Gazzeli aktivist:İran'daki kadınlar için dayanışmayı büyütmeliyiz

İnsan hakları aktivisti olan Tarnim Khater, tüm insan hakları aktivistlerini İran'da kadınlara yönelik ayrımcılığı ve şiddeti ortadan kaldırmak yine uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan haklarını geri kazanmak için harekete geçmeye çağırdı.

RAFIF ESLEEM

Gazze–İran İslam Cumhuriyeti’nde hayatın birçok alanında kadınlara yönelik cinsiyet ayrımcılığı yaşanıyor ve ülkede kadınlar baskı altına alınıyor. İnsan hakları ve medya aktivisti Tarnim Khater, tüm dünya kadınlarının İran’da neler olup bittiğini bilmesi gerektiğini söyledi. Kadın özgürlüğünü savunan tüm feministlerin İran’daki kadınlara destek için harekete geçmesi gerektiğini kaydeden Tarnim Khater, “İran’daki kadınlar şu anda vatandaşlık, velayet, koruma yasası, aile içi şiddet ve daha birçok konuda ihlaller yaşarken, zorunlu başörtü dayatmasına da maruz kalmaktadırlar” diye konuştu.

İran ile Suudi Arabistan arasında benzerlikler olduğunu söyleyen Tarnim Khater devamla şöyle konuştu: “Doksanlı yıllarda Suudi Arabistan'da kadın yayıncıların televizyonda görünmesi engellendi ve kadınlar araba kullanmaktan mahrum edildi. Kadınların yanlarında bir erkek olmadan tek başlarına araba kullanmaları, resmi işlem yapmaları yasaklandı. Uygulamalara tepki gösteren ve yasal değişiklik isteyen birçok feminist ortadan kayboldu ve akıbetleri bugüne kadar ortaya çıkmadı. Suudi Arabistan'da kadınlar mücadeleleriyle özgürlüklerini kazandıktan sonra kendilerine uygun bir yaşam tarzını seçmelerine izin verildi.”

İranlı sporcu kadınların uluslararası yarışmalara katılımlarıyla ilgili olarak Tarnim Khater, “Erkeklere verilen fırsatlar kadınlara verilmiyor. Kadın sporcuların genellikle ülkelerini temsil etmeleri reddediliyor. Spor alanında İranlı kadınlar erkeklere oranla daha başarılı sonuçlar elde ediyor ancak onlara başarılı olamasınlar diye her türlü engel çıkarılıyor. Örneğin İran’daki üniversitelerde birincilik elde eden öğrencilerin yüzde 60’ı kadınlardan oluşuyor” dedi.

İran cezaevlerinde yaşanan ihlallere de değinen Tarnim Khater, şunları söyledi: “İran cezaevlerinde Jina isyanıyla birlikte tutuklamalar arttı. Öte yandan ayaklanmalarda protestocular katledildi, yaralandı, sistematik baskılar arttı, gözaltına alınanlara zorla itiraf dayatıldı. Bunun içinde tıbbi bakım, içme suyu verilmeyerek çeşitli işkence yöntemleri denendi. Şu an cezaevlerinde akıbeti bilinmeyen yüzlerce protestocunun tutuklandığını düşünüyoruz.”

Jina Mahsa Amini’nin katledilmesiyle başlayan halk ayaklanmaları sırasında İran İslam Cumhuriyeti’nin birçok baskı yöntemini devreye koyduğunu kaydeden Tarnim Khater, “Kız okullarında zehirlenme vakaların başladı ve giderek  arttı. İlk olarak Kum şehrinde, ardından ülkenin 31 kentinde zehirlenme vakaları yaşandı. Yaşamını yitiren öğrencilerde oldu. Ebeveynler faillerin hesap vermesini ve suçluların cezalandırılmasını istedi. Aileler kızlarını okula göndermekten korkmaya başladılar ve zaten zehirleme olaylarının gerçekleştirilmesiyle hedeflenen kız çocuklarının okullardan uzaklaştırmaktır” diye konuştu.

Konuşmasının sonunda kadınların güçlü bir birliktelik oluşturması gerektiğini kaydeden Tarnim Khater, kadınların içine yerleştirildikleri kapalı çemberden çıkmaları gerektiğini belirtti. Tarnim Khater, “İran’da başlatılan ayaklanma aylardır devam ediyor ve kadınlar bu süreçte varlıklarını dayatabilir bunu bir fırsata dönüştürebilir. İran'da kadınlar ayrımcılığa ve şiddete maruz kalıyor. Kadın haklarının geri kazanılması için insan hakları aktivistlerinin harekete geçmesi gerekiyor. Tüm uluslararası sözleşmeler güvence altına alınmalı, mücadele büyütülmeli ve bu konuda kararlı bir tutum sahibi olunmalıdır” dedi.