GUFRAN AL-HABIS

Halep- Şam hükümetinin denetimindeki Halep bölgelerinde yaşanan çatışma ve kaos ortamı özellikle kadın ve çocukların yaşamında olumsuz etkilere yol açarken, kamplarda temiz suyun, elektriğin, mahremiyetin, sağlık hizmetlerinin olmaması nedeniyle kadınlar hayatın tüm zorluklarını üstleniyor.

Kamplarda mahremiyet gözetilmiyor

Bundan 5 yıl önce yerinden edilen, evini ve hayallerini geride bırakmak zorunda kalan 7 çocuk annesi Dalal Al-Hamad, “Bombalama ve çatışmalardan dolayı yaşam alanlarımızı terk etmek zorunda kaldık. Ailemle birlikte güvenlik ve mahremiyetin olmadığı çadırlarda perişan bir hayat sürüyoruz. Kamp hayatı zorluklarla dolu. Günüm genellikle arayışlarla başlıyor. Ailemin geçimini sağlamanın yollarını arıyorum ve bazen bunu sağlayamadığım için kendimi çaresiz hissediyorum” ifadelerinde bulundu.

Elektrik ve su sıkıntısı

Elektrik kesintilerinin çok fazla yaşandığını aktaran Dalal Al-Hamad, "Neredeyse kalıcı olan elektrik kesintisi nedeniyle sağlıklı suya ulaşmakta zorluk çekiyoruz. İklim değişikliklerinin de etkisi büyük. Yaz aylarında güneşin sıcaklığı bizi yakıyor ve ölümcül olanlar da dahil olmak üzere sürekli böcek ısırıklarına maruz kalıyoruz. Kışın çadır çatıları aşırı soğukların yanı sıra şiddetli yağışlardan bizi koruyamıyor” diye belirtti.

Sağlık hizmetine erişimde sorunlar

Ekonomik koşullar nedeniyle düzenli doktora gidemediklerini dile getiren Dalal Al-Hamad, sözlerine şöyle devam etti: “Çadırlarda tıbbi bakıma erişim büyük bir zorluk. Tıp merkezlerinin kamplardan çok uzakta olması hastalık ve sağlık sorunları riskini artırıyor. Çocuklarımdan birinde herhangi bir sağlık sorunu ortaya çıktığında hastaneye gidemiyorum. Bir ara çocuklarımdan birinin enjeksiyon yoluyla ilaç alması gerekiyordu. Gerekli tıbbi hizmeti almak için yaklaşık yarım saat ulaşımsız yürüdüm."

‘Acil insani müdahale gerekiyor’

Kamplarda kaygı ve depresyon gibi psikolojik durumlar yaşadıklarına dikkat çeken Dalal Al-Hamad, “Çocuklarımın yaşadığı hayattan dolayı sürekli kendimi suçlama hissim beni bırakmıyor. Bazıları yemek pişirmek için gerekli olan ateşi yakmak için tahta ve plastik çubuklar topluyor. Bazıları tarım arazilerine giderek tarlaya atılan sebzeleri topluyor. Çadırlarda yaşamak acı ve zulüm anlamına gelir. Acil insani müdahaleler gerektiren bir durumla karşı karşıyayız. Alt yapının iyileştirilmesini, temiz suyun sağlanmasını, sağlık hizmetlerine erişimin ve çocuklarımızın eğitim görmesini istiyoruz. Kamplarda tüm kız çocukları ve kadınlar için güvenlik artırılmalı, mahremiyet sağlanmalı” diyerek, psikolojik ve sosyal destek hizmetleri sunulmasını da istedi.