Hatay’da hak ihlalleri AİHM’e taşındı: Yok etme politikaları idari pratik haline geldi

Hatay'da deprem ve sonrasında başta yaşam hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklere yönelik yaşanan hak ihlalleri AİHM'e taşındı. AİHM’e yapılan başvuruda, yok etme politikalarının idari pratik haline geldiğine dikkat çekildi.

Haber Merkezi- Mereş’te 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerin felakete döndüğü yerlerden biri olan Hatay’da, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği gerekçesiyle Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri (DAÇE) ve Hataylılar adına avukat İsmail Hakkı Atal Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru yaptı.

‘Yargı sistemi işlemediği için AİHM’e başvuru yapıldı’

Başvuruda kent halkının başta yaşam hakkı, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı, mülkiyet hakkı ve serbest seçim hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiği belirtildi. AKP hükümetinin depremden sonra kentteki uygulamalarıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yanı sıra Anayasa’nın yürürlükteki maddelerine de uymadığını belirten avukat İsmail Hakkı Atal, Türkiye’de yargı sistemi işlemediği için herhangi bir iç hukuk yolu tüketilmeden doğrudan AİHM’ye başvuru yapılmasına karar verdiklerini ifade etti.

‘Yok etme politikaları idari pratik haline geldi’

Deprem bölgesindeki asbest faciasıyla son noktaya gelen, doğal ekosistemler üzerindeki kirletme ve yok etme politikalarının “İdari pratik” haline geldiğine dikkat çekilen başvuruda, öne çıkan bazı tespitler şöyle:

“AKP hükümetinin doğal ekosistemler üzerindeki yıkıcı -yok edici -kirletici politikaları sonucu 2002 ile 2016 yılları arasındaki kanser patlaması olmuş, Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2002 ile 2016 yılları arasında erkeklerde kanser vakaları 12 kat, kadınlarda 7,8 kat artmıştır. Hal böyleyken Kahramanmaraş depreminin sonrasındaki ‘toplum psikolojisi ve ihtiyaçları’ bir kaldıraç olarak kullanılarak başta sağlıklı çevrede yaşam hakkı olmak üzere insan hakları ihlalleri derinleştirilmektedir.

Zeytinlikler ve ormanlar imara açıldı

Yaşam hakkına, mülkiyet hakkına, sağlıklı çevrede yaşama hakkına yönelik yıkıcı politikaların önünü kesecek Zeytin Yasası gibi yasalar deprem bölgesinde yürürlükten kaldırılmıştır. Hükümet deprem bölgesindeki yerleşme ve yapılaşma için orman vasıflı alanlar, zeytinlik ile zeytinlik sahaları da imara açmıştır.

Asbest milyonlarca insanın kanser olmasına neden olacak

Deprem bölgesindeki asbestli ve diğer kimyasal -zehirli atıklar ise, milyonlarca insanın önümüzdeki 8-10 yıl içinde ölümüne veya kanser olmasına neden olacak şekilde doğal ekosistemlere karıştırılmaktadır.

Özel mülkler gasp ediliyor

Deprem bölgesinde yürürlükten kaldırılan yasa hükümleri vasıtasıyla, özellikle Hatay ilindeki Alevi yurttaşların (Dikmece örneğindeki gibi) zeytinlikleri başta olmak üzere özel mülkleri ‘kamulaştırma kılıfı altında’ gasp edilmektedir. Kırsaldan sonra sıra kent merkezine gelmiş; bu defa da 6306 sayılı yasada yapılan değişiklikle başta Samandağ olmak üzere kent merkezlerindeki yurttaşların mülkiyet hakkı elinden alınmak istenmektedir. Hataylı yurttaşlara karşı ‘ayırımcılık yasağı’ ihlal edilerek, AKP hükümetinin ideolojik politikalarıyla Hatay’ın demografik yapısı değiştirilmek istenilmektedir.

Alevilere ait zeytinliklerin yanı başındaki devlete ait Hazine arazileri bomboş durmaktayken toplu konut için kullanılmamaktadır. Hataylıların uğradığı ayrımcılık genel seçimlere kadar yansımıştır. Hatay halkının iradesiyle milletvekili olarak seçilen Avukat Can Atalay’ın Anayasal hükümler ihlal edilerek ve Anayasa Mahkemesi kararı uygulanmamak suretiyle halen cezaevinde tutulması, AİHS ek 12 No’lu protokolün 3. Maddesiyle güvence altına alınan Serbest Seçim hakkının ihlaline evrilmiştir.

Başvuruda Hataylıların başta yaşam hakkı, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı, mülkiyet hakkı ve serbest seçim hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklerimizin ihlallerini; uluslararası hukukta uygulanmaya başlanılan ‘ihtiyatlılık’ ve ‘öngörülebilirlik’ ilkeleri gereğince, sadece bir ‘sonuç’ olarak değil, bir ‘süreç’ olarak da tespit edilmesi talep edildi.”