Fas üniversitelerindeki ayrımcı politikalara karşı kota önerisi
Fas üniversitelerinde cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle kadınların önemli pozisyonlarda temsiliyetinin zayıf olduğunu belirten Fatima Al-Zahraa Iflahan, bu durumun erkek egemen zihniyetten kaynaklandığını söyleyerek, kota sisteminin uygulanmasını istedi.
RAJA KHAYRAT
Fas – Birçok meslek alanında cinsiyet ayrımcılığı temel bir sorun olarak kadınların karşısında durmakta. Bunların başında da akademi çalışmaları geliyor. Kadınlar her alanda olduğu gibi burada da varlıklarını ortaya koymak için mücadele yürütüyor.
Marakeş Qadi Ayyad Üniversitesi eski Başkan Yarımcısı Profesör Fatima Al-Zahraa Iflahan, Fas’taki üniversitelerde kadınlara yönelik yaşanan cinsiyet eşitsizliğini ve buna karşı yürütülen mücadeleyi ajansımıza değerlendirdi. Sözlerinin başında Fas üniversitelerinde kadın temsiliyetinin zayıf olduğunu, önemli pozisyonlara erkeklerin yerleştirildiğini belirten Fatima Al-Zahraa Iflahan, kadınların da rektörlük, laboratuvar, bölüm başkanlığı gibi pozisyonlara bu ayrımcı politikalardan kaynaklı kendilerini aday göstermediğini dile getirdi.
‘Önemli pozisyonlarda kadınları göremiyoruz’
Fas üniversitelerinde tek bir kadın rektörün bulunmamasını eleştiren Fatima Al-Zahraa Iflahan, bu durumun üniversitelerin her kademesinde bulunduğunu söyledi. Fatima Al-Zahraa Iflahan, “Fas'ta yeterli sayıda nitelikli kadın bulunuyor, ancak önemli pozisyonlarda kadınları göremiyoruz. Üst düzey pozisyonlara adaylık konusunda kadınlar kendilerini bu pozisyonlara ulaşmaktan uzak görüyor, kazanamamaktan korkuyorlar, adaylıklarını koyma konusunda cesaretli davranmıyorlar ve erkek adaylarla rekabet etmekten kaçınıyorlar” dedi.
‘Üniversitelerde ‘kota’ uygulanmalı’
Fatima Al-Zahraa Iflahan, bu rahatsız edici durumun üstesinden gelmek için sadece siyasi alanda değil, üniversite alanında da fırsat eşitliğinin sağlanması için pozitif ayrımcılık mekanizması olarak “kota” ilkesinin benimsenmesi gerektiğini vurguladı. Marakeş kentinde 1978 yılında kurulan Qadi Ayyad Üniversitesi’nde 2019 yılında toplumsal cinsiyet meseleleriyle ilgilenen bir merkezin kurulduğunu söyleyen Fatima Al-Zahraa Iflahan, Qadi Ayyad Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler ve rektör yardımcılığı da dahil olmak üzere birçok alanda sorumluluklar üstlendiğini kaydetti.
Fatima Al-Zahraa Iflahan, sözlerine şöyle devam etti: “Daha önceden cinsiyet ve kadın konularında araştırma yapmak üzere ‘Jisr’ adını taşıyan bir birim kurulmuştu. Birime üniversitedeki kadın ve erkek profesörlerden oluşan bir grupla birlikte bende katılmıştım. Birim, 2000 yılında araştırma çalışmalarına başladı. Bu birimin yanı sıra toplumsal cinsiyet ve kadın çalışmaları ile ilgilenen bir birim daha kuruldu. Birim üyeleri Hukuk ve İktisadi Bilimler Fakültesi'nde yer alan aktif kadın profesörlerinden oluşuyordu. Birime ‘Qadi Ayyad’ adı verildi. Cinsiyet sorunları, kadınlarla ilgili araştırma çalışmaları yürütüldü.”
‘Toplumu etkilemeyen bilimsel araştırmalar faydasız’
‘Qadi Ayyad’ birimine katılmasının niteliksel bir katkı olduğunu kaydeden Fatima Al-Zahraa Iflahan, 2005 yılında katıldığı birimin bir kurum haline getirilmesinin amaçlandığını, ancak birimin 2011 yılına kadar toplumsal cinsiyet ve kadın çalışmaları alanında akredite bir birim olarak kabul edilmediğini söyledi. Toplumu etkilemeyen bilimsel araştırmaların faydasız olduğuna inandığını sözlerine ekleyen Fatima Al-Zahraa Iflahan, “O dönemde üniversitemiz çevreye açık olmasa da sivil toplumla çalışmaya başladık. ‘Jisr’ birimi, Faslı Kadınlar Demokratik Derneği ve Kadın Hakları Birliği Federasyonu’yla birlikte çalıştı. O dönem Marakeş ve Safi kentindeki kadın hareketiyle birlikte çalışılması gerektiği ve aksi durumda bir başarının elde edilemeyeceği ifade edildi” şeklinde konuştu.
‘Proje kapsamında kadın çalışmalarına öncülük ettik’
Toplumsal cinsiyet ve kadın çalışmaları konularında öğrencilerin, üniversite çalışanlarının ve toplum aktörlerinin yararına forumlar, çalışma günleri, seminerler ve etkinlikler düzenlendiğini aktaran Fatima Al-Zahraa Iflahan, “Bu iş birliği etkileyici sonuçlara yol açtı. Birim olarak bunu başardık. Çalışmanın ardından Avrupa projesine katılmak için Noor (Öncü Kadınlar) adını verdiğimiz bir dernek kurduk. Bu, fırsat eşitliğinin doğmasına yol açan bir deneyim oldu. Çalışmalar arasında kadınların karar verici pozisyonlara gelmesi için üniversite içindeki kadınlara ulaşmak için eğitim programlarının başlatılması hedeflendi” sözlerine yer verdi.
‘2016 yılından bu yana üniversiteye tek bir kadın alınmadı’
“Jisr” biriminin daha sonra sivil topluma yönelik ortaklıklarını genişletebildiğine dikkat çeken Fatima Al-Zahraa Iflahan, özellikle Al-Huz vilayetinde kadın ve gençlik portalı aracılığıyla çalışmalar yürüttüklerini kaydetti. Fatima Al-Zahraa Iflahan, “Fas’taki tüm üniversitelerde kadın üniversite profesörlerinin yüzdesi 13,33'ü geçmiyor. Bilimsel araştırma enstitülerinde ise bu oran yüzde 13,68. Kadın üniversite rektörlerinin yüzdesi hala çok zayıf. Bunun nedeni üniversitelerde ve diğer kurumlarda kadınların pozisyonlara erişimini reddeden erkek egemen zihniyetinden kaynaklanıyor. Bu rakamları sadece utanç verici bir durum olarak açıklamayız, aynı zamanda söz ve eylemler arasındaki farkın çok büyük olduğunu da gösteriyor. 1978 yılında Marakeş'te Qadi Ayyad Üniversitesi'nin kurulmasından bu yana 2016 yılı itibarıyla üniversiteye tek bir kadın bile atanmadı.
Bundan kaynaklı üniversitelerde fırsat eşitliği ve eşitlik ilkesini tesis edecek siyasi iradeye sahip olunması gerekiyor. Üniversiteler toplumun değişmesine, koşullarının iyileştirilmesine ve yarının nesilleri olarak kabul edilen öğrenciler arasında insan hakları kültürünün geliştirilmesine katkıda bulunmaları gerekiyor, çünkü bu olmadan üniversiteler istenilen rolü yerine getiremez” sözleriyle konuşmasını noktaladı.