Kadınlar 21’inci yılında Feminist Gece Yürüyüşü’nde buluşacak

İstanbul’da kadınlar bu 8 Mart’ta 21’inci kez Taksim’de Feminist Gece Yürüyüşü’nü gerçekleştirecek. Mor Dayanışma üyesi Seda Yanmış, “Bu sene yine aynı isyanı, öfkeyi taşıyoruz” diyerek kadınlara çağrıda bulundu.

ELİF ÇETİNER

İstanbul- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne saatler kala kadınlar kutlamalar için hazırlıklarını tamamladı. Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar isyanını, mücadelesini ve umudu kuşanarak sokakta, meydanlarda olacak. İstanbul’da ise merak edilen kutlamalardan biri Feminist Gece Yürüyüşü. Kadınlar Taksim’de gerçekleştirecekleri yürüyüş için son hazırlıklarını yaptı. Kadınlar her yıl olduğu gibi bu yıl da taleplerini Gece Yürüyüşü’nden haykıracak. 

‘Onlardan alacağımız bir hayatımız var

3 Mart günü Kadıköy İskele Meydanı’nda miting yapan binlerce kadın 8 Mart gecesi de her yıl olduğu gibi feminist gece yürüyüşü için Taksim’de olacak. Kadın örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve siyasi parti temsilcilerin yer aldığı yürüyüş, haftalar öncesinden örgütlenmeye başlandı. Mor Dayanışma üyesi Seda Yanmış, 8 Mart hazırlıklarını ajansımıza anlattı. 

“Bu sene yine aynı isyanı, öfkeyi taşıyoruz” diyerek konuşmasına başlayan Seda Yanmış, “Ve aslında bizden almaya çalıştıkları, kazanılmış haklarımızı onlara vermeyeceğimizi, bizim onlardan alacağımız bir hayat olduğunu da hatırlayarak ve hatırlatarak da bütün kadınları sokağa çağırıyoruz” dedi.

Ölüm ve yaşam arasında bir kavga bu

Seda Yanmış, 6 Şubat’ta yaşanan depremlerin üzerinden bir yıl geçtiğini hatırlatarak bu 8 Mart’ın burukluk ve mücadelenin birlikteliğiyle örüldüğünü ifade etti. Geçen bir yılda kadınların mücadelesine değinen Seda Yanmış, “Emekçi kesimler için olduğu gibi aynı zamanda kadınlar için de zor bir sene oldu. Hem ekonomik krizin ağırlığı aynı zamanda bir seçim süreci zaten geçtiğimiz sene aynı bir zamanda depremin de yıkıcılığının ardından bütün bir halk için zorlu bir sene oldu. Kadın hareketi için de bu böyle. Kadınları deprem sürecinden itibaren almak gerekirse bir yandan deprem bölgesi ile dayanışmayı sürdürdü. Devletin olmadığı bir yerde aslında kadınlar, feministler, sosyalistler, devrimciler oradaki halk ile dayanışmayı sürdürdü. Tabi ki kadına yönelik şiddet deprem bölgesinde de olduğu gibi her gün artıyor. 2023’te, 400’e yakın kadın cinayeti oldu ve bir sürü de şüpheli kadın ölümünü görmüş olduk. Gün be gün karanlık bir tablo çizilmeye çalışılsa da aynı zamanda kadın mücadelesinin de yükseldiğini görebiliyoruz. Baskılar artıkça örgütlü kadınlar da sesimizi daha yüksek çıkarmamız gerektiğinin bilincine varıyoruz. Çünkü biraz ölüm ve yaşam arasında bir kavga bu” şeklinde konuştu.

‘Kadınlar kendi mücadelesini yükseltti

İktidarın kadınların kazanılmış haklarını gasp etmeye devam ettiğini ve dozunu arttırdığına vurgu yapan Seda Yanmış, “Bize yaşama şansı bırakmayan bir iktidar var. Bunun karşısında kadınlar her yerde sesini yükseltiyor, sokakları, meydanları boş bırakmıyor. Seçimden sonra özellikle bir umutsuzluk hakim oldu bütün halkın üzerinde. Bunu biraz da örgütlülük üzerinden de değerlendirebiliriz diye düşünüyorum. Örgütsüz bir halk biraz daha umutsuzluğa da yatkınlaşıyor. Seçimde de gördüğümüz üzere çıkışımızın sandıkta olmadığı gibi kadın mücadelesinin de çıkışının sandıkta olamayacağı. Kadınların mücadelesinin öznesinin sadece kadınlar olması bize bunu gösteriyor. Kadınlar kendi mücadelesini yükseltti her zaman ve yükseltmeye de devam edecek” ifadelerine yer verdi.

Örgütlenmek bu yaşamı yaşanılabilir kılmanın tek yolu

Kadınların elindeki en önemli şeyin örgütlü güç olduğunu ifade eden Seda Yanmış, kapitalist düzenin ancak örgütlülükle yıkılacağına vurgu yaparak konuşmasına şöyle devam etti:

“Durduğumuz yerden tabi ki örgütlenmek sorun çözer diyebiliyorum. Örgütlendiğinde memleketteki her şeyin bir anda çözülmesini bekleyemeyiz. Ama örgütlü mücadelenin dayanışmayı da güçlendirdiğini gözlerimiz ile gördük. Her aşamada her gün gördüğümüz bir şey bu. Bu yaşamın içinde ufak tefek olaylarda da gördüğümüz bir şey. Deprem bölgesinde nasıl bizim dayanışmamız güç verdiyse, nasıl yaraları birlikte aşmaya çalışıyorsak aslında dayanışmadan ve örgütlülükten bizim anladığımız şey de bu. Bir yaşamı inşa etmemiz gerekiyor. Yozlaşmış ve aslında sömürü düzeni içerisinde bir yaşam vaadediliyor bize, daha fazlası değil. Asgari ücret ile sömürü çarklarına mahkum edilen hayatlarımız var. Yüzde 1’lik kesim belki refah içindeyse geri kalan yüzde 99’muz aynı çarkın içinde dönüyoruz. Tabi ki bu çarkı kırmanın önkoşulu örgütlenmektir. Karşınızda zaten kapı kapı gezip örgütlenmeye çalışan bir iktidar var. Sonuçta bir parti düzeni ve örgütlenmeye çalışıyorlar bunun karşısında biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. Aramızda bir fark var. Onlar sermaye için kapitalizm için kendi koltukları için örgütlenmeye çalışırken; biz kadınlar halk için, dayanışma için, özgür, eşit bir yaşam için örgütlenmeye çalışıyoruz. Bu yüzden de başa dönersek örgütlenmek bu yaşamı yaşanılabilir kılmanın tek yoludur.”

‘8 Mart bir takvim gününden ibaret değil

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün bir takvimden ibaret olmadığına ve mücadelenin yılın 365 günü sürdüğünü belirten Seda Yanmış, “Bütün bir senede ördüğümüz örgütlü mücadelenin, oradaki gücünü göstermek anlamını taşıyor. Yoksa sadece bir takvim gününden ibaret olsaydı zaten başka türlü olurdu. Her 8 Mart’ın aslında farklı bir ruhu var. Coşku ve neşe var tabi ki” dedi.

‘Onlardan alacağımız bir hayat var

Geçen yıl yaşanan deprem felaketi nedeniyle isyan ve hüznün bir arda odluğunu hatırlatan Seda Yanmış, her şeye rağmen sokakta ve dayanışma içinde olduklarını belirterek “Farklı bir hüzün ve isyan vardı. Bu sene yine aynı isyanı, öfkeyi taşıyoruz. Ve aslında bizden almaya çalıştıkları, kazanılmış haklarımızı onlara vermeyeceğimizi, bizim onlardan alacağımız bir hayat olduğunu da hatırlayarak ve hatırlatarak da bütün kadınları sokağa çağırıyoruz” sözlerine yer verdi.

‘Taksim’i alacağız

Seda Yanmış, her yıl iktidar tarafından artan keyfi uygulamalara da dikkat çekerek, “Biliyorsunuz aslında her sene zorlaşmaya başlandı başlıyor daha ziyade. İstiklal Caddesi’nde yıllardır yaptığımız Feminist Gece Yürüyüşü, son birkaç yıldır yapılamıyor. Bunun sebebi tamamen keyfi ve hukuksuz uygulamalar. Bizden almaya çalıştıkları aslında bu haklar ve biz bu haklarımızı onlara asla geri vermeyeceğimizi de her fırsatta söylüyoruz. Geçen sene 25 Kasım da şiddetin dozunu nasıl artırdıklarını gördük. Onlarca kadın gözaltına alındı. Tabi ki bizim için önemli olan şey sokaklarda bir arada olmak. Yine Taksim’i alacağız yine bulunduğumuz her alanı coşkumuzun, neşemizin, direncimizin alanı yapacağız. Biz kadınlar neredeysek aslında mücadele oradadır. Ama bu sene yine her zaman olduğumuz yerde Taksim’de olacağız” diye konuştu ve tüm kadınlara çağrıda bulundu.

‘Bir arada oldukça umut, neşe ve isyan artıyor

8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’nü kadınların hem coşkusunun hem de isyanının sokağa taşınması olarak değerlendiren Seda Yanmış, “Haftalardır aslında 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’ne hazırlanıyoruz. Gerçekten bizim için umutlu bir süreç oluyor. Pek çok yerden kadınlar ile temas kurup, onları gece yürüyüşüne çağırıyoruz. Çünkü biliyoruz ki bir arada oldukça; umudun ve neşenin aynı zamanda da isyanın artacağını aynı zamanda iktidarın da korktuğu şeyin kadın dayanışması olduğunu da biliyoruz. Bundan dolayı bizim için 8 Mart bir takvim günü olmaktan çok daha öte bir şey. Yine bütün kadınları her sene olduğu gibi bu yıl da 8 Mart’ta Taksim’e bekliyoruz” dedi.

Feminist Gece Yürüyüşü nedir?

Türkiye’de 8 Mart’ta dikkat çeken eylemlerden biri de “Feminist Gece Yürüyüşü.” 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü ilk olarak 2003 yılında yapıldı. Ancak adının konması ve her yıl yapılmasına karar verilmesi 2005 yılıydı. Bu süreklilik kararına ilham veren 2003 ve 2004 yılı 8 Mart'ında Taksim'de feministlerin çağrısıyla yapılan eylemlerdir. Yürüyüş her yıl yeni kadınların katılımlarıyla kalabalıklaşırken 2010'ların başından itibaren ivme kazanıldı ve 2020'ye gelindiğinde ise on binlerce kadının bir araya geldiği görkemli bir yürüyüş haline geldi. Yürüyüşün en temel ilkesi yürüyüşü bir feminist yürüyüş olarak tutmak. Feminist sözü öne çıkarmak, her kadının gelebileceği ve kendini güvende hissedeceği bir alan yaratmak ve herhangi bir örgütün temsiliyetini yansıtmasından kaçınmak.