Hêvî Silêman: Kadınlar mücadele mirasını devam ettirmeli

Devrimlerin kadınlar için tarihi fırsatları da beraberinde getirdiğini belirten Kongra Star Koordinasyon üyesi Hêvî Silêman, “Nefertiti, Zenûbiya, Rêvan ve Arîn’e kadar kadınlar ve tanrıçalar nasıl dönüm noktası olabildiyse.

SORGUL ŞEXO

Qamişlo – Uzun yıllardır Kürt Özgürlük Hareketi içerisinde yer alan Kongra Star Koordinasyon Üyesi Hêvî Silêman, Kürt Dil Kurumu'nun da (SZK) kurucularından. Hêvî Silêman, 60 yıllık mücadele deneyimini ajansımızla paylaştı.

Baas hükümetinin baskılarına özellikle eğitim sistemine dikkat çeken Hêvî Silêman, “Üniversitede edebiyat ve meslek bölümünde 3 yıl okudum ama bitirmedim. O dönem hocalar yurtsever kız öğrencilerin isimlerinin altını çizip okumalarını engelliyordu. Ben de onlardan biriydim. Rejimin baskılarına karşı Kürtçe’yi Cegerxwîn’dan öğrendim” dedi.

‘Diplomamı halktan aldım’

Kürt halkının inkar politikasına cevap verebilmek için evlerini başta kız çocukları ve kadınlar olmak üzere toplumun geneli için Kürtçe dil okullarına çevirdiklerini anlatan Hêvî Silêman, “Anadilini öğrenme aşkıyla kadınlar yıllarca dil üzerindeki yasağı kaldırabilmiştir. 2002-2003 tarihinde 30 öğretmenin Kürtçe diploma alması alışılmadık bir durumdu. Diplomayı almam insanımızın gücünün kaynağıydı, halk bana öğretmenlik derecesi verdi. Rejim okullarından okuyan öğrenciler diplomalarını üniversitelerden alırken, ben de diplomamı halktan aldım” diye konuştu.

‘Kızlarımın da Kürtçe öğretmeni oldum’

Kızlarının da Kürtçe öğretmeni olduğunu vurgulayan Hêvî Silêman, “Öğrencilerimizin üniversite hocası olduklarını görmek bizler için bir onurdur. Halkımızın davasını anlamamız için diğer ulusların da dillerini öğrenmemiz çok önemlidir” diye belirtti.

‘Bu topraklar üzerinde statü sahibi olmak yeni bir süreç’

Kadınların düşmana güçlü bir karşılık verdiğini kaydeden Hêvî Silêman, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Şilan Kobanê yoldaşımızın şehadeti sırasında Baas rejimi, Irak ve tüm ortaklarının istihbaratına karşı örgütlülüğümüzü pekiştirdik. PYD'yi ve Kongra Star’ı kurduk. Hedefimiz kadınlardı. Kapalı bir toplumda yaşayan kadınlar artık kendilerini tanımalı, içinden geçtikleri sürecin farkında olmalı ve kendi kaderlerini belirleyebilmelidir. Demokratik Özyönetimi ilan etmek ve bu toprak parçası üzerinde statü sahibi olmak yeni bir süreçtir ve düşmana bir cevaptır. Burada amacımızı belirttik; hala varız, devrimin değerlerini köklerimiz üzerine inşa ediyoruz ve statü kazanıyoruz. Ortadoğu krizinde ve üçüncü dünya savaşının başlangıcında, Özyönetim statüsüne ve ilanına sahip olmak yeni bir süreç oluşturmaktadır.”

‘Suriye’deki kadınlar kendi güçlerine güveniyor’

Suriyeli kadınlarla kurdukları diyaloglara değinen Hêvî Silêman, "Aslında bugün Suriye’nin genelindeki kadınlar kendi güçlerine güveniyor. Çevrimiçi medya aracılığıyla Suriyeli kadınlarla diyalog ve temas kuruyoruz. Dünya küçük bir köy haline geldiği için sosyal medya aracılığıyla her şey her yerden görülüp duyulabiliyor. Kürdistan'daki devrimden, ayaklanmalardan ve tüm olaylardan kimse uzak duramaz. Konferanslar, çalıştaylar ve kongreler yapılırken kadınlar da davet edilmekte ve bu tür tartışmalar yapılmaktadır. Bu diyaloglar aracılığıyla bilimin ve bilginin gücü de paylaşılmaktadır. Gizli çalışma çevrenin fikrimizi iyi bilmesine izin vermiyor, paylaşmayı çok önemli görüyoruz” diye konuştu. Şu ana kadar tüm Suriyeli kadınlara ulaşamamalarını eleştirdiklerini söyleyen Hêvî Silêman, “Ama bunun sebepleri var. Baas rejimi her hareketimizi engelledi. Alternatif olarak, konuşmaları çevrimiçi medya aracılığıyla destekleyebildik. Paylaşarak çözüm üretebileceğiz. Henüz yolun başındayız, dolayısıyla kapsamlı bir mücadele gerekiyor. Kalıcı barışı sağlamak isteyen kadınlar çatışmalar son verebilir” dedi.

‘Tarihi doğru okumalıyız’

Tarihin doğru okunması gerektiğine vurgu yapan Hêvî Silêman, şunları ifade etti: "Tarihin derinliklerine inmeliyiz, doğrularını ve yanlışlarını ayırmak için tarihi dikkatle okumalıyız. Yanlış yazılmış tarihlere, kadınlara yönelik ortaya konulan bakış açısını hep birlikte bir kez daha düzeltelim. Tarihte milletler, dinler ve mezhepler birbiriyle savaşmış ve birbirlerini öldürmüştür ama gerçekte ne olduğu yazılmalıdır. İnsanlar neden sistemin çıkarı için birlikte savaştı? Ne olursa olsun tarihte yaşananları doğru bir şekilde değiştirebiliriz. Birbirimizin sorunlarını dinlemek çözümün yarısını masaya getirir, diğer yarısı da iletişim kurmaktan ve birbirimizi daha iyi tanımaktan gelir. Bizler ne kadar çok tarihi okursak o kadar yeni nesilleri gerçek tarih hakkında eğitebiliriz.”

‘Devrim süreci tarihi bir fırsat’

Hêvî Silêman, devrim sürecinin tarihi bir fırsat olduğuna dikkat çekerek, "Devrim süreciyle birlikte kadınlara yönelik var olan baskılarla, gelenek ve göreneklerle mücadele edilebilir ve kadına yönelik yaklaşımlar değiştirilebilir” dedi. Devrim süreçlerinin tarihi bir fırsat olduğunu vurgulayan Hêvî Silêman, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İnsanlığın varlığını ve yokluğunu temsil eder. Dünyanın neresinden ve kimden gelirse gelsin herkes bu sürece katılmalı ve varlığını sağlamalıdır. Diplomasinin kapısı kadınlara her zaman kapalıdır. Nefertiti, Zenûbiya, Rêvan ve Arîn’e kadar tarihin kadınları ve tanrıçaları nasıl bir dönüm noktası olabildiyse, kadınlar da bu mirası devam ettirebilirler. Demokratik Ulus projemiz propaganda değil, devrimi taçlandıran sahada pratiktir. Bugün devrimimiz enternasyonalist bir devrime dönüşmüştür. Hiç şüphesiz devrimimize yönelik saldırılar, Mezopotamya topraklarındaki kutsal annelerimizin kültürüne yönelik saldırılar anlamına gelmektedir.”