HTŞ’nin barınma merkezlerinde temel ihtiyaçlar dahi karşılanmıyor

İdlib’teki depremzedeler, sığınmak zorunda kaldıkları HTŞ’nin barınma merkezlerine elektrik, su, ısınma, gıda gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmadığını belirterek, “Barınma merkezinde hayat zor ve yorucu” dedi.

HADEEL AL OMAR

İdlib – Mereş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremler Türkiye, Suriye ve Kürdistan kentlerinde yıkıma sebep oldu. On binlerce kişinin hayatını kaybettiği depremlerin üzerinden 52 gün geçmesine rağmen depremzedelerin temel ihtiyaçları giderilmiyor.

Yüzlerce evin yıkıldığı, binlerce kişinin hayatını kaybettiği Suriye’de de depremin yaraları sarılmadı. İdlib kentindeki depremzedeler, Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) denetiminde kurulan ‘Kurtuluş Hükümeti’nin kurumları tarafından denetlenen barınma merkezlerinde zor koşullar altında yaşamaya çalışıyor. Tarım arazileri ve dağ ormanlarında kente uzak yerlere ‘bilinçli’ kurulan barınma merkezlerinde 171 bin kişinin kaldığı belirtiliyor.

Isınma sorunu nedeniyle çocuklar hastalandı

Depremlerden en çok etkilenen kadın ve çocuklar, HTŞ’nin barınma merkezlerindeki kötü yaşam koşulları nedeniyle zor günler geçiriyor. Depremzede kadınlardan 35 yaşındaki Rasham Al-Zein, barınma merkezinde ısınma araçlarının olmaması nedeniyle çocuklarının hastalandığını anlattı. Rasham Al-Zein, “Çocuklarım hastalandı. Yüksek ateş, nefes darlığı ve kronik bronşit hastalıkları görüldü. Şu an İdlib'in batısındaki Harem kenti yakınlarında kalıyoruz” dedi.

‘Barınma merkezi insanların yaşaması için uygun değil’

Kaldıkları barınma merkezinde elektrik, su, temel gıda maddelerine ulaşamadıklarını anlatan Rasham Al-Zein, “Bu barınma merkezi insanların yaşaması için uygun değil. İlaç, gıda, elektrik, su yok. Alternatif bir yer bulmak istiyoruz. Girişimlerim oldu ancak ben depremde tüm mal varlığımı kaybettim ve yüksek kira fiyatlarını karşılayamıyorum. Durum böyle olunca sığınak merkezinde kaldık” şeklinde konuştu.

‘En yakın sağlık merkezi 5 kilometre uzaklıkta’

Depremin psikolojilerini de bozduğunu söyleyen Rasham Al-Zein, "Hem deprem yaşadık hem de yerimizden edildik. Psikolojimiz çok bozuldu. Çocuklarımı tedavi edebilmek için en yakın sağlık merkezine gitmek istiyorum ama o da yaklaşık 5 kilometre yürüme mesafesi. İnsani yardım kuruluşları sadece günlük olarak yemek getiriyor onun da dışında diğer ihtiyaçlar sağlanmıyor” dedi.

‘Tuvaletler barınma merkezlerine uzak’

Depremzede kadınlardan Manar Al-Aboud (35)ise, deprem gününü açık havada yağmur altında geçirdiklerini anlatarak, “Sığındığımız barınma merkezi ise kötü hava koşullarına karşı dayanıksız çıktı. Kendimi hiç evsiz, yerinden edilmiş, istikrarsız bir yaşam içinde hayal etmemiştim. Bu trajik koşullarda yaşayacağımı hiç düşünmemiştim. Barınma merkezleri zor ve yorucu bir hayat” şeklinde konuştu.

Tuvaletlerin de barınma merkezlerine yaklaşık olarak 200 metre uzaklıkta olduğuna dikkat çeken Manar Al-Aboud, şunları ifade etti: “Deprem nedeniyle aydınlatmadan su tesisatlarına ve tıbbı noktaların yıkılmasına kadar her şey yok oldu. Evimin kolon ve duvarlarında çatlaklar oluştu. Büyük ölçüde evim zarar gördü. Evim İdlib'in batısındaki Salqin kentinde kalıyor. Her şeye rağmen evime gitmeyi düşünüyorum, buradan daha iyi olacağı şüphesiz.”