Faslı Aktivist Hatice El-Zagnini dayanışma çağrısında bulunuyor
İnsan hakları aktivisti Hatice El-Zagnini, Jina Emini’nin katledilmesinden sonra gelişen ayaklanmanın dünya üzerindeki tüm kadınları hakları için mücadele etmeye çağırdığına dikkat çekti.

HANAN HARET
Fas- İran'ın başkenti Tahran'da başörtüsünü kurallara uygun takmadığı gerekçesiyle tutuklandıktan sonra "ahlak polisi" tarafından katledilen Kürt kadın Jina Emini dünyanın dört bir yanında kadınlar tarafından anılıyor. Katliamın 3’üncü yılında kadınlar, Jina Emini’nin ve ‘Jin jiyan azadî’ sloganının İran sınırlarının ötesine yayılan ve kadınların özgürlüğü ile kendi kaderlerini tayin hakkı talebinin küresel bir sembolü haline geldiğini belirtiyor.
Faslı insan hakları aktivisti Hatice El-Zagnini, Jina Emini cinayetinin insan hakları açısından ciddi bir hak ihlali olduğunu belirterek bu katliamla aynı zamanda topluma bir mesaj verildiğini ifade etti. Hatice El-Zagnini, Jina Emini davasının kadın bedenine yönelik toplumsal ve devlet baskısının bir yansıması olduğunu belirterek, “Kadınların giyim tarzı, yaşam biçimi ve görünüşü neden sürekli tartışma konusu oluyor? Bu bireysel tercihler nasıl toplumsal denetime ve zorlamaya dönüşüyor?” diye sordu.
‘Kadınların hakları hiçe sayılıyor’
Hatice El-Zagnini, Arap toplumunda kadın bedeninin bir mülk olarak görüldüğünü ifade ederek kimi ülkelerde kadınlara, toplum içinde nasıl görünmeleri gerektiğini belirleyen katı kısıtlamalar getirildiğini açıkladı. Bu kısıtlamaların, dini veya ahlaki gerekçelerle veya kamu yararı adına meşrulaştırıldığını anlatan Hatice El-Zagnini "Bence bu, gerçekliğe, mantığa ve kadınların temel haklarına aykırı" diye ifade etti.
‘Ayaklanma dayanışmayı güçlendirmek için bir fırsat’
Hatice El-Zagnini, bu yıldönümün yalnızca sempati amacıyla değil, ulusötesi feminist dayanışmayı güçlendirmek için bir fırsat olarak anılması gerektiğini belirterek "Jina Emini'nin başına gelenler hepimize bir mesaj olmalı ve kadınlar olarak aramızdaki dayanışma coğrafi sınırlarla sınırlı değil. Biz Faslılar bölgenin bir parçasıyız. Kadınların burada ve orada deneyimlediği ayrımcılık, şiddet ve kendi kaderini tayin hakkının reddi ortak bir gerçeği yansıtıyor" şeklinde konuştu.
‘Kadınlar tüm haklara sahip varlıklardır’
Jina Emini davasıyla dayanışmanın sembolik bir anın ötesine geçip sürdürülebilir bir kadın hareketi inşa etmeye dönüştüğünü belirten Hatice El-Zagnini, "Bir kadının giyim veya yaşam tarzını seçme özgürlüğünün sansüre veya vesayete tabi tutulmaması gerektiğini vurgulamak bizim görevimizdir. Kadınlar tüm haklara sahip varlıklardır ve toplum onlarsız ilerleyemez. Bu nedenle, öncelikli mücadelemiz vesayete ve bölgemizde kadınlara uygulanan her türlü kısıtlamaya karşıdır" dedi.
‘Köklü klişeleri değiştirmeliyiz’
Hatice El-Zagnini, koşulların feminist dayanışmayı güçlendirmenin acil ihtiyaç olduğunu ortaya koyduğunu anlatarak kadınların siyasi, ekonomik ve sosyal olarak güçlendirilmesini istedi. Hatice El-Zagnini, "Kadın haklarını ve eğitim olanaklarını güvence altına alan yasalara ihtiyacımız var. Ayrıca şiddet ve ayrımcılıkla mücadele etmeli ve kültürümüzde hâlâ köklü olan klişeleri değiştirmeliyiz" diye ifade etti.
‘Erkekler de bu mücadeleye dahil olmalı’
Hatice El-Zagnini, şöyle konuştu:
“Ortak dijital platformlar ve iletişim alanları oluşturabilir, kadınları deneyim ve bilgi alışverişinde bulunmaya teşvik eden düzenli atölyeler düzenleyebiliriz. Deneyimli kadınlar ve genç kadınlar arasındaki bağları güçlendirecek girişimleri desteklemek ve bu ağlara finansal ve teknik destek sağlamak da önemlidir. Değişim ancak erkeklerin ve gençlerin katılımıyla gerçekleşebilir. Kadın sorunları yalnızca kadınlarla sınırlı kalmamalı. Erkekler bu mücadeleye dahil olduğunda destek güçlenir ve değişim fırsatları artar."
Hatice El-Zagnini, bölgesel düzeyde ne kadar çok çabalar olursa o kadar somut sonuçlar elde edilebileceğini ifade ederek, kadınların toplumun yarısını oluşturduğunu ve kadınların katılımı olmadan toplumun sürdürülebilir kalkınmayı sağlayamayacağını vurguladı.