Gazze’de gıda krizine dikkat çeken kadınlardan uluslararası kuruluşlara çağrı
Gazze'de kadınlar, yükselen fiyatlar ve sağlıklı gıda kıtlığı arasında sert bir gerçeklikle karşı karşıya. Yetersiz beslenme, hastalık ve zayıflamış bağışıklık sistemiyle mücadele eden kadınlar, günlük acıların ortasında onurlu bir yaşam arıyorlar.
RAFIF ESLEEM
Gazze- Gazze Şeridi’ndeki kadınlar, sistematik bir aç bırakma politikası altında yaşamaya devam ediyor. İsrail güçleri, Gazze halkını aç bırakmakla suçlanmamak için pazarları kahve, tatlı, atıştırmalık ve nişastalı ürünlerle doldururken, yumurta, et ve temel protein kaynaklarının girişini engellemeyi sürdürüyor.
Gazze Şeridi’nde yaşayan kadınlar, ateşkes ilan edilmesine rağmen normal yaşama dönme umudunu hala gerçekleştirebilmiş değil. Kadınlardan Samar Hamad, ateşkesin açıklanmasının ardından kendisi ve diğer kadınlar için umutlu olduklarını belirterek, “Yumurta, et, sebze ve meyvenin yeniden ulaşılabilir olmasını, yemek pişirme gazına erişimi ve en önemlisi günlük saldırıların sona ermesini hayal etmiştik” dedi.
Kadınlar yeterli besine ulaşamıyor
Samar Hamad, ancak bu beklentilerin yerine getirilmediğini ve kadınların hala yeterli besine ulaşamadığını vurguladı. Şiddetin kesintisiz devam ettiğini ifade eden Samar Hamad, Gazze’deki kadınların hem gıda hem de güvenlik krizinin içinde mücadele etmeye devam ettiğini kaydetti. Samar Hamad, “Gazze pazarları dolu ama bu mallar ne işe yarıyor? Şeker, nişasta, kahve ve atıştırmalıklar… Savaş öncesi fiyatlarının iki katı! Biz kadınlar buna ihtiyaç duyuyoruz ama bunları kendimiz ve çocuklarımız için temel gıda olarak kullanamıyoruz. Üstelik bu lüksleri alacak paramız da yok” dedi.
‘Her geçen gün daha savunmasız kalıyoruz’
Çocukları için artık her gün sebze pişiremediğini belirten Samar Hamad, aileyi doyurabilmek için pirinç ve konserve ürünlere başvurmak zorunda kaldığını anlattı. Samar Hamad, “Savaştan önce her gün taze sebze, et ve meyve tüketiyorduk. O dönemlerde zayıflama, solgunluk, bulanık görme veya eklem ağrısı gibi yetersiz beslenmenin belirtilerini yaşamıyorduk. Bağışıklığımızı güçlendirecek yiyecekler olmadığı için zayıf düşen vücudumuza, yeni ve şiddetli ishale yol açan bir virüs hızla yayılıyor. Yakıt var ama ulaşım yok ve çok pahalı, bu yüzden kadınlar onlarca kilometre yürümek zorunda kalıyor. Bu durum işleri daha da zorlaştırıyor ve bizi her geçen gün daha savunmasız bırakıyor” sözlerine dikkat çekti.
‘Yemek alacak paramız neredeyse yok’
Kadınların belirli türde yiyecekleri yemeye zorlandığını kaydeden Samar Hamad, “Bu durum bize karşı sistematik bir şiddet oluşturuyor. Hatta bunun, uluslararası yasaların ihlali olarak incelendiğini biliyoruz. Aile içinde çıkan anlaşmazlıklar ve sürekli yiyecek bulma mücadelesi, kötüleşen ekonomik durumla birleşince acılarımız katlanıyor. Pazarlarda yiyecek var ama bir kilogram etin fiyatı 3–4 dolardan 25 dolara yükselmiş, bu yüzden yemek alacak paramız neredeyse yok” ifadelerinde bulundu.
‘İsrail yetkililerinin çizdiği tabloya aldanmayın’
Samar Hamad, bugün kadınların bedenlerini gözlemleyen herkesin kıtlık veya gıda yoksunluğunun olmadığını düşündüğünü söyleyerek, “Çünkü un bol ve biz de eskiden bulamadığımız günleri telafi etmek için onu iştahla tüketiyoruz. Ama bu yanıltıcı bir tablo. Uluslararası kuruluşlara sesleniyorum; İsrail yetkililerinin çizdiği tabloya aldanmayın. Raporlarla ve tıbbi muayenelerle kadınların ve kız çocuklarının bedenlerinde neler olduğunu ve neler olmaya devam ettiğini yakından takip edin” çağrısında bulundu.
Kadınlardan İbtisam El-Kafarna ise, Gazze'deki kadınların çektiği acılara dikkat çekerek, “Gazze’de tek bir yumurtanın fiyatı 1,5 dolara ulaştı. Gazze’de kilogram fiyatı 50 dolara, bazı çeşitleri ise 100 dolara çıkan balıktan iki yıldır mahrum kalan insanlar ne yapacak, anlamıyorum. Şehrimizde bu felaketten muzdarip insanlar nasıl para kazanıyor ve biz kadınlar ne yapabiliriz? Ben yaşlı eşim ve dört kızımla yaşıyorum. Bir kızım kronik hastalığı nedeniyle sürekli bakıma muhtaç, diğerleri ise çalışamayacak durumda ve iş bulamıyorlar. Sonuç olarak elimizde un, makarna ve düşük kaliteli konserve gibi birkaç şeyle sınırlı kaldık” dedi.
Diyabet hastası olduğunu vurgulayan İbtisam El-Kafarna, “Yeterli besin almazsam komaya girme riskim var. Ayrıca vücut için faydalı olan kuruyemişlere de ihtiyacım var. Ancak bunları satın alacak gücüm yok. Son zamanlarda sık sık bayılma nöbetleri geçiriyorum” diye kaydetti.