Göçmenlerin geri dönme umutları her yıl yenileniyor

Savaş politikaları nedeniyle topraklarından koparılan göçmenler, topraklarına dönme umutlarının her zaman diri kaldığını belirterek, 2023 yılı için umut ve beklentilerini anlattı.

Hesekê – Şam hükümetinin abargo ve saldırıları, Türk devletinin işgal saldırıları ve özel savaş politikaları altında, 19 Temmuz 2012 yılında kadın öncülüğünde kurulan devrimin inşasının devam ettiği Kuzey ve Doğu Suriye’de on binlerce yurttaş zorla evlerinden edildi. Devrim kazanımlarına ve kurulan Özerk Yönetime güvenlerini her fırsatta belirten göçmenler, işgal edilen topraklarına geri döneceklerinden emin.

‘Yaşamın her anı acıyla geçiyor’

Yaklaşık 3 yıl 2 aydır Türk devletinin işgali altında bulunan Hesekê kentinin Til Temir ilçesinin batısındaki Erîşa Köyü'nden olan Zemo El-Nasir, “İnsan kendi topraklarından zorla çıkarıldığı zaman acıları daha ağırdır” diyerek, yaşadığı tarifsiz duyguya dikkat çekiyor. Göçle birlikte yaşamlarının her anının acıyla geçtiğini dile getiren Zemo El-Nasir, “Evinden dışarı çıkıp kapıyı kilitlediğin ve onlarca yıllık evine son bir kez baktığın andan sonrasına kadar her şey acı doludur” diyor. 

‘Ülkemizdeyiz ama evimizde değiliz’

Göçün sıradan bir durum olmadığını kaydeden Zemo El-Nasir, sözlerini şöyle sürdürdü:  “Göçmenlik insanların kalbini ve aklını bulandırıyor. Doğrudur yine ülkemizdeyiz ama kendi evlerimizde değiliz. Birçok zorlukla karşı karşıya kalıyoruz. Kendi köyümüzde ve ya evimizde olsaydık kendi topraklarımızı ekip biçerdik. Topraktan, içtiğimiz suya, pişirdiğimiz yemeğe, bahçemizden topladığımız sebzelere kadar bize hayatı güzelleştiren çok daha fazla detay var. Ancak artık her şeyi satın almak zorundayız. Bu durumda insanlar ne alacak ve ne almayacaklar.”

‘Daha ne kadar bu durumda kalacağız?’

Zemo El-Nasir, uzun emekler sonucu yapmış oldukları evlerin işgalciler tarafından yerle bir edildiğini söyleyerek, “Yediğimiz yemeğin tadı bile eskisi gibi değil. Göçmenlere ne sunarsanız sunun onlar evlerine, köylerine geri dönmek isteyeceklerdir. Bize dünyanın bütün hazinelerini sunsalar da tek isteğimiz kendi evlerimize geri dönmek olacaktır. Daha ne kadar bu durumda kalacağız? Artık geri dönme vakti gelmedi mi? Bu köyde kalıyoruz doğrudur ancak ne bir evimiz ne de bir toprağımız var. İşgalciler evimizi talan etti, malımızı çaldı ama yine içleri soğumadı. Bu sefer de evlerimizi yıkıyorlar. Şimdi savaş kalıntısı haline geldi” diye belirtiyor.

‘Bir avuç toprak kalsa da dönmek istiyorum’

Zemo El-Nasir, son olarak 2023 yılına dair beklentilerini şu şekilde sıralıyor: “Çete ve işgalci Türk devleti köylerimizi talan etti ve yıktı. Güvenliğimizi ortadan kaldırdılar. Yeni yıldan beklentim savaşların bitmesi, işgal edilen bölgelerimizin özgürleştirilmesidir. Evimden sadece bir avuç toprak kalmış olsa da o bir avuç toprak üzerinde yaşamımı sürdüreceğim. Ancak önemli olan geri dönebilmemdir.”

‘Yaraların ilacı geri dönmektir’

İşgal altındaki Serêkaniyê’den olan Rehîme Bozan da işgalin tüm zorluklarına karşı direndiklerini ifade ederek, “Göçmenler her zaman zorluklarla karşı karşıya kalacaklardır. Ancak bu zorluklarla geri dönme gücü ve iradesi daha da güçleniyor. Dönme umudu mutluluğu bile yeterlidir. İşgalci Türk devleti, bizi yerimizden göç ettirdi. Bu yetmezmiş gibi bu sefer Elok Su İstasyonunu kesti. Hava ve kara saldırılarıyla demografimizi değiştirmek istiyor. Silah olarak kullandığı su ile bizi başka yerlere göç ettirmek istiyor. Ancak buradan bir yere gitmiyoruz. Bizim ve çocuklarımızın yaralarının tek tedavisi kendi topraklarımıza geri dönmektir. Geri dönme seçeneği dışında hiçbir seçeneği tercih etmeyeceğiz” diyerek, topraklarına dönme kararlığını ortaya koyuyor.

‘Tarih ve destan yazıldı’

Efrîn’den olan Nîhal Şahîn ise yaklaşık 5 yıldır kendi evinden uzakta. Tüm zorluklara karşı direniş yolunu tercih ettiklerini ifade eden Nîhal Şahîn de duygularını şu sözlerle aktarıyor: “58 günlük direniş kolay değil. Aynı zamanda sıradan da değildir. Bu günlerde tarih ve destanlar yazıldı. Bizleri öldürdüler, yaraladılar, katliam gerçekleştirdiler. Bizim için önemli olan kendi evimize toprağımıza geri dönmektir. Herkesin ülkesi var biz niye ülkesiz olalım. Neden bizler her zaman bıçak altında olan koyun olalım ki. Neden hep katledilelim. Dış ülkelerin bize dönük yapılan saldırılar karşısındaki sessizliğini de kınıyorum. Doğrudur yaşadığımız zorluklar var. Efrîn’e geri dönme umudumuz hala canlı olduğundan kaynaklı katlanıyoruz. Efrîn’in özgürleştiğini biz görmesek de çocuklarımız mutlaka görecektir ve bu özlemi içimizden söküp alacaklardır."