‘Fas’ta kadına yönelik şiddet verileri gerçeği yansıtmıyor’
Fas’ta kadınlara yönelik şiddet resmi rakamlarda düşük görünse de gerçeklerin çok daha derin ve karmaşık olduğuna dikkat çeken Saida Al-Wadi, şiddetle mücadelede çok yönlü çalışılması gerektiğini söyledi.

RAJA KHAYRAT
Fas – Planlama Yüksek Komisyonu tarafından yayınlanan resmi verilere göre, Faslı kadınların yalnızca yüzde 11,3’ü eşleri dışında biri tarafından şiddete maruz kaldığını bildirirken, yüzde 8’i aile içi şiddete maruz kaldığını belirtti. Cinsel şiddet oranı ise yüzde 3’ü geçmedi. Kadınlar, Fas’ta siber alan da dahil olmak üzere çeşitli ortamlarda cinsiyete dayalı şiddete maruz kalıyor. Siber şiddet oranı yüzde 13,8'e ulaşıyor. Ancak en yaygın şiddet biçimi, aile içi ve evlilik ortamında görülüyor. Bu alandaki yaygınlık oranı yüzde 52,2’ye kadar çıkıyor. Uzmanlar, bu durumun en tehlikeli şiddet biçimlerinden biri olduğuna dikkat çekiyor ve bu tür şiddetin bazı kadınları ve kız çocuklarını intihara sürüklediğini vurguluyor.
Resmi veriler gerçeği yansıtmıyor
Resmi rakamlara bakıldığında, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet oranının düşük kaldığı görülüyor. Ancak yaşananlar, bu vakaların ardında yatan rahatsız edici gerçekliği ortaya koyuyor. Bu durum, açıklanan verilerin doğruluğu ve Fas toplumunun hâlâ kadınların insan haklarını tanıyıp tanımadığı konusundaki tartışmaları yeniden gündeme getiriyor.
Kadın Eylem Birliği Marakeş Şubesi Genel Sekreteri ve insan hakları aktivisti Saida Al-Wadi, Yüksek Planlama Komisyonu tarafından yayınlanan şiddet verilerinin, Faslı kadınların yaşadığı gerçeklerle örtüşmediğini belirtti. Kadına yönelik şiddetin hâlâ yeterince raporlanmayan bir olgu olmayı sürdürdüğünü kaydeden Saida Al-Wadi, özellikle dile getirilmeyen şiddet biçimlerinin tartışılmasının, resmi kurumlar tarafından yayınlanan istatistiklerin doğruluğunu doğrudan etkileyen derin bir sorunu ortaya çıkardığına dikkat çekti. Saida Al-Wadi, “Birçok şiddet vakasının yetkililere bildirilmemesi, aile içi şiddet başta olmak üzere çeşitli şiddet türlerinde kaydedilen düşük oranların temel nedenlerinden biridir” dedi.
‘Kayıt altına alınmayan şiddet çok daha yüksek’
Aile içi şiddette bildirilen oranların, gerçeği tam olarak yansıtmadığını düşünen Saida Al-Wadi, “Yüzde 8’i aşmayan bildirim oranı, aslında kayıt altına alınmayan şiddetin çok daha yüksek olduğunu açıkça gösteriyor. Bunun birçok nedeni var; özellikle ataerkil toplum yapısı ve bazı çağdışı gelenekler… Maalesef bu durum, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin kabul görmesine ve faillerin cezasız kalmasına yol açıyor. Kadınların sessiz kalmasının ardında sosyal, ailevi ve ekonomik pek çok baskı var. Kadınların çoğu ekonomik olarak güçsüz durumda ve bu da onları geçim kaynağını kaybetme korkusuyla sessizliğe itiyor. Ayrıca damgalanma korkusu da çok büyük bir engel. Birçok kadın, karşılaşacağı zorlu ve belirsiz mücadeleden çekiniyor, bu yüzden susmayı tercih ediyor” ifadelerinde bulundu.
‘Aile müdahalesi, kadınların yaşadıkları şiddeti gizlemesine neden oluyor’
Kadınların şiddet vakalarını bildirmelerini engelleyen birçok faktörün olduğunu dile getiren Saida Al-Wadi, “Dava masrafları, yasal prosedürlerin karmaşıklığı ve kadınların yasal haklarını yeterince bilmemesi bunların başında geliyor. Özellikle çocukların varlığı ve kadın maddi olarak bağımsız değilse, geçim kaynaklarını kaybetme korkusu durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Şiddete maruz kalan kadınların adalete erişimini engelleyen gelenek ve göreneklerle ilgili toplumsal faktörler de büyük rol oynuyor. Aile müdahalesi, kadınların yaşadıkları şiddeti gizlemesine neden oluyor. Eşin kadına uyguladığı şiddet ise toplum tarafından normalleştiriliyor. Aile ve toplumun kadınlar üzerindeki bu baskıları, ihbar etme ve şikâyette bulunma olasılığını azaltıyor ve faillerin cezasız kalmasına zemin hazırlıyor. Kısacası, toplumda şiddet normalleşmiş durumda” sözlerine yer verdi.
Kırsalda şiddet daha büyük
Kırsal kesimdeki kadınların durumuna da değinen Saida Al-Wadi, şöyle konuştu:
“Kırsal kesimlerde kadınlara yönelik şiddet oranları çok yüksek ama maalesef kadınlar genellikle yetkililere şikayette bulunmuyor. Bunun temel nedenleri; yoksulluk, temel hizmetlerin eksikliği, sosyal izolasyon, zayıf altyapı ve ulaşım sorunları. Bu durum, kadınların şiddete maruz kalanlar için oluşturulmuş destek birimlerine ulaşmasını engelliyor, adalete erişimlerini zorlaştırıyor ve acılarını daha da derinleştiriyor. Ayrıca, bu koşullar kadınların dışlanmış ve ötekileştirilmiş hissetmesine neden oluyor.”
‘Sivil örgütler sürece dahil edilmeli’
Kadınlara yönelik şiddet oranlarının doğru ve şeffaf şekilde izlenebilmesi için şiddetle mücadele eden sivil toplum kuruluşlarının sürece dahil edilmesi gerektiğini vurgulayan Saida Al-Wadi, “Kadınlara yönelik şiddet oranlarının doğru ve şeffaf bir şekilde izlenebilmesi için şiddetle mücadele eden sivil toplum kuruluşları sürece dahil edilmelidir. Böylelikle şiddet vakalarına ilişkin doğru veriler elde edilebilir. Bu kuruluşlar, şiddete maruz kalan kadınları ağırlayan merkezler ve danışmanlık merkezleri aracılığıyla veri topluyor” dedi.
‘Psikolojik ve hukuksal destek hizmetleri güçlendirilmeli’
Bölgesel danışmanlık merkezlerinin, şiddet olaylarını takip etmek için aylık ve yıllık raporlar hazırlamak zorunda olduğunu belirten Saida Al-Wadi, bu raporlarda şiddete maruz kalan kadınların merkezlere başvurma oranlarının da yer aldığını söyledi. Saidi Al-Wadi, bu merkezlerin, kadınların şikayetlerini dinlemekle başlayıp onlara psikolojik ve hukuki destek sunduğunu, ayrıca faillerin yargılanması sürecinde mahkemelerde de kadınlara eşlik ederek her aşamada destek verdiklerini vurguladı. Kadınları korumak için uzman desteği ve acil durum prosedürlerinin sağlanmasının önemine dikkat çeken Saida Al-Wadi, şiddete maruz kalan kadınlara yönelik psikolojik destek hizmetlerinin güçlendirilmesi gerektiğini aktardı. Saida Al-Wadi, ayrıca, şiddete maruz kalan kadınların hukuki desteği alabilmesi için ücretsiz hukuki hizmetlerin kapsamının genişletilmesi gerektiğini vurguladı.
Konuşmasının sonunda, sivil toplum ve kadın derneklerinin başta Aile Yasası olmak üzere, kadınların tüm insan haklarına kavuşması için mücadele etmeye devam ettiğini söyleyen Saida El Wadi, insan hakları savunucuları ve sivil toplumun bu alandaki çabalarının sürdüğünü kaydetti.