Kadına yönelik şiddet medyada nasıl ve ne kadar yer alıyor?

Medyanın kadınlara yönelik; katledilme, şiddet ve cinsel saldırı olaylarına yeterince yer vermemesine, Tunus’taki kadın örgütleri tepki göstererek, medyanın kadınları küçümsediğini bu nedenlede kadın katliamlarının arttığını savundular.

ZOUHOUR MECHERGUI

Tunus – Tunus’ta artan kadın katliamları ve cinsel saldırılara karşı kadınların ortak yürüttüğü mücadele her geçen gün büyüyor.  Özellikle kadınların medyada daha fazla görünür olması ve toplumsal cinsiyetçilik farkındalığının gelişmesinde önemli bir adım ancak kadınların nasıl kendilerini ifade edeceği ve basının kullandığı dil önemini koruyor. Kadın hakları savunucuları ve kadın gazeteciler acil olarak basında kullanılan toplumsal cinsiyet kodlarının değişmesini ve basın mensuplarının eğitilmesi gerektiğini dile getirdi.

Bazı medya kuruluşları kadına yönelik şiddet konusunu belli bir davranışın sonucu olarak ortaya çıkan meşru bir eylem olarak ele alıyor. Hatta bazı erkek zihniyetiyle hazırlanmış programlar, “Neden sana şiddet uyguladı? Bize hikayeyi en başından anlat” sorusuyla, şiddet uygulayan erkeğin kızına, eşine ya da kız kardeşine uyguladığı şiddeti meşru göstermeye çalışmaktadır.  Sanki şiddet, kadınların yanlış yaptıklarında cezalandırıldıkları yasal ve meşru bir eylemmiş gibi, her türlü şiddetle ilgili davalarda karıştırma ve bağ kurmanın yanı sıra; kadına yönelik şiddetle ilgili herhangi bir olayın medyada yer alması ise genellikle ne ifadelerin seçiminde ne de muamele açısında insan hakları yaklaşımına sahip değildir.

‘Haberler basmakalıp sınırlarda kalıyor’

Medyanın kadına yönelik şiddeti ele alışı ile ilgili olarak gazeteci Reem Al-Saudi, Tunus toplumunda kadına yönelik şiddet konusunun vurgulanma oranının iki katına çıkmasına rağmen, bu haberlerin “basmakalıp” sınırlarda kaldığını belirtti.

Reem Al-Saudi, esas sorunun medyada kadınlara yönelik şiddet ve kadınların katledilmesine ilişkin olarak, farkındalık yaratmak ve kaynağı ne olursa olsun şiddetin türlerini kabullenme tehlikesine karşı kadınları uyarmak için sürekli olarak ele almak yerine bir olayla sınırlandırılmasında ve tekil ele alınmasında yattığını savundu.

‘Tunus’ta 2024’ün başından bu yana 9 kadın katledildi’

Tunus Demokratik Kadınlar Derneği üyesi Nabila Hamza ise kadınların katledilmesinin medyanın ele alış biçiminden kaynaklı görmezden gelindiğini ve son yıllarda bu durumun arttığına işaret etti.

Kadın örgütlerine göre 2024'ün başından bu yana 9 kadının katledildiğini, bu sadece medyaya yansıyan boyutu olduğunu ve bu sayının çok daha yüksek olabileceğini ifade eden Nabila Hamza, bu ölümlerin çoğunun kadınların evli olduğu erkekler tarafından ya da arkadaşları olan erkekler ve babaları tarafından yapıldığını vurgulayarak, “Geçen yıl sivil toplum örgütleri 25 kadının öldürüldüğünü açıkladı” diye belirtti.

Kadın derneklerinin 58 Sayılı Yasa’nın tüm yönleriyle uygulanması için acil taleplerini yinelediklerini ve herkesi kadınları korumak için sorumluluklarını üstlenmeye çağırdıklarını vurgulayan Nabila Hamza, hükümetin, kadınların hareketlerin yirmi yıldır uğruna mücadele ettiği yasayı uygulamada başarısız olduğunu dile getirdi. Nabila Hamza, şiddet konusuna bütçe ayrılmadığını, ayrıca Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Gözlemevi'nin varlığı göstermelikmiş gibi herhangi bir müdahalede bulunmamasının yanı sıra hakimlerin ve güvenlik görevlilerinin düşüncesiyle yasayı uygulamayı kültürel olarak reddettiklerine dikkat çekti.

‘Kadın haberleri gazetelerin son sayfalarında yer alıyor’

Nabila Hamza, özellikle gazetecilerin toplumsal cinsiyet kodları ile olaya baktığı ve haber yaptığını söyleyerek bu konuda özel bir eğitim almadıklarını hatırlattı. Nabila Hamza, bugüne kadar ataerkil sistemin ve toplumda kadınların aşağılanmasının bir sonucu olarak, “kadın cinayeti” teriminin kullanılmadığını, bu nedenle gazetecilerin bu olguya neden dikkat etmediğinin ve önem vermediğinin hala bilinmediğini söyledi.

Tunus basınının gazetenin altıncı, yedinci ya da son sayfasında çok kısa ve öz kelimeler kullandığını hatırlatan Nabila Hamza, bunun da sadece şiddete maruz bırakılan kadınların sesi olmak yerine toplumsal bir mesele olarak kabul edilen bu konuyla ilgilenilmediğini gösterdiğini açıkladı.

‘Bazı basın kuruluşları gizlilik ilkesine saygı göstermiyor’

Gazeteci Yusra Ben Hattab'a göre medyanın kadın sorunlarını ele alış biçimi genel olarak yetersiz kalmakta ve kadın haklarının savunulmasını benimseyen, büyük bedeller ödenerek kazanılan feminist mücadelelerin yansıtılması ve insan hakları yaklaşımı taşımamaktadır.

Yusra Ben Hattab Tunus'ta erkek tarafından tacize maruz bırakılan kadınların mahremiyetine saygı göstermeyen ve dedikoduların peşinden koşan, kadınları karalayan, dengesiz haberleriyle cinsel saldırıya uğrayan kadınların, baskı ve tehdit altında yaşamasına neden olan medya kuruluşları olduğunu kaydetti. 

Bazı medya kuruluşlarının gizlilik ilkesine, araştırmanın gizliliğine veya adli takibe saygı göstermeden saldırıya maruz bırakılan kadınları ve ulusunu ifşa etme eğilimini haber, isim, fotoğraf ve konumunu yaydığını belirten Yusra Ben Hattab, gazetecilerin kadınlara yönelik şiddet ve kadın katliamlarını nasıl haberleştirecekleri konusunda eğitilmelerinin acil hale geldiğini, bu doğrultuda sivil toplum girişimlerine ve kadın derneklerine güvenerek feminist ve ilerici bir yaklaşımla eğitmeleri gerektiğini savundu. 

‘Gazetecilerin eğitimine hız verilmeli’

Gazetecilerin eğitimi ve yetiştirilmesine hız verilmesi çağrısı yapan Yusra Ben Hattab haberlerin radyo ve televizyon stüdyolarında ele alınış biçiminin toplumsal cinsiyet kodlamalarını aşarak yapılması gerektiğini sözlerine ekledi.