Gazze'den kadın tutsakların sesi olma çağrısı

Gazze’deki kadın tutsaklarla dayanışmak amacıyla bir araya gelen Filistinli kadınlar, kadın tutsaklara yönelik hak ihlallerinin izlenmesini ve uluslararası sessizliğe son verilmesi çağrısında bulundu.

NAGHAM KARAJEH

Gazze - Filistinli Kadınlar Genel Birliği, Gazze’deki kadın tutsaklarla dayanışmak amacıyla kadın örgütlerinin katılımıyla bir araya geldi. Dayanışma eyleminde konuşan Filistinli Kadınlar Genel Birliği Sekreterlik Üyesi Etidal Abu Qamar, uluslararası toplumu, 1949'da Uluslararası Kızılhaç Komitesi tarafından güvence altına alınan tüm hükümleri için 4. Cenevre Sözleşmesini uygulamaya ve cezaevlerindeki kadın mahkumlara karşı işgalin sistematik suçlarını ve uygulamalarını izlemek için bir yasal komite oluşturmaya çağırdı.

‘Kadın tutsakların yanındayız’

Feminist aktivist Samaher Al-Masry de, “Zor koşullar ve haklarını ihlal eden şiddet uygulamaları karşısında kadın tutsakların yanında olmaya ve onlara destek olmaya çalışıyoruz. Bugün de onların yanındayız” dedi. Samaher Al-Masry, kadın tutsakların maruz kaldıkları şiddetli saldırılar, tecrit, taciz ve baskı nedeniyle cezaevlerindeki durumlarını da takip ettiklerini söyledi. Uluslararası toplum ve kurumlara Filistinli kadın tutsakların yanında yer almaları, cezaevlerindeki durumlarını izlemelerini isteyen Samaher Al-Masry, kadınların haklarının verilmesini istedi.

‘Sessizlik son bulsun’

Siyasi aktivist Maryam Abu Daqqa, “Kadınlar olarak, özellikle en ağır şiddet türlerine ve uygulanan sistematik yöntemlere maruz kalan kadın mahkumlar için dayanışma ve desteğimizi teyit etmeye geldik” dedi. Şair Rehab Kanaan da, tutsak kadınların haklarını ve onurunu kazanması için uluslararası sessizliğin sona ermesini istedi.

‘Kadın mahkumlar tedavi ve ilaçlardan mahrum bırakılıyor’

1990 yılında tutuklanan ve daha sonra serbest bırakılan Umeyme El-Ağa de cezaevinde maruz kaldığı şiddetin boyutlarını şöyle anlattı: “Erez geçidinde trafikte taciz etmeye çalışan bir askeri bıçaklamak suçundan tutuklandım. 17 yıl hapis cezasına çarptırıldım. 1997 yılında fiziksel psikolojik şiddete ve bireysel tecride maruz kaldım. Tutuklandığım sırada hamile olduğum için sağlığım bozuldu. İki ay boyunca yoğun soruşturmalara alındım. Daha sonra merkez cezaevine gönderildim. Arama, bireysel tecrit ve dayaklara maruz kaldım. 7 yıl cezaevinde kaldım. Yetkililerle çeşitli anlaşmalar sonucu serbest bırakıldım. Kadın mahkumların durumları ciddi. Fiziksel, psikolojik ve sözlü tacizin yanı sıra yavaş ölüme maruz bırakılıyorlar. Tedavi ve ilaçlardan mahrum bırakılıyor.”

Serbest bırakılan tutuklu Wafaa Al-Biss ise, cezaevinde yaşanan taciz, fiziki ve psikolojik şiddet ile tecrit gibi kötü uygulamalara değindi.