Ezgi Karakuş: Deprem bölgesinde ilk günkü ihtiyaçlar devam ediyor

Afet İçin Feminist Dayanışma’dan Ezgi Karakuş, deprem bölgesinde ilk günkü ihtiyaçların ve sorunların devam ettiğine dikkat çekerek, yaşamı etkileyen sorunların kadınların üzerine yük olarak geri geldiğini anlattı.

ROJDA KIZGIN

Haber Merkezi- Mereş merkezli 6 Şubat’ta ard arda meydana gelen depremler sonrası yaşanan afet 11 ilde yıkıma neden oldu. Resmi rakamlara göre 50 bin 783 can kaybının yaşandığı ancak gerçek rakamın daha yüksek olduğu tahmin edilen depremlerde, yüz binlerce kişi ise yaralandı. 518 bin 9'u acil, ağır, yıkık olarak nitelendirilen 1 milyon 929 bin 313 konutta hasar tespit edildi.

122’nci günde bir kadının cansız bedeni bulundu

Depremin 122’nci gününde Semsûr’da (Adıyaman) bir binanın enkaz çalışmaları sırasında 20’li yaşlarda olduğu belirtilen bir kadının cansız bedeni kepçe operatörü tarafından bulundu. Enkazların altından çıkarılan binlerce cansız beden “isimsiz” mezarlara defnedilirken, ailelerin kayıp yakınlarını bulma bekleyişi sürüyor. 

Evsiz kalan binlerce kişi ya göç etmek zorunda kaldıkları kentlerde ya da deprem bölgesinde zor koşullarda yaşama tutunmaya çalışıyor. Var olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılık daha da derinleşti. Haftalarca çocuk bezine, pede ve iç çamaşırına erişemeyen kadınların ihtiyaçları ise kadın platformları ile sivil toplum örgütlerinin çağrıları üzerine gönüllülerin destekleriyle giderilmeye çalışıldı. Depremin üzerinden 4 ay geçti. Ne enkazlar tamamen kaldırıldı ne ihtiyaçlar giderildi ne de sorunlar çözüme kavuşturuldu.

Bağımsız feministler, sivil toplum örgütleri ve kadın örgütlerinden feministlerin yer aldığı dayanışma grubu olan Afet İçin Feminist Dayanışma, deprem bölgesinde başlattığı kadın dayanışmasını sürdürüyor. Afet İçin Feminist Dayanışma’dan Ezgi Karakuş, Semsûr (Adıyaman) ve Hatay’da kurdukları “Kadın Çadırı”nda sürdürdükleri dayanışmayı, depremden sonrası karşılaştıkları tabloyu, şu an hala devam eden ihtiyaçları ve sorunları anlattı.

‘6 Şubat akşamı feministler olarak hızlıca bir araya geldik’

Depremin yaşandığı ilk gün depremin boyutunu ve etkisini anlamaya çalıştıklarını dile getiren Ezgi Karakuş, “6 Şubat akşamı feministler olarak hızlıca bir araya geldik, çok fazla katılımın olduğu bir toplantı yaptık. İlk reaksiyonumuz arama kurtarma çalışmalarının yetersiz olması nedeniyle oraya dair devletin sorumluluklarını hatırlatan ve atılması gereken acil adımları tekrarlayan bir metin hazırlamak olmuştu” dedi.

‘Kadınların etkilendiği koşullar üzerinde durduk’

“Ben de bir haftalığına arama kurtarma gönüllüsü olarak Antep-Islahiye'ye gittim” diyen Ezgi Karakuş, depremin yaşandığı ilk anda birçok kadının öncelikle evde bakım verdiği yaşlıların, çocukların, engellilerin odasına gittiği, başörtüsü, kıyafeti nedeniyle hemen evden çıkamadığı için depremde hayatını kaybettiğine dikkat çekti. Her afette böylesi bir durumla karşı karşıya kaldıklarına işaret eden Ezgi Karakuş, depremin hemen sonrasına ilişkin şunları aktardı:

“Depremden öncede hanedeki bakım yükü kadın üzerindeyken depremin ardından da bu bakım yükü katlanarak arttı. Soğuk havaya rağmen genel anlamda çadıra erişim yoktu ve tek başına yaşayan kadınlara ise çadır verilmedi. Tuvalete erişim yoktu. Kadınların en temel ihtiyaçlarının görünür olmadığı bir noktadaydık. Burada hızlıca bir şeyler geliştirmemizin sebebi de feministlerin hem 1999 Marmara depreminde hem de 2011 Van depremindeki saha deneyimleriydi. Biz de bunu göz önünde bulundurduk. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle kadınların etkilendiği koşullara dikkat çekmek üzerine durduk.”

‘Çadırkentler kadınların ihtiyaçları gözetmeden kuruldu’

Depremden sonra kurulan çadır kentlerin de kadınların ihtiyaçlarını gözetmeden kurulduğuna vurgu yapan Ezgi Karakuş, “Çadırlar çok bitişik kuruldu, kadınların çıkabileceği ortak bir alan gözetilmedi. Yani 250 kişilik bir çadırkentte bir tuvalet oluyor. Bu tuvalet de çadırkentin dışına, karanlık ücra bir köşeye kuruluyor. Çadırdaki bakım yükü kadınların üzerinde olduğu için gece o tuvalete çocuklarıyla birlikte gitmek zorunda kalıyor. Tuvalete erişimde de güvenlik ve hijyen sorunuyla da karşı karşıya kalıyorlar. Pede, hijyenik ürünlere erişim yok. İç çamaşıra erişim bir ay boyunca neredeyse hiç olmadı” dedi.

‘Tuvaletler dışarda, yeterli ışıklandırma yok’

Kadınların ihtiyaçlarını talep edebilecekleri, söyleyebilecekleri bir zemin de olmadığını vurgulayan Ezgi Karakuş, “Bu bağlamda baktığımız zaman, depremin kadınlar üzerindeki etkisinin daha katmanlı ve depremden sonraki o sürecin de yine kadınlar üzerinde daha fazla boyutta devam ettiğini söylemek mümkün diyebilirim. Konteynırlar, çadırkentler hala güvenlik açısından çok sorunlu, tuvaletler hala dışarıda, yeterli ışıklandırma yok. Geceleri kadınlar hala kendilerini güvende hissetmiyorlar. Bunlar ciddi anlamda yaşamı etkileyen, kadınların üzerinde yük olarak geri geliyor” diye konuştu.

‘Depremin ilk gününden başlayan sorunlar hala devam ediyor’

Ezgi Karakuş, depremin ilk gününden başlayan sorunların hala devam ettiğini, şu an çadır kentler ve konteynırlarda temiz suya, hijyen malzemelerine, temel ihtiyaçlara erişimde problemlerin sürdüğünü söyledi. Deprem bölgesine gelen yardımların azaldığına dikkati çeken Ezgi Karakuş, devam eden ihtiyaç ve sorunları şöyle aktardı:

“Şu an yardımlar azaldı. Gönüllerin gelmesi azaldı. Kadın sağlığı, üreme sağlığı gibi gerekli sağlık hizmetlerine erişim hala çok kısıtlı. Kadınların ev işi bakım yükünü azaltacak, çamaşırhane, aş evi ile  çocuklar için oyun etkinlik alanlarının oluşturulması gerekiyor. Çoğu yerde bunları göremiyoruz. Şu an bir yandan havalar ısınıyor. Mevsimsel değişimlerle ihtiyaçlar da değişiyor. Daha ince penye kıyafetler, şapka, güneş kremi, nemlendirici, terlik gibi ihtiyaçlar söz konusu. Sinek ilacı gibi aslında günlük hayatta kritik olan ihtiyaçlar var. Bunlar şu anlamda kritik; çadırlar hava ısındıkça daha sıcak oluyor. Özellikle Hatay ve Adıyaman gibi şehirler özellikle yaz aylarında aşırı sıcak olan yerler. Dolayısıyla buralarda gölgelik alanlara ihtiyaç var. Ancak alanlar buna göre kurulmamış.”

‘Kadınların çadır dışında vakit geçireceği alan yok’

Yaz aylarında çadırların aşırı derecede sıcak olması nedeniyle gündüzleri çadırlarda kalamayan kadınların dışarı çıktığı zaman vakit geçirebilecekleri bir yer olmadığına vurgu yapan Ezgi Karakuş, “Buna göre de bir çalışmanın olması gerekiyor. Ki zaten çadırlarda yaşamak söz konusu değil, geçici yaşam alanları için konteynırlar daha uygun. Konteynır kentler hızlıca kurulmalı ve oralara geçilmesi gerekiyor. Kadın ve LGBTİ+'ların yaşam alanlarında bir araya gelebileceği güvenli ortak alanların oluşturulması, kadınların erişebileceği danışma merkezlerinin kurulması, uzun vadeli ve her açıdan ele alınabilecek bir planlamanın oluşturulması gerekiyor. Deprem bölgesindeki kadınların gelecekleri hala belirsiz” diye belirtti.

‘Erkek şiddetine ilişkin acil eylem planı yok’

Erkek şiddetine karşı gerekli önlemlerin alınması gerektiğini ancak devletin bu yönlü acil eylem planı olmadığını ifade eden Ezgi Karakuş, “Deprem bölgesindeki sığınaklar açık değil. Kadınların bu mekanizmalara nasıl erişebileceğine dair bir bilgi de söz konusu değil. Yaşam alanlarında kadınlar için danışma merkezleri olması gerekiyor. Dil farklılığı gözetilerek tercüman desteği sağlanması gerekiyor. Göçmen, mülteci, roman kadınların ayrımcılığa, ırkçılığa maruz kalmasının önüne geçmek için kapsayıcı önlemler gerekiyor buna dahil hiçbir çalışma yok” dedi.

Yine eğitimine devam edemeyen, aileye mecbur bırakılan, gelecek endişesi olan genç kadınların desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Ezgi Karakuş, “Genç kadınlara uygun çalışma alanlarının hala olmadığı bir koşuldan söz ediyoruz. Bu koşullarda sınavlara hazırlanıyorlar” dedi.

‘Çadırkentlerden şehir merkezine ücretsiz toplu taşıma sağlanmalı’

Ezgi Karakuş, bazı marketlerin, işyerlerinin açıldığı şehirlerde yaşamın kısıtlı olarak devam ettiğini belirterek, şunlara dikkat çekti: “Çadırkentten şehir merkezine ulaşım için ücretsiz toplu taşıma sağlanması gerekiyor. Seçim döneminde de herkesin ilgisi daha farklı konulara kaydığı için birazcık daha geri planda kaldı ve her zaman söylüyoruz, afet anlarında ilk zamanlar çok kritik ama uzun vadede olabilecek bir süreç bir-iki yıl boyunca gözümüz kulağımızın burada olması gerekiyor. Buranın ihtiyaçları çok boyutlu olarak her zaman devam ediyor. Burada devletin varlığını doğru dürüst görmediğimiz için de buradaki gönüllü ihtiyacı, bahsettiğim tüm ihtiyaçlar devam ediyor.”

‘Önceliğimiz kadın dayanışmasını kurmak’

Afet İçin Feminist Dayanışma olarak feminist dayanışmayı esas alarak ağırlıklı Adıyaman ve Hatay’da gönüllülerle çalışma yürüttüklerini dile getiren Ezgi Karakuş, “Burada önceliğimiz daha çok psikososyal destek, kadın dayanışmasını kurmak. Bir çadırkentin işleyişinde ne iş varsa ona da dahil oluyoruz. Temel ihtiyaçların dağıtılmasından tutalım da kadınlarla etkinlik yapmak, bir araya gelip bir şeyleri konuşmak paylaşmak, çamaşırhanenin işleyişini takip etmek, yemek dağıtımının, tuvalet temizliğinin kolektif bir şekilde yürütülmesine katkı sağlamak gönüllü çalışmanın içerisinde” dedi.

‘Gönüllüler bir haftalık dönüşümlü olarak geliyor’

Gönüllülerin bir haftalık dönüşümlü olarak Adıyaman ve Hatay’da kadın çadırında faaliyet yürüttüğünü aktaran Ezgi Karakuş, şunları kaydetti:

“Çünkü hem psikolojik hem de fiziksel açıdan yorucu bir süreç. Kadın çadırında, kadınlarla dayanışma kurmak, çadırkentte yaşayan kadınların özel ihtiyaçlarına dair birlikte haberleşmek, birlikte bir şeyleri kurmak yürütmek, çadırkentin ihtiyaçlarını gözetmek orada etüt alanına ihtiyaç varsa buna dair bir çalışma yürütmek, çadırkentin genel işleyişini devam ettirmek su problemi varsa onu çözmeye çalışmak, tuvaletler tıkandıysa buna dair bir çalışma yürütmek gibi. Oradaki gündemler, ihtiyaçlar her gün değişiyor, çeşitleniyor, çoğalıyor. Bunlara dair hızlıca aksiyon alıp çalışma yürütmek söz konusu. Bizim önceliğimiz feminist dayanışmayı kurmak. Kadınlarla güven ilişkisiyle bir arada bulunmak ve birbirimizi güçlendirecek faaliyet yürütmek.”

‘Kadınların geri bildirimleri olumlu’

Her hafta başka bir grubun kadınlarla dayanışma amacıyla Hatay ve Adıyaman’a gittiğini yineleyen Ezgi Karakuş, depremzede kadınların da kadın çadırının kendilerine güç verdiğini, güvende hissettirdiğini her grupta paylaştığını aktardı. Kadınların ihtiyaçlarına yönelik ilk önce kadın çadırına geldiklerine işaret eden Ezgi Karakuş, “Herhangi bir şeyi konuşmak için de bir alan kadın çadırı. Kadınların sosyalleşebileceği, birbiriyle tanışabileceği aynı zamanda birbirleriyle dayanışma kurabilecekleri bir zemin. Çünkü çadırkentlerde bu gerçekten söz konusu değil. Çadırkentlerde bulunan ortak alanlar genelde erkeklerin çıktığı, sosyalleştiği alanlar oluyor ve kadınlar çadırların içinden çıkamıyorlar” diye konuştu.

‘Dayanışma bize de iyi geliyor’

Deprem bölgesinde böylesi bir dayanışmayı kurmanın kendilerine de iyi geldiğini vurgulayan Ezgi Karakuş, “Burada şunun önemini de görüyoruz. Tüm yaşam alanlarında böyle bir kadın çadırının, kadınların güvenli alanının oluşması ve burada bir faaliyet yürütülmesinin aslında ne kadar önemli olduğunu orada her yaşanan olayda ya da her bir araya gelişimizde daha fazla fark ediyoruz” dedi.

‘Hatay’da kadın üreticilerin güçlendirilmesi gerekiyor’

Deprem bölgesinde uzun süreli planlamaların olmadığını, sorunların giderilmesine dönük etkin çalışmanın halen yürütülmediğini, kadınların güçlendirilmesine dair ileriye dönük bir çalışmanın olmadığına vurgu yapan Ezgi Karakuş, “Şu an Hatay'da kadın üreticilerin güçlenmesi için neler yapabiliriz konuşuyoruz. Kadın üreticilerle bir araya gelerek neler yapabileceğimizi, bu alanları nasıl güçlendirebileceğimizi konuşuyoruz ama bu alanda da bir faaliyet söz konusu değil” dedi. Koordinasyonsuzluğun hala süregelen bir durum olduğuna vurgu yapan Ezgi Karakuş, bu nedenle ihtiyaçların platformlar, dayanışma grupları, sivil toplum örgütleri tarafından karşılanmak zorunda olduğunu ancak bunun da yeterli olmadığını söyledi.

Gönüllü olma çağrısı

Adıyaman'da kurdukları kadın çadırında gönüllü ihtiyacının devam ettiğini belirten Ezgi Karakuş, “Eğer Gönüllü olmak isterseniz Instagramda formumuz var onu doldurup gönüllü olarak Adıyaman’a gidebilirsiniz. Hatay'da kadın çadırımız var. Etkinlik bazlı olarak orada yer alacağız. Twitter ve Instagramdan takip ederseniz hem orada kooperatif çalışmalarındaki duyurularımızı takip edebilirsiniz hem de oradaki etkinliklerdeki çağrımızı görüp siz de dahil olabilirsiniz” dedi.