‘Jin, jiyan, azadî’ felsefesi kadınların özgürlük yolunu aydınlatıyor

Rojava’dan Remziye Mihemed, “Jin, jiyan, azadî felsefesi, kadınların özgürlük yolunu aydınlatan bir meşale haline geldi” derken, Faslı Hatice Riyadi ve Sudanlı Ahlam Al-Nasser de, uluslararası alanda kadın birliğinin sağlanmasının önemine dikkat çekti.

ŞÊRÎN MUHAMED

Qamişlo- Kadınların özgürlüklerine kavuşması, başarıları ve zorlukları da beraberinde getiren uzun bir yol. Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi Demokratik Toplum Hareketi Eşbaşkanı Remziye Mihemed, Faslı insan hakları savunucusu Hatice Riyadi ve Sudanlı insan hakları aktivisti Ahlam Al-Nasser, kadınlara yaşadığı sorunların çözüm anahtarının birlikte örgütlenmek ve iş birliğinden geçtiğini belirterek bu yolda neler yapıldığını ajansımıza anlattı.

‘Mücadeleleri tüm dünyada yankı buldu’

Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Eşbaşkanı Remziye Mihemed, Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınlar öncülüğünde başlayan Rojava Devrimi’nden önce de kadınların yıllar boyunca büyük mücadeleler yürüttüğünü belirterek, “Rojava Kürdistanlı kadınlar 2005'te çalışmalarını Yekîtiya Star ile başlattı. Kadınlar şu an da Kongra Star ile yollarına devam ederken, devrimle birlikte Kürtler, Araplar, Türkmenler ve Süryaniler olmak üzere farklı halklardan olan tüm kadınlar Kongra Star çatısı altında saflarını birleştirdi. Her alanda örgütlenen kadınlar, kendilerini korumak ve savunmak için birlikte çalışıyorlar. Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadınların faaliyetleri tüm dünyada yankı buldu” ifadelerinde bulundu.

‘Kadınlar birliklerini güçlendirmeli’

Kuzey ve Doğu Suriye’de her kesimden kadının örgütlenme çalışmalarına katıldığını aktaran Remziye Mihemed, “Süryani kadınlar, Süryani Kadınlar Birliği altında, Arap kadınlar da Zenûbiya Kadın Topluluğu çatısı altında çalışmalarını yürüttü. Ermeni kadınların da birçok sendika ve kurumu var. Rojava’da kadınlar cephesinden yaşanan gelişmeler ve örgütlenme düzeyleri tüm dünya kadınlarına da örnek teşkil ediyor. Bölgenin içinden geçtiği süreç göz önüne alındığında, kadınların birliğini daha da güçlendirmesine ihtiyaç var. Sadece Suriye'nin kuzey ve doğu bölgesindeki kadınların değil, başta Suriye kadınları olmak üzere tüm dünya kadınlarının birliklerini güçlendirmesi büyük önem taşıyor. Ortadoğu ve Kuzey Afrika kadınları, toplumdaki rol ve statülerini ötekileştirmeyi amaçlayan politikalara karşı örgütlenmeli ve saflarını birleştirmeli” şeklinde konuştu. 

‘Diyaloğumuzu güçlü tutmalıyız’

"Jin, Jiyan, Azadî” felsefesiyle şiddete karşı mücadelenin devam ettiğini kaydeden Remziye Mihemed, sözlerini şöyle tamamladı: “Jin, jiyan, azadî felsefesinin yankıları tüm dünya kadınları arasında yayıldı. İran'da kadınlar bu felsefeyle otoritelerin tahakkümlerine karşı ayağa kalktı, hatta Hindistan ve Afganistan’daki kadınlar da bu felsefeyle ayağa kalktı. Jin, jiyan, azadî felsefesi her yerde kadınların özgürlüğünün yolunu aydınlatan bir meşale haline geldi. Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki tüm kadınlar mücadelelerini birleştirmelidir. Kadın birliğiyle otoriter politikalara karşı daha güçlü olacağız. Suriye, Mısır, Tunus, Yemen, Fas, Suudi Arabistan ve diğer ülkelerdeki kadınlarla el ele vermeli, tek ses olmalı ve diyalogumuzu güçlü tutmalıyız. Kadınların yaşadığı acılara son vermek, demokrasi ve adaletin egemen olduğu özgür bir yaşam inşa etmek için ortak çalışmalıyız.”

‘Kadınlar mücadele etmeli’

“Kadınlar özgürlükleri için mücadele ediyor” diyerek sözlerine başlayan Faslı insan hakları savunucusu Hatice Riyadi ise, kadınların erk zihniyete, her türlü ayrımcılığa, aşağılanmaya karşı her gün mücadele etmesi gerektiğini dile getirdi. Kadınların kendi medyalarını, sendikalarını, örgütlerini, kurum ve kuruluşlarını kurduğunu ifade eden Hatice Riyadi, “Kadınlar ayrıca haklarına ulaşmak için sinemayı, romanı, şiiri, tiyatroyu kullanıyorlar. Bütün bunları yaparken de kadınlar ayrıca örgütlerini, hareketlerini, sendikalarını, medyalarını kurdular. Davalarıyla ilgili farkındalık yaratan kadınlar, toplumda fikri mücadeleye giriştiler. Kadınlar dünyanın çeşitli bölgelerinde örgütlenme ve ağ kurma konusunda büyük deneyim kazandı. Yerel, bölgesel ve uluslararası ağlar kurarak uluslararası toplumu da etkilemeyi başardı. Böylece kadın haklarına ilişkin birçok uluslararası anlaşma imzalandı” sözlerine dikkat çekti.

Kadınların barışı inşa etmedeki rollerinin kabul edildiğini söyleyen Hatice Riyadi, “Böylece birçok hükümeti de tanımaya zorladı. Yaşadıkları ülkelerde kalkınmayla ilgili değerli katkılarda bulunan kadınlar, öte yandan kadına yönelik şiddetle mücadeleyle ilgili tematik ağlar ve küresel kadın dayanışmasını güçlendiren ağlar da örgütlediler. Farklı ülkelerdeki kadınlarla dayanışma içinde olduk ve uluslararası konferanslara katkıda bulunduk. Ülkelerdeki ekonomik koşullar da dahil olmak üzere, kadınlara yansıyan tüm zorluklar, kadınların kazanımlarını korumayı zor bir görev haline getirdi” diye belirtti. 

‘İnsanlık kadınsız barışa ulaşamayacak’

Ataerkil sistemin hakimiyetinin tüm toplumlarda farklı düzeylerde de olsa devam ettiğini kaydeden Hatice Riyadi, son olarak şöyle konuştu: “Kadınların karar alma süreçlerine, isteklerine cevap verecek ve eşitliği sağlayacak politikaların oluşturulmasına tam katılımının önünde engeller var. Dünyanın birçok ülkesinde kötüleşen siyasi koşullar, özellikle silahlı çatışma, işgal ve savaşın yaşandığı ülkelerde kadın bedeni sömürülüyor, kadınlar zorba ve baskıcı rejimlerin birincil hedefi haline getiriliyor. Bütün bunlar kadınların mücadelesinin önüne engeller koyuyor. Örneğin İsrail işgali altında yaşayan Filistinli kadınlar, direnişte kararlılık göstererek, önemli bir mücadele veriyor. Öte yandan tüm dünya için büyük bir tehlike oluşturan IŞİD'le karşı karşıya kalan ve onu yenen Kürt kadınları var. Tüm bu kazanımlar kadınların toplumlarını koruma ve kendilerini örgütlemedeki büyük rolleri sayesindedir. Latin Amerika'da da soykırım politikalarına direnen yerli kadınlar var. Afrika'da ise kadınlar sömürgeciliğe karşı çıkıyor ve ülkelerini kurtarmak için mücadeleyi sürdürüyorlar. Uzun mücadele yılları boyunca kadınların topluma iletmek istedikleri mesaj; insanlık kadınsız barışa ulaşamayacak."

‘Kadınlar mücadele ediyor’

Sudanlı insan hakları aktivisti Ahlam Al-Nasser de "Kadınlar, doğaları gereği barışa, özgürlüğe, iyiye doğru değişime olan sevgileri gereği, çağlar boyunca dünyanın çeşitli kıtalarında, ülkelerinde, coğrafi bölgelerinde uzun bir yolculukla mücadele etmişlerdir. Dünya, eski çağlardan beri barıştan, demokrasiden, savaşlardan söz ediyor. Birleşmiş Milletler de barıştan, demokrasiden, savaşlardan bahseden uluslararası mevzuatı, tüm insanların eşit haklarından söz etmeye başladı. Siyasi, medeni, sosyal ve ekonomik haklara ilişkin bu uluslararası sözleşmeyi bazı ülkeler imzaladı, ancak savaşlardan en çok etkilenenlerin hâlâ kadınlar olması nedeniyle hiçbiri uygulamaya konmadı” şeklinde konuştu. 

Kadınların en çok etkilenen grup olarak kalmasının nedeninin kadınlara yönelik sistematik politikalar olduğuna dikkat çeken Ahlam Al-Nasser, "Kadınları hedef alan politika ve planlar onların gelişiminin önünde engeller oluşturuyor, ancak buna rağmen kadınlar, hakları için, özgür bir yaşam için, toplumsal değişim için direniyorlar. Savaşın ışığında kadınlar olarak birçok girişimimiz, ağımız ve ittifakımız var. Koordinasyon çalışması bizim için çok önemli. Hareketteki bölgesel ve uluslararası dayanışma genel olarak kadınları etkiliyor. Birbirimize yardımcı olabiliyoruz. Son olarak, kadınlar olarak daha çok örgütlenmeli, organize olmalı ve mücadelemizi büyütmeyiz” çağrısında bulundu.