Hukukçu Şilan Çelik: Sivillerin korunması için uluslararası kurumlar harekete geçmeli
Tişrîn Barajı’nda sivil halkın hedef alınmasına dair konuşan Amed Baro Başkan Yardımcısı Şilan Çelik, Cenevre Sözleşmesi’ni hatırlatarak, savaş suçuna son verilmesini isteyerek, “BM’ye saldırıların durdurulması için çağrı yapılmalı” dedi.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Amed- Türk devletinin 8 Aralık’tan bu yana Tişrîn Barajı ve Qerekozax Köprüsü'ne yönelik saldırıları devam ederken, halk da bölgenin önemli enerji kaynağı olan Tişrîn Barajı’nı savunmak için 8 Ocak’tan bu yana nöbet eyleminde. Saldırılara karşı çözüm ve barış talep ederek, Tişrîn Barajı’nda nöbet eylemine başlayan sivil halk günlerdir SİHA’lar tarafından hedef alınıyor.
Yaşanan saldırılarda sivil halkın hedef alınarak savaş suçu işlendiğini belirten Amed Baro Başkan Yardımcısı Şilan Çelik Şimşek, Cenevre Sözleşmesi’ne uyulması ve Suriye’de bütün halkların ve inançların tanındığı toplumsal bir sözleşmenin imzalanması gerektiğini vurguladı.
‘BM sorumluluğunu yerine getirmeli’
Halkın bölgede barışın sağlanması için gittiği alanda hedef alınmasına karşı uluslararası kurumların harekete geçmesi gerektiğini ifade eden Şilan Çelik, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin de bu noktada sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini aktardı.
Bölgede Baas rejiminin çökmesi ile beraber halkta bir barış umudunun yeşertildiğini söyleyen Şilan Çelik, yeni yönetiminin istikrarı sağlayamaması ve ulus devlet mantığı ile hareket etmesi ile sürecin aynı şekilde devam ettiğine dikkat çekti. Yönetimin bölgede sadece Arap halkının taleplerini göz önüne aldığını ve diğer halkları, inançları inkâr ettiğini dile getiren Şilan Çelik, bu modelin bölgede barış ve huzuru sağlayamayacağına da dikkat çekti.
‘Demokratik bir toplumsal sözleşme ile inançlar ve halklar koruma altına alınmalı’
“Bölgede Kürt halkı, Alevi halkı ve diğer hakların yer alacağı toplumsal bir sözleşme hayata geçirilebilirdi” sözlerini kullanan Şilan Çelik, bölgede hala soykırım tehlikesinin sürdüğünü belirtti. Şilan Çelik, “Ancak mevcut haliyle bölgede savaş ve soykırım endişelerimizin devam ettiği bir süreç devam ediyor. Sivil halka dönük saldırıların devam etmesi İŞİD tehlikesini de düşündürüyor. Bu noktada ilk yapılması gereken bir toplumsal sözleşme hali olabilirdi. Bütün halkların ve inançların içinde yer alacağı demokratik bir toplumsal sözleşme hayata geçirilebilirdi” dedi.
‘Halkların varlığı inkâr ediliyor’
Barış ortamının sağlanması ve saldırıların durması için Tişrîn Barajı’na giden sivil halkın uluslararası hukuka aykırı bir şekilde hedef alındığını belirten Şilan Çelik, sivillerin hedef alınması ile bölgede savaş suçu ve insanlık suçunun işlendiğine dikkat çekti.
Halkları hedef alan saldırıların durması için çağrı yapan Şilan Çelik, “Bölgede gazeteciler, kadınlar ve tiyatrocular saldırılarda yaşamını yitirdi” sözleriyle yaşananlara dair şu değerlendirmede bulundu: “Sivil halka dönük saldırıların şu anda Kuzey ve Doğu Suriye’de Tişrîn Barajı etrafında yoğunlaştığını söyleyebiliriz. Tişrîn Barajı, Minbiç ve köylerine enerji sağlayan bir baraj, halk hem temel ihtiyaçlarına erişebilmek hem de saldırıların durdurulması için bölgeye giderek çağrılar yapıyor. Bu çağrı ve nöbet anları için toplanan sivil halka bir saldırı gerçekleşti. Bu saldırılarda aralarında kadınların ve yine hepimizin tanıdığı tiyatro oyuncusu Bavê Teyar katledildi. Bu durum bütün kesimlerden tepki aldı. Bavê Teyar, hepimiz için bir hafıza niteliği taşıyordu, kültürel bir hafızaydı. Bu saldırılarla bu hafızayı yok etmek istediler. Bu durum insanlarda çok derin bir üzüntü ve öfke yarattı. Burada savaşın sona erdiğini ve barış ortamının sağlanabileceği haberlerini beklerken, diğer taraftan da savaş halinin devam ettirilmek istendiğini görüyoruz. Başta Kürtler olmak üzere pek çok inanç ve halk hedef alınıyor.”
‘Sivil halkın korunması için uluslararası kurumlar harekete geçmeli’
Bölgede yaşayan halklar için yasal güvence ortamının oluşması gerektiğini belirten Şilan Çelik, uluslararası kamuoyuna ise sorumluluklarını hatırlattı. Şilan Çelik, “Bu saldırılarla bu halkların varlığı inkâr ediliyor. Bu saldırılarda uluslararası kamuoyu ve uluslararası örgütlerin de sorumluluğu çok büyük. Savaş ortamı olsa dahi sivillerin, kadınların, çocukların ve basın emekçilerinin korunmasına dair çok fazla uluslararası sözleşme var. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de gereğini yapmalı. Şu anda savaş ortamında oluşan olası boşluk, bir soykırıma neden olacak durumda, çünkü bölgede henüz bir istikrar sağlanmadı” dedi.
‘Cenevre Sözleşmesi’ne uyulmalı’
Son olarak Cenevre Sözleşmesi’ne dikkat çeken Şilan Çelik, “Başta sivil halkın talepleri dinlenmeli ve soykırım suçu önlenmeli. Ülkede uzun yıllar savaş suçu işlendi ve bunlara şahit olduk. Bu süreçte hesap veren ve yargılanan da olmadı. Bugün aynı suçlar işleniyor ve benzer şeylerin yaşanmaması için önlem alınması gerekiyor. Cenevre Sözleşmesi, bu savaş hukukunda hangi ilkelere riayet edilmesi gerektiğini temel bir şekilde düzenliyor. Ülkelerin buna uymama gibi bir lüksü de yok. Bu anlamda bölgedeki savaş suçu sona ermeli ve sivilleri hedef alan saldırılar durmalı” aktarımında bulundu.