Faslı siyasetçi: Suriye’de Kürt kadınlarının direnişleri bizlere cesaret veriyor
IŞİD çetelerinin HTŞ ve ÖSO adı altında Suriye’de varlık gösterdiğini aktaran Faslı siyasetçi Kabira Chater, “Kürt kadınlarının öz savunma güçlerini oluşturması ve direnişleri bizlere de cesaret veriyor” dedi.
HANAN HARITE
Fas- Suriye’de 27 Kasım’da cihatçı Heyet Tahrir Al Şam gurubu Haleb’e saldırması ve 8 Aralık’ta Şam’a girmesiyle 61 yıllık BAAS iktidarını devirip yönetimi ele geçirdi. Böylelikle Suriye’de yeni bir süreç başlamış oldu. Arap ülkeleri ve Afrika bölgesindeki kadınların sorunlarıyla ilgilenen siyasetçi ve insan hakları aktivisti Kabira Chater, Suriye krizini, Beşar Esad iktidarının çökmesiyle yaşanan gelişmeleri, ulus devletlerin Suriye ve Ortadoğu planlarını, Türk devleti ve çetelerinin Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarını ve Kürt kadınlar öncülüğünde sürdürülen direnişi değerlendirdi.
Suriye krizi ve yaşananlar
Beşar Esad hükümetinin devrilmesinin ilk kıvılcımının 13 yıl önce başladığını belirten Kabira Chater, “17 Aralık 2010’da Tunus’ta seyyar satıcılık yapan Muhammet Bouazizi’nin tezgâhının zabıta tarafından kaldırılması sonucunda yaşamına son vermesiyle başlayan Arap Baharı, daha sonra Suriye Mısır, Tunus, Fas, Libya, Yemen ve diğer ülkelere de yayıldı. Suriye'nin güneyindeki Dera’da rejim aleyhine sloganlar atılırken, daha sonra askerler burada kontrolü ele geçirdi. Çeşitli dış müdahaleler sonucunda çatışmanın seyri değişti” dedi.
Suriye krizinin ortaya çıkmasına neden olan dış etkenlere değinen Kabira Chater, şu ifadelerde bulundu:
“Suriye krizinin ortaya çıkışının bir nedeni de ABD ve dış güçlerin desteğiyle ortaya çıkarılan IŞİD çeteleridir. Amerika ve İsrail'in planları kimseden gizli değil. ABD eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, IŞİD’in kuruluş amaçlarını ve çeşitli özelliklerini tespit ettiği bir yazı yazdı. Hillary Clinton yazısında El Kaide’den IŞİD’e, El Nusra'dan Ahrar El Şam'a kadar tüm çete oluşumların Suriye toplumuna nüfuz ettiğini ve terör eylemleri gerçekleştirdiğini söyledi. İkinci faktör, İsrail'in Suriye egemenliğinde gizlenerek Suriye hava sahasını ihlal etmesidir. Suriye'nin Golan Tepeleri'nde bulunan Kuneytra şehri, 1860'lı ve 70'li yıllarda kuruldu. Golan Tepeleri, II. Dünya Savaşı sonrasında 1967'de İsrail'in askeri işgali altına girmiştir. İsrail’in Golan Tepeleri’ni işgal etmesinin amacı Filistin direnişine giden yolu kapatmak. Üçüncü faktör ise, Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürtlerin varlığını yok etmek isteyen Türk devletinin Osmanlı hayalini yenilemek istemesidir. Görüldüğü üzere Suriye krizinin birçok faktörü var. Suriye'nin bugünlere gelmesinde bazı Körfez ülkelerinin de rolü de rolü vardır.”
Devletlerin Suriye krizini derinleştirmedeki rolü
Kabira Chater, Türk devletinin tahminlere göre 137 ülkeden çetelerin Suriye’ye geçişi için gizli bir köprü rolünü oynadığına dikkat çeken Kabira Chater, “Kimi batılı ülkelerde Suriye rejiminin üst kademelerine yönelik bazı yaptırımlar yayınladı. Amerika ve İsrail'in direktifleriyle bir uyum sağlandı ve sonuç olarak Suriye toplumunun yok edilmesine yol açtı. Irak'ta, Sudan'da ve Yemen'de olduğu gibi Suriye'nin zenginlikleri de yağmalanmak isteniyor. Bölgede bir kaos durumunun süreklileşmesini istiyorlar. Amerika her kesimden cihatçıyı finanse ediyor, onlara silahlar vererek yeşil ışık yakıyor. Şu an Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik bu çeteler eliyle saldırılar gerçekleştiriliyor. Tüm bunlar planlı bir şekilde yapılıyor. Özerk Yönetim’in hayata geçirdiği Demokratik Ulus Sistemi’nin hayata geçmesini ve Kürtlerin bir statü sahibi olmasını istemiyorlar” şeklinde konuştu.
‘Irak’taki senaryo burada da gerçekleşti’
Suriye’de farklı ideolojilere sahip oluşumların olduğunu kaydeden Kabira Chater, “Kürtler, Dürziler, Süryaniler, Türkmenler, Aleviler, Hıristiyanlar, Ermeniler, Araplar var ve her birinin kendine özgü inancı ve düşüncesi var. Bu farklılıklara rağmen yüzyıllardır bir arada yaşam sürmektedirler. Bugün IŞİD çetelerinin ismi Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve Heyet Tahrir Al Şam (HTŞ) adıyla değiştirildi ve NATO tankları üzerinde taşınıyorlar. ÖSO ve HTŞ adı altında IŞİD çeteleri bölgede vahşi saldırılar gerçekleştiriyor. Farklı dini inançlara sahip halklar, bu çetelerin iktidarı altında haklarından yararlanamayacaklar. Çeteler kendi inançlarını dayatacak. Muhammed Colani liderliğinde HTŞ çeteleri kısa sürede Haleb’i aldı. Beşar Esad’ın kaçmasıyla birlikte Suriye ordusu da savaşmadan silahlarını bırakıp kaçtı. Amerika'nın istediği de buydu. Terör listesinde olan HTŞ, kabul edilebilir bir muhatap haline geldiğini biliyoruz. Irak’taki senaryo burada da gerçekleşti. Geçiş aşamasının yeni çelişkilere yol açabileceği korkusu var ve belki de yeni bir iç savaş yaşanabilir” ifadelerinde bulundu.
‘Kürt kadınları özgürlüklerini savunmada ustalaştı’
Suriye’de yaşananların kadınları olumsuz etkileyeceğine dikkat çeken Kabira Chater, son olarak şöyle konuştu:
“Suriye’de kadınlar için şu noktada çetelerin kadınların kazanımlarına saldırmasıyla birlikte bir gelecek göremiyorum. IŞİD kontrolü sırasında kadınların kaçırılmasına, köle pazarlarında satılmasına, katledilmesine, tecavüze maruz bırakılmasına ve şiddetin her türüne uğramasına tanık olduk. Suriye’ye yönelik son saldırılarda kadınların hareketlerinin kısıtlanmak istendiğini, tacize maruz kaldıklarını, özgürlüklerinin engellendiğini görebiliyoruz. İleriki günlerde kadınların çeşitli kurumlarda çalışması engellenebilir. Kürt kadınları ise hâlâ kendi bölgelerindeler ve Suriye'yi savunmaya kararlıdırlar, çünkü özgürlüklerini savunma biçimlerinde ustalaşmışlardır.
Filistinli kadınların durumu
Suriye'deki Filistinli kadınlara gelince onların vatanları yok, defalarca yerlerinden edildiler, bir ülkeden diğerine göç ediyorlar, bugün de bazı Körfez ülkelerinde vatandaşlıktan çıkarılmanın acısını çekiyorlar. Bu gibi durumlarda kadınların haklarına ilişkin hukukun ve uluslararası anlaşmaların devreye sokulması ve kadın haklarının güçlendirilmesi gerekiyor. Bizlerde bu kapsamda kadına yönelik ihlallerin son bulması için büyükelçiliklere ziyaretler gerçekleştirdik. Suriyeli kadınların, özellikle de Kürt kadınları, Suriye'yi savunabilecek niteliklere sahipler. Kürt kadınların öz savunma güçlerini oluşturması ve direnişleri bizlere de cesaret veriyor. Suriye’deki gelişmelerle birlikte kadınların yeniden varlıklarını ve özgürlüklerini tehdit eden bu çete oluşumlarına karşı aynı ruhla mücadele yürüteceklerine inanıyoruz.”