Halep’te kadınlar baskı altında: Ne olursa olsun haklarımızı savunacağız

Halep’te yaşayan Zeynep Ali, cihadist grup HTŞ’nin kontrolündeki alanlarda kadınların ciddi baskılar yaşadığını belirterek, kadın haklarının doğuştan kazanılmış haklar olduğunu ve ne olursa olsun haklarını savunacaklarını söyledi.

GUFRAN AL-HABIS

Haleb- Haleb ve İdlib kırsalındaki kadınlar, cihadist grup HTŞ ve çetelerin uyguladığı katı yasalar altında kişisel özgürlükleri ve günlük hayatlarıyla ilgili zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Bu gruplar, kadınları sadece bir erkek refakatçisi olmadan kamusal alanlarda bulundukları veya yakınlarının serbest bırakılmasına yönelik protestolara katıldıkları gibi sebeplerle tutukluyorlar. Bu durum, kadınların yaşadıkları zorlukları artırırken adalet talep etmeleri, hayatları ve özgürlükleri için bir tehdit kaynağı haline geliyor.

Halep’te yaşayan Zeynep Ali, kadınların yaşamının nasıl kısıtlandığını ajansımıza anlattı.

‘Kadınların kamusal alanda yer almaları engelleniyor’

Üniversite öğrencisi bir arkadaşının sınıf arkadaşı bir erkekle parkta otururlarken çete üyeleri tarafından müdahale edilerek gözaltına alındığını ve ardından tutuklandığını söyleyen Zeynep Ali, bu süre zarfında arkadaşının sözlü hakarete ve psikolojik şiddete maruz bırakıldığını belirtti. Zeynep Ali devamında şunları anlattı: "Tutuklama sadece arkadaşımı değil, ailesini de etkiledi. Herkes onları yargılamaya başladı, sanki bir suç işlemişler gibi. Toplumumuzda böyle bir olay, aileyi uzun süre takip eden etkiler bırakıyor ve bu kolayca silinemiyor."

Zeynep Ali'nin arkadaşının yaşadığı durum tek örnek değildi. Haklarını savunmak için sesini yükselten kadınlar, şiddetle karşı karşıya kaldılar. Bunlardan biri, eşlerinin ve çocuklarının silahlı gruplar tarafından tutuklanmalarına karşı yapılan protestoların ön safında yer alan bir kadındı. "Bir gün, 'Özgürlük, eşlerimize ve çocuklarımıza!' yazan bir pankart taşıyarak önde duruyordu. O esnada bir araç kalabalığın içine girerek kadına çarptı. Zeynep Ali o anları, "Kadın hastaneye kaldırıldığında, fiziksel acıdan çok geleceğe dair belirsizliğin korkusunu hissediyordu. O günün yankıları, iyileşme sürecinde devam etti. Kadınlar etrafında toplanıp sohbet ederken, bu ortamda şiddet ve korkunun hâkim olduğu bir ortamda nasıl mücadeleye devam edebileceklerini tartışıyorlardı" sözleri ile anlattı.

“Ancak tüm yaşadığı zorluklara rağmen, bu kadın mücadeleyi bırakmamaya karar verdi” diyen Zeynep Ali, "Silahlı gruplar, kadınların seslerini kısıtlamak için en büyük engel. Dini ve gelenekleri bahane ederek, kadınların kendilerini ifade etmelerini engelliyorlar. Kadınlar haklarını savunduklarında suçlanıyor ve tehdit ediliyorlar. Kamusal alanda yer almaları engelleniyor ve sanki bir suç işlemişler gibi muamele görüyorlar" şeklinde konuştu.

‘Haklarımızı savunmaya devam edeceğiz’

Bu kısıtlamalar sadece sözlü tehditlerle sınırlı kalmıyor, kadınların mahremiyetleri de ihlal ediliyor. İşkence ve sorgulama altında, kadınlar kırılma noktasına geliyorlar. Daha da kötüsü, dinin, kadınları gölgede tutmanın bir bahanesi olarak kullanılması. Ancak Zeynep Ali, "Kadınların sesini susturamazsınız, çünkü her türlü saldırı, onları daha fazla direnişe itiyor. Hakları, doğuştan sahip oldukları bir haktır ve onlardan alınamaz. Biz haklarımızı savunmaya devam edeceğiz ve her türlü baskıyı aşacağız" sözleri ile kadınların yılmayacaklarını vurguladı.

‘Kadın hakları, insan haklarının ayrılmaz bir parçasıdır’

Zeynep Ali, Suriye’nin geleceğine ve kadın haklarına ilişkinde şu ifadelerde bulundu:

"Kadın hakları, insan haklarının ayrılmaz bir parçasıdır ve etkili bir şekilde korunmalıdır. Kadınların tutuklama veya şiddetle karşılaşmamaları için açık ve kesin yasalar olmalıdır. Ayrıca, kadınların haklarına saygı gösterilmesi için toplumda farkındalık artırıcı eğitimler verilmelidir. Kadınlara yönelik şiddetle mücadele için psikolojik ve hukuki destek merkezleri kurulmalıdır. Yerel ve uluslararası örgütler, kadın haklarını korumak için izleme ve değerlendirme mekanizmaları kurmalıdır. Gizli bildirim hatları oluşturulmalı ve kadın öncüleri desteklenmelidir, çünkü kadınların ihtiyaçlarını en iyi onlar anlayabilirler. Ülkemin geleceğinde, gençler ve kadınların gerçek bir değişim yaratma gücüne sahip olduklarını düşünüyorum. Herkesin haklarına saygı gösteren bir toplum kurabilirsek, acılı geçmişi ve zulmü geride bırakabiliriz. Kadınların özgürlük ve güven içinde yaşadığı, korkusuzca toplumlarına katkıda bulundukları bir ülke hayal ediyorum. O gün, kadınlar her şeyi istedikleri şekilde gerçekleştirecekler."