Gurbetelli Ersöz’ün cesaretini kuşanan kadınlar hakikati yazmaya devam ediyor
Gurbetelli Ersöz’ü anlatan gazeteci Kibriye Evren “Yaşanan acıları biz kendimize gözyaşı değil bir mücadele gerekçesi yaptık” derken, kadın mücadelesini çok daha büyüterek var olan katliamlara cevaplar oluşturarak yazdıklarını anlattı.
SARYA DENİZ
Haber Merkezi- Gurbetelli Ersöz ismi Kürt kadın gazeteciliğinin tarihinde her zaman büyük harflerle yazıldı. Türkiye'nin ilk kadın genel yayın yönetmeni olan Gurbetelli Ersöz, "Yüreğini nakşettiği dağlarda" 7 Ekim 1997 tarihinde yaşamını yitirdi. 7 Ekim tarihi onun hayatını kaybetmesinin ardından Kürt Kadın Gazeteciler Günü olarak anıldı.
Yaşamı, mücadelesi ve yazdıklarıyla Gurbetelli Ersöz kadın gazetecilere yol göstermeye ve onları cesaretlendirmeye devam ediyor. 1990’lı yıllarda köy yakmaların, faili meçhul cinayetlerin, göçlerin, işkencelerin, kaybedilmelerin yaşandığı Kürdistan'da gerçekleri karanlıkta bırakmayan Gurbetelli Ersöz, hakikatten hiçbir zaman vazgeçmedi.
İlkokulda sorgulamaya başladı
Gurbetelli Ersöz, 11 Temmuz 1965 günü Elazığ’ın Palu ilçesine bağlı Akbulut köyünde dünyaya gözlerini açtı. Doğumunda babası Almanya’da işçi olarak çalışıyordu bu yüzden ona ismi verilmişti. İlkokul üçüncü sınıfa gittiğinde arkadaşları ve öğretmenleriyle arasındaki dil farkı o zamanlardan onu düşünmeye itti. Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü’nde okudu. ‘Çevre ve Enerji’ üzerine yüksek lisansını yaptı. Gurbetelli Ersöz, devrimciliğe ve mücadeleye gençlik döneminde başladı.
Basın tarihinde bir ilk
İlk gençlik yıllarında gazetecilik de yapmaya başlayan Gurbetelli Ersöz 10 Aralık 1990 günü gözaltına alındı. 15 gün boyunca sorguda kaldı ve ağır işkencelere maruz bırakıldı. Tutuklanıp Malatya Cezaevi’ne gönderildi. 2 yıllık tutukluluğun ardından gazeteciliğe daha sıkı sarıldı. 26 Nisan 1993 tarihinde Özgür Gündem Gazetesi’nde çalışmaya başladı. Gurbetelli Ersöz, gazetenin genel yayın yönetmeni oldu. Böylece Türkiye basın tarihinde bir ilke imza atıldı.
Sonuna kadar mücadele etti
10 Aralık 1993’te Dünya İnsan Hakları Günü’nde gazete yüzlerce polis tarafından basıldı. Gurbetelli Ersöz diğer gazete çalışanlarıyla birlikte gözaltına alındı ve 13 günlük gözaltı süresinin ardından tutuklandı. Sağmalcılar Cezaevi’ne gönderilen Gurbetelli, Haziran 1994’teki ilk duruşmada tahliye edildi. Bir süre daha gazetecilik yaptıktan sonra Gurbetelli Ersöz kavgasını başka bir alanda sürdürmeye karar verdi. Silahlı mücadeleye katıldı. 8 Ekim 1997’de Irak Kürdistan Bölgesi’nde KDP ile girilen bir çatışmada yaşamını yitirdi.
Mihenk taşı
Gazeteci Kibriye Evren ile Gurbetelli Ersöz’ü, onun mirası gazeteciliği ve bu mücadelenin bugüne yansımasını konuştuk.
Gurbetelli Ersöz’ü Kürt basın tarihinin mihenk taşı olarak tanımlayan Kibriye Evren, “Gubetelli Ersöz’ün gazeteciliği her şeyden önce cesur bir gazetecilik. Hakikati yazan bir gazetecilik. Toplumun acılarını, toplumun yaşadıklarını, Kürt halkının, Kürt kadınların yaşadıklarını dünyaya duyurmak için yoğun mücadele eden bir gazetecilik. Aslında bu gazetecilik 100 yıllık bir gazetecilik, bunu söylemek lazım. Gubetelli Ersöz, kendinden önceki kadınların kalemini aslında devralan cesur bir kadın gazeteci” diyor.
Hakikati dünyaya duyuran gazeteci
Gurbetelli Ersöz’ün gazetecilik yaptığı yıllara bakmanın önemli olduğunu vurgulayan Kibriye Evren, özellikle 90’lı yıllarda yani faili meçhul cinayetlerin, katliamların katledilmelerin, köy yakmalarının olduğu yıllarda gerçekleri yazmanın önemine işaret ediyor. Kibriye Evren, “90’lı yıllarda hakikate kadrajını uzatmak ve hakikat gazeteciliği yapmanın çok zor olduğu yıllar aynı zamanda. Aslında Gurbetelli Ersöz bu koşullarda gazetecilik yapmış. Hem kadının hem toplumun hem de Kürt halkının acılarını dünyaya duyuran bir gazeteci” diye ifade ediyor.
“Gubetelli Ersöz’ün aynı zamanda bir özelliği daha var. Türkiye’de ilk kadın yayın yönetmeni olma özelliği var. Ateşten gömlek giymenin adı olan 90’lı yıllarda kadın kalemiyle, kadın bakış açısıyla, kadın perspektifiyle topluma gerçekleri söyleyen bir kadın gazeteciliği Gurbetelli Ersöz şahsında açığa çıkıyor” şeklinde konuşan Kibriye Evren, Gurbetelli Ersöz’ün gazeteciliğinin cesur, gerçekleri söylemek ve yazmaktan sakınmayan, kendi halkını ve diğer halkların yaşadıklarını yansıtan bir duruş anlamına geldiğini ifade ediyor.
‘Halkının acısını hisseden ve duyuran bir gazeteci’
Türkiye ve Kürdistan coğrafyasında 90’lı yıllardan günümüze çok fazla bir şeyin değişmediğini dile getiren Kibriye Evren konuşmasına şöyle devam ediyor:
“90’lı yıllarda da baskılar tutuklamalar, katletmeler, faili meçhuller, asimilasyon politikaları olurken günümüzde de bunlar hala devam ediyor. Şimdi tabi Gubetelli’yi diğer kadınlardan ayıran günümüze kadar aslında hem ardıllarını oluşturan hem de hala söz etmemizin bir yönü de cesurluğunun yanında hakikati söylemenin yanında aynı zamanda doğduğu büyüdüğü topraklarda Kürt halkının, halkların yaşadığı acıları derinlemesine hisseden bir kadın gazeteci olması. Bunları hissederken bunları yazmak için yoğun çaba harcayan bir kadın gazeteci aynı zamanda. Gurbetelli Ersöz aslında bir kimyager. Hatta Çernobil ve Halepçe Katliamı’nda yani kimyasalın yoğun kullanıldığı, insanların üzerinde kullanıldığı dönemde de gazeteciliğe başlayan bir kadın. Bu kadar zor koşullarda kimsenin gerçekleri yazmak istemediği bir dönemde bir kadın gazeteci olarak bir kadın olarak kendi halkını ve halkların acısını duyurmaya çalışan bir gazeteci. Bir farkı bu. Diğer farkı da Kürt kadının yaşadığı acıları derinden hisseden ve bunun için aslında kafa yoran, mücadele eden bir kadın gazeteci.”
‘Korkusuz bir gazetecilik yarattı’
Gurbetelli Ersöz’ün bir kadın basın geleneği yarattığına dikkat çeken Kibriye Evren, bu geleneğin Nagihan Akarsel, Gulistan Tara ve Hero Bahattin ile devam ettiğini söylüyor. Dünya basınında Kürt kadın gazeteciliğinin örnek olarak gösterildiğini dile getiren Kibriye Evren devam ediyor:
“Hem savaş alanlarında hem köy yakmalarında hatta mesela Federe Kürdistan Bölgesi’nde, Kandil’de, Zap’ta benzeri alanlarda kimyasalı gözler önüne seren gazetecilikten bahsediyoruz işte bu gazeteciliğin kaynağı Gurbetelli Ersöz’ün aslında yarattığı gazeteciliktir. Gurbetelli o günden bugüne kendisinden sürekli söz ettirdi. Bununla beraber korkusuz bir gazetecilik yarattı aslında önemli kılan şey de bu.”
‘Gurbetelli’den alınan cesaret’
“Nasıl bir gelenektir bu?” sorusuna Kibriye Evren “Bu gelenek eril, cinsiyetçi aynı zamanda milliyetçi olan eril dile karşı bir kadın basın geleneğini yarattı. Bu gelenek önemli bir gelenek. Bugün Türkiye’de hatta dünyada basın kurumlarına kuruluşlarına baktığımızda yayın yönetmeninden tutalım, büro şeflerinden tutalım sahada çalışan gazetecilerden tutalım birçoğu erkek ve yazdıkları yazılar, söyledikleri sözler kalemleri aslında hep eril. Gurbetelli bu noktada kadın basıncılığının önemli mihenk taşlarından biri. Dolayısıyla bir fark burada yarattı” şeklinde cevap veriyor. İlk kadın ajansı JINHA ve JIN TV’den örnek veren Kibriye Evren, şunları söylüyor:
“Kürt kadının Gurbetelli’den aldığı bir cesaret var. Mesela birçok kadın gazeteci şu an tutuklu, birçok kadın gazeteci çalıştığı alanda polis tarafından mobbinge uğruyor, şiddete uğruyor. Çok yakında bir zamanda Rabia arkadaşımız özel savaş politikalarını Colamerg’te deşifre ettiği için aranır pozisyonuna geldi, evine baskınlar düzenlendi. Dolayısıyla Kürt kadın gazeteciliğini farklı kılan birçok nokta var. Bu da Kürt toplumunun acılarını hem bireysel hem de toplumsal acılarını aslında görünür kılması açısından ama sadece acılarını değil, yarattıklarını da görünür kılması açısından çünkü Kürt kadın geleneği hem siyasal alanda hem sosyal alanda hem kültürel alanda çok büyük bir gelenek yarattı. Kürt basını da bunu devam ettiriyor. Bunu da devam ettirenler aslında yeni nesil kadın gazeteciler. Gurbetelli Ersöz’ün Nagihan’ın, Hero Bahaddin’in ve adını sayamadığımız birçok arkadaşın devamcısı olarak cesur bir gazetecilik yapılıyor.”
‘Devlet korkuyor’
Bu hakikati yazmadaki cesaret ve korkusuzluğun esasen devleti korkuttuğuna vurgu yapan Kibriye Evren, “Bütün bu sindirme, katliam politikalarına rağmen Kürt kadınlar daha cesurca yazmaya aksine daha inatla yazmaya devam ediyor. Yeni kurumlar açarak, kendisini örgütleyerek kendisini topluma nüfuz ederek varlığını sürdürüyor. Dolayısıyla bu kadar inatçı bir geleneği yeni nesil gazeteciler sürdürüyor. Bu da doğal olarak devleti, eril iktidarı korkutuyor. Bunun için sürekli Kürt kadın gazeteciliği, Kürt kadınlar devletin hedefi haline geldi ve katlediyorlar, tutuklanıyorlar. Böyle bir gazetecilik geleneği yarattılar Gurbetelli Ersöz ve ardılları” diye konuşuyor.
Kibriye Evren Kürt kadın gazetecileri anlatırken aynı zamanda topluma umut olduklarını da söylüyor:
“Kürt halkının sorunlarını, Kürt kadınların sorunlarını yazmak çizmek kadraja almak gerçekten önemli. Hem çok gurur verici aslında. Ağrı dağında gömülmek istenen Kürtler bugün tarih yazıyor. Bassın aracılığıyla tarih yazıyor. Yaşanan tarihlere mercek tutuyorlar. Ölü Kürt’ten bugün aslında politikleşen, siyasallaşan hem ideolojik hem örgütsel hem paradigmasal olarak Ortadoğu’nun bu kadar zifiri karanlığında bu kadar savaş ortamında yeni bir toplum demokratik bir ulus yaratmaya çalışan bir geleneğe tarihi nakşediyorlar. Bu çok önemli bir şey. Belki bizleri ayakta tutan bu. Yani bir felsefenin sahibi olmak. Bir felsefenin sürdürücüsü olmak ve o tırnak içerisinde söylüyorum ölü Kürt’ten bugün gelecek yaratan halklara umut olan bir Kürt kadını, Kürt toplumu, bir Kürt genci yaratılıyor. Jin, jiyan, azadi felsefesinin geldiği aşama enternasyonal bir şiar oldu. Burada Kürt kadın gazeteciliğinin çok önemli payı var. Özellikle dünyaya duyurmakta.”
‘Yaşanan acıları mücadele gerekçesi yaptık’
Kendilerini ayakta tutan şeyin ölüme karşı her geçen gün yeni bir şeyin filizlendiğini görmek olduğunu anlatan Kibriye Evren, “Yaşanan acıları biz kendimize gözyaşı değil bir mücadele gerekçesi yaptık. Kendimize ah vah etme nedeni değil, kadın mücadelesini çok daha büyüterek var olan kadın katliamlarına, Kürt katliamlarına, kimyasal katliamlara daha büyük cevaplar oluşturarak yazmaya çizmeye çalıştık. Tabi bedeli ağır oldu. Birçok kadın gazeteci arkadaşımız tutuklandı. Birçok kadın gazeteci arkadaşımız katledildi. Onların da büyük bir mirası var. Bu aslında perçinliyor. Devletin aslında göremediği temel şey o. Her katliam, her tutuklama, her gözaltı bizleri daha fazla perçinliyor, korkutmuyor” diyor.
‘Her gün daha da büyüyecek’
‘Biz Gurbetelli Ersöz’ün cesaretini kuşandık’ diyen Kibriye Evren, son olarak “Kendi adıma söyleyeyim var olan tutuklamalar, gözaltılar bende korkuyu değil daha fazla mücadele etmeyi gerektiriyor. Birçok kadın arkadaşımızın da mücadele gerekçesi oluyor. Mesela ben bugüne kadar hiç tutuklandığı için, gözaltına alındığı için, arkadaşlarımız katledildiği için kadın gazeteciliğinin bırakıldığına tanıklık etmedim. Kadın gazeteciler kendi örgütlülüğünü oluşturarak ve her geçen gün büyüyerek, her geçen gün dergi alanında yazımsal alanda, görsel alanda, sanal medyada, çok daha fazla kendi sesini duyurarak çok daha fazla kadınların yaşadıklarını Kürt toplumunun yaşadıklarını sadece acılarını değil umutlarını dirençlerini yarattıklarını da aslında sahiplenerek büyüterek onları toplumsallaştırarak sahipleniyor ve bundan sonra da bunu yapacak” diye konuşuyor.