Kadınlar görünmeyen emekleri için mücadele ediyor

Çalışma yaşamında cinsiyete dayalı ayrımcılığa maruz bırakılan kadınlar, kamusal ve özel alanda yaşadıkları baskı ve görünmeyen emekleri için iki kat mücadele ediyor.

ASMAA FATHI

Kahire- Kadınlar çalışma yaşamı içerisinde cinsiyete dayalı birçok ayrımcılığa maruz bırakılıyor.  Düşük ücret, mobing, baskı, şiddet, taciz, emeğinin görünmemesi gibi birçok zorlukla karşılaşan kadınlar, iş yerlerinde gözden çıkarılacak ilk kesim oluyor. Yine çocuk ve aile sorumluluğunun da ayrıca yüklendiği kadınlar, görünmeyen emekleri için daha fazla mücadele ediyor.

1 Mayıs İşçi Bayramı vesilesiyle çalışma yaşamında kadınların karşılaştıkları zorlukları sorduğumuz Gazeteci Eman Samir ve Psikolog Hala Hammad, çalışan kadınların karşılaştığı toplumsal baskı ve çoklu şiddeti anlattı.

‘Evlere hapsedilmek isteniyoruz’

Asyut vilayetinde gazetecilik yapan Eman Samir, çalışma yaşamında kadın olmaktan kaynaklı birçok ayrımcılıkla karşı karşıya kaldıklarını belirterek, bir meslektaşı erkeğin kendisine, “Evlen ve evinde otur” dediğini aktardı. Eman Samir, kadınları evlere hapseden bir bakış açısının var olduğunu kaydederek, “Sanki bizim bakmakla yükümlü olduğumuz kimse yokmuş gibi, bizim çalışmamıza gerek yokmuş gibi bir yaklaşım sergileniyor. İş yerlerindeki varlığımız fazlalık olarak görülüyor. Bu yaklaşım bizim özgürce hareket etmemizi ve üretmemizi engelliyor. Yine meslektaşlarımla birlikte olma arzumu azalttı. İşim dışında hiçbir toplantıya katılmıyorum” dedi.

‘Kadınlar güvenli ortamlarda çalışmak istiyor’

Birçok mesleğin erkeklerin tekelinde olduğunu ve erkekler tarafından çalışan kadınlara psikolojik şiddet uygulandığını vurgulayan Eman Samir, kadınların birçok hak ihlali ile de karşı karşıya olduklarını söyledi. Cinsiyete dayalı ayrımcılığın giderildiği ve güvenli ortamlarda kadınların çalışmak istediklerini ifade eden gazeteci şunları belirtti:

“Öncelikle kadınların evlerinden çıkma hakkına saygı duyulmalı. Yine kadının rolüne, tercihlerine de saygı duyulmalı ve çocuklar bu duyarlılıkla yetiştirilmelidir. Bu konuda toplumda farkındalık yaratılmalı. Kadınlar iş yerlerinde, evlerinde, sokakta baskı altında. Bu baskıyı özellikle kadınların iş yerlerinde gördükleri baskıyı belgeleyerek, yaptırımlar ve cezalar uygulanmalı. Yine güçlü kanunlarla da kadınların çalışma yaşamındaki yerlerini güçlendirebiliriz. İş yerinde yaşadığı şiddet, taciz gibi durumları şikâyet ettiğinde kadından kanıt isteniyor. Nasıl kanıtlayabilir ki bu durumu. Ayrıca böyle bir süreç kadını işinden de ediyor.”

‘Kadınlara uygulanan baskı depresyona neden oluyor’

Psikolog Hala Hammad da kadınların zorbalığa, ihlallere ve cinsiyetlerine dayalı ayrımcılığa maruz kaldıkları güvensiz çalışma ortamının psikolojilerini etkilediğini vurgulayarak, "Bu etkilerin en sık görüleni uzun süre eşlik edecek travmatik stres bozukluğunun yanı sıra depresyon ve anksiyete gibi bir dizi başka hastalığa da yakalanabilirler. Kadın çalışanlara baskı yapmak, genellikle psikolojik açıdan olumsuz bir etkiye sahip olan yanlış bir yöntemdir, hele buna bir de maddi eşitsizlik eşlik ediyorsa, bu da performanslarının düşmesine neden olur” diye konuştu.

‘Cinsiyetin değil üretkenliğin öncelenmesi gerek’

Hala Hammad kadınlar için çalışma ortamını güvensiz kılan birçok etkenin olduğunun altını çizerek, bunların başında kadına atfedilen toplumsal cinsiyet rolleri geldiğini söyledi. Yine kadınların, hamilelik ve çocuklarını emzirme gibi durumlardan kaynaklı işten çıkarıldığını ya da işe alım sürecinde tercih edilmediğini de sözlerine ekledi. Hala Hammad, cinsiyetin değil performansın ve üretkenliğin iş yerlerinde öncelenmesi gerektiğini vurgulayarak, “Bunlar dikkate alında erkekler daha geri bir pozisyonda dahi kalabilir” diye belirtti.

Hala Hammad son olarak ise, "En güçlü çözümün, kadınların haklarını bilmesi olduğuna inanıyorum. Bu da iş yerinde etrafındakilere sınırlar koyabilmelerini sağlıyor ve açık alanların herhangi bir şekilde ihlal edilmesine izin vermemiş oluyor” dedi.