‘Kadın ve kız çocuklarını her türlü gerici ideolojiden özgürleştirmeliyiz’

Jineoloji Araştırma Merkezi'nden Sıddıka Halo, kadın ve kız çocuklarının her türlü gerici ideolojiden özgürleştirilmesi gerektiğini belirterek, şiddete karşı farkındalık çalışmalarının devam ettiğini kaydetti.

NORŞÎN ABDİ

Kobanê- Jineoloji Araştırma Merkezi, cinsiyetler arasında eşitlik, adalet ve bir arada yaşamanın sağlanması amacıyla 6 Mart 2019 tarihinde Kuzey ve Doğu Suriye’nin Fırat Bölgesi'nde kuruldu. Merkez, kadınların kimliğini ve kişiliğini korumak amacıyla şiddet, çok eşlilik, reşit olmayanların evlendirilmesi gibi kadınları ilgilendiren konular üzerine çalışıyor.

Jineoloji Araştırma Merkezi, şiddet olgusunun nedenleri, biçimleri ve kadınların yaşadıklarını araştıran bir çalışma yaptı. Merkez çalışanlarından Kobanêli Sıddıka Halo, çalışmaları hakkında ajansımıza konuştu. Sıddıka Halo, "Çalışmamız kapsamlı araştırma ve çalışmalara bağlı. Öncelikle toplumun ve kadınların alandaki ihtiyaçlarını belirliyoruz ve özellikle kadınların ilerlemesinin önünde duran bazı sorunları çözmeyi hedefliyoruz” dedi.

Şiddet devam ediyor

Merkezin, kadına dönük şiddeti araştırmaları üzerine konuşan Sıddıka Halo, “Yaptığımız her işin ikna edici sebepleri olmalı. Kuzey ve Doğu Suriye’de 19 Temmuz Rojava Kadın Devrimi’yle birlikte birçok alanda kadına ve topluma dair çalışmalar hayata geçirildi. Bu bölgede şikayet sayısı az olsa da kadınlara yönelik şiddetin devam ettiğini biliyoruz. Bunu yaptığımız çalışma sayesinde fark ettik ve bölgelerimizde şiddetin yaygın olduğunu, bazı durumlarda kadın katliamına yol açtığını tespit ettik. Yakın zamanda bir kadının şiddet sonucu intihara sürüklenmesi bizi şiddet olgusuna ilişkin araştırmamızı Fırat Bölgesi genelinde genişletmeye zorladı” ifadelerinde bulundu.

‘Özgür bir gelecek için şiddet son bulmalı’

Kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddetin birçok türünün yaşandığını aktaran Sıddıka Halo, sözlerine şöyle devam etti: “Kadın ve kız çocuklarına yönelik hem fiziksel hem de psikolojik şiddet uygulanıyor. Bir kadın hem eşinden, hem babasından, hem de erkek kardeşinden her türlü şiddete maruz kalabiliyor. Şiddet önce kadını ve daha sonra da bir bütünen toplumu etkiliyor. Kadınların evinde, işyerinde veya toplumda fiziksel veya psikolojik şiddete maruz kalması, kişiliğinin yok olmasına neden oluyor. Bu şiddet kültürünün devam etmesi yeni nesilleri de etkileyecektir. Dolayısıyla özgür bir toplum ve özgür bir gelecek inşa etmek için öncelikle şiddete son vermeliyiz. Kadın ve kız çocuklarını her türlü gerici ideolojiden özgürleştirmeliyiz.”

Şiddet vakaları belgeli

Sıddıka Halo, kadına yönelik şiddet olgusuna ilişkin araştırma ve analizlerin içeriğine ilişkin, "Analizlerde kadına yönelik şiddetin biçimlerinin yanı sıra şiddete maruz kalanların yaşları da yer aldı. Araştırmamız kadınların hikâyelerine dayanılarak yürütüldü. Bu kadınlarla toplantılar ve sohbetler yapıldı. Araştırmalarımız Mala Jin (Kadın Evi), Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Örgütü Sara gibi kadın sorunlarının savunulması konusunda uzmanlaşmış merkezler ile kadınlara yönelik İç Güvenlik Güçleriyle işbirliği içinde yapıldı. Kadına yönelik şiddet olgusunun yayılmasının en önemli sebepleri arasında ataerkil zihniyet, köhnemiş örf ve adetleri sıralayabiliriz. Kadına yönelik şiddet olgusunu ortadan kaldırmak, kadını köhne gelenek ve göreneklerden kurtarmak amacıyla Kasım ayı başında çalışmalarımıza başladık. Araştırmalarımızda cinsel saldırıya uğrayan kadın oranlarına ilişkin istatistikler de yer alıyor. Sağlık Komitesi de bir yandan şiddete maruz kalan kadınlara tıbbi destek verirken, öte yandan şiddet vakalarını belgeliyor. Araştırmalarımızda bu belgelerden de yararlanıyoruz” diye kaydetti.

Bilinçlendirme çalışmaları yapıyorlar

Bu yılın başında şiddete karşı yürüttükleri araştırmaların sona erdiği bilgisini paylaşan Sıddıka Halo, farkındalık çalışmaları, diyalog seminerleri ve forumlar aracılığıyla şiddete karşı bilinçlendirme çalışmaları yürüttüklerini aktardı. Sıddıka Halo, sözlerinin devamında, “Üzerinde çalıştığımız araştırma ve çalışmaların sonuçlarına göre sadece Fırat Bölgesi’nde değil, Kuzey ve Doğu Suriye’nin tamamında şiddeti azaltabiliriz. Şiddete karşı mücadele için uzun bir zamana ihtiyacımız var. Örf ve adetlere göre yaşayan bir toplumu bir iki yıl içinde değiştirmek mümkün olmayabiliyor. Kadın ve genel olarak toplumun bilinç düzeyini yükselterek, kimliğini, hakikatini, kadının toplumdaki rolünün önemini anlatarak bir şeyleri değiştirebiliriz” şeklinde konuştu.