim hakkından çalışma hakkına kadar tüm haklarının adım adım yok edileceği bir toplum hayalinin ortaya döküldüğüne dikkat çeken kadınlar, “Kadınların ne giyeceklerinin, nasıl giyineceklerinin Anayasa konusu yapılması başlı başına hem kadınlara hem de Anayasa’ya saygısızlıktır. Devletin Anayasal görevi tüm bireylerin hak ve özgürlüklerini korumaktır. Kadınları başörtülü başörtüsüz diye ayırmak eşitlik ve laiklik ilkelerini Anayasa’dan silmek demektir” diye belirtti.

‘Anayasa gündeminin bir parçası olmayın’

Kadınlar, nefret suçlarını önleyecek hükümler içereceği iddiasıyla gündeme getirilen yeni Anayasa taslağını hazırlayan iktidarın, her gün her dakika RTÜK, Aile Bakanlığı gibi kamu kurumlarını da bir parçası yaparak LGBTİ+'lara karşı nefret suçu işliyor olmasının trajik bir ikilem olmasından öte insan haklarına karşı büyük bir saygısızlık olduğunu söyledi. LGBTİ evliliklere anayasal yasak getirme girişimleriyle, ayrımcılığın anayasal hale getirilmeye, aile çeşitliliği ve evlilik eşitliğinin yok edilmeye çalışıldığına işaret eden kadınlar, “Anayasa'nın aile ile ilgili 41 maddesinde önerilen değişikliğin bir amacı da erkek çok eşliliğinin önünün anayasal olarak açılmasıdır. Yeni Anayasa gündeminin bir parçası olmayın, bu oyunu bozun, müzakere dahi etmeyin” uyarısında bulundu.

‘Gelecek yüzyılda nasıl yaşayacağımızı belirlemek bizim elimizde’

Bu gidişe dur demek için yapılması gereken tek şeyin amasız fakatsız, hiçbir gerekçe öne sürmeden toplumsal muhalefetin tüm kesimlerinin ve muhalefet partilerinin ortak bir karşı duruş sergilemesi olduğuna dikkat çeken kadınlar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“‘Yok canım, o kadar da değil’ diyen; iktidarın tek derdi ekonomik krizi gölgelemek diyerek olan biteni görmezden gelen; kadın haklarının tırpanlanmasını daha sonra, hiç gelmeyen uygun bir zamanda konuşulacak ikincil bir mesele olarak gören; laikliği çekinerek savunan ya da sözünü etmeyen tüm toplumsal kesimleri, tüm kadınları ve laiklik ve eşitlikten yana tüm milletvekillerini göreve çağırıyoruz.  Bu tarihi çağrıyı üç yılı aşkın süredir kesintisiz olarak Millet İttifakı, Emek ve Özgürlük İttifakı, Sosyalist Güç Birliği gibi siyasi ittifaklardan kadınları, bağımsız kadınları, bağımsız kadın ve LGBTİ+ örgütlerini buluşturan Eşitlik İçin Kadın Platformu olarak yapıyoruz. Eşit ve özgür bir gelecek için, Türkiye muhalefetini de ortak hareket ederek kadınların ve ülkenin geleceğine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci yüzyılında nasıl yaşayacağımıza ne giyip ne giymeyeceğimize biz kadınlar karar vereceğiz. Birlikte başaracağımızdan eminiz.”