Ermeni Soykırımı ile yüzleşme çağrısı

Ermeni Soykırımı'nın 109'uncu yıl dönümü dolayısıyla yapılan açıklamalarda, İnsanlığa karşı işlenen suçlarla yüzleşmenin toplumsal barışı kurmanın da önemli bir adımı olacağına vurgu yapılarak, "soykırımla yüzleşme" çağrısı yapıldı.

Haber Merkezi- Ermenilere karşı 24 Nisan 1915 tarihinde gerçekleştirilen soykırım 109’uncu yılında. 800 bin ile 1 milyon 800 bin arasında Ermeni yurttaşın hayatını kaybettiği soykırımın yıl dönümü dolayısıyla yapılan açıklamalarda “yüzleşme” çağrısı yapıldı.

DBP: Yüzleşmeme ısrarı bir çok katliamın zeminini hazırladı

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) açıklamasında, "Ermeni halkının acısını paylaşıyor, yaşamını yitirenleri saygıyla anıyoruz” denildi. Müslümanlaştırma ve Türkleştirme politikalarının tüm halklar ve inançlara kırım, acı ve ölüm getirdiğinin belirtildiği açıklamada, “Toplumda kutuplaşma giderek derinleştirilmiştir. Tekçi zihniyetin 1915 ile yüzleşmeme ısrarı birçok katliamın da zeminini hazırlamıştır. Trakya Pogromu, Dêrsim Katliamı, Varlık Vergisi ve Aşkale Sürgünü, 6-7 Eylül Olayları, Maraş, Çorum ve Sivas Alevi katliamları ve Kürtlere yönelik devam eden baskı, şiddet ve asimilasyon uygulamalarında vücut bulmuştur” denildi. Soykırımla yüzleşilmesi çağrısının yapıldığı açıklamada şu ifadeler yer aldı:

"Geçmişle yüzleşirken; sürüldükleri coğrafyalarda mezar taşları dahi olmayan Ermeni halkının ölülerine gereken saygının korunması, inanç mekanlarını rahatça kullanabilmeleri, eşit yurttaşlık temelinde hukuki düzenlemelerin yapılması atılacak adımlardan yalnızca birkaçıdır. İnkarı besleyen bir tutumdan uzaklaşıp ‘Her Ermeni bir belgedir’ diyen sevgili Hrant Dink’in sözlerini anımsamalı ve tarihsel gerçekliği ortaya koymalıyız. Kendi adımızı iktidarların koymasına müsaade etmeden tarihsel gerçekliğimiz ile demokrasi güçleri ile birlikte ortak mücadeleyi ortaya koymalıyız. 24 Nisan 1915 Ermeni Soykırımı’nın yıl dönümünde hakikatin ortaya çıkması için mücadelemizi sürdüreceğimizi belirtiyoruz. Ermeni ve Süryani halkının acısını paylaşıyor, yaşamını kaybedenleri saygıyla anıyoruz."

Amed Barosu: Geçmişle yüzleşilmesi gerektiği çağırısından vazgeçmeyeceğiz

Amed Barosu da, yaptığı açıklamada her 24 Nisan'da Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hükümeti ve bürokrasisinin telaşla kimin yaşananları nasıl adlandıracağının kaygısı ve hesabıyla, hakikatle kavgaya tutuştuğuna dikkat çekti. Her yıl hakikatle yüzleşmeye yönelik yaptığı açıklamalar nedeniyle hakkında açılan soruşturma ve yargılamalarla bu kavgadan payına düşeni aldığını belirten Amed Barosu, şunları kaydetti:

“Tarihte yaşanmış acıları önce öğrenmek ve sonra o acıya saygı göstermek gerekir. ‘Ama’ demeden konuşup duygular paylaşılmalı ve hakikatle yüzleşilerek onarıcı bir adalet anlayışı ile hareket edilmelidir. Tehcir, soykırım, kıyım, katliam... Hangi kelimeyi seçerse seçsin, gerçeklerin yanında saf tutmak isteyen herkes, yolun uzun ve engebelerle dolu olduğunu bilir. İnkâr ise en kapsamlı, en etkili, en kalıcı, en yaygın insan hakları ihlalidir. Bu nedenle bütün yargı tacizlerine rağmen Ermeni Halkının yaşadığı hakikatin ortaya çıkması ve geçmişle yüzleşilmesi gerektiği çağrılarında bulunmaktan asla geri durmayacağız. Ermeni Halkının acısını paylaşıyor, Medz Yeghern’in/Fermana Fılla’nın/Büyük Felaket’in/Soykırım’ın kurbanlarını saygıyla anıyoruz.”

DEM Parti: Acıları ve yası paylaşıyoruz

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) de “109 yıllık acıları ve yası paylaşıyoruz” başlıklı açıklama yaptı. Tarihsel hakikatlerle yüzleşmenin ortak bir geleceği inşa etmek için vazgeçilmez bir adım olduğunun vurgulandığı açıklamada, şöyle denildi:

“24 Nisan 1915’te iki yüzü aşkın Ermeni aydının evlerinden alınarak ölüme yollanması ile başlayan bir etnik kimlik ve inanç kırımı olan Büyük Felaket’in (Metz Yeğern) üzerinden 109 yıl geçti. Bu süreç, yüz binlerce Ermeni'nin sürgünü ve katli ile devam etti. Bu toprakların diğer Hıristiyan halkları da bu politika ve uygulamalar sonucunda çok ağır insani bedeller ödediler ve katledildiler. Şu çok açık ki Ortadoğu ve Kafkasya coğrafyasını, üzerinde yaşadığımız toprakları çoraklaştıran gerçeklerle ve utançlarla yüzleşmeyi ertelemek veya yapmamak toplumsal barışa ve hakikatlerin konuşulmasına hizmet etmemektedir. İnsanlığa karşı işlenen suçlarla yüzleşmek ortak ve eşit bir geleceği ve toplumsal barışı kurmanın da önemli bir adımıdır.

Bu topraklarda var olan farklı halkların ve inançların, kimliklerin ve kültürlerin yaşadıklarını unutturmak; başka bir deyişle farklılıkları silmek, yok saymak ve homojen bir toplum yaratmak, tek ırk-tek din-tek dil anlayışını egemen kılmak hedefi 20’nci yüzyılın başlarından bugüne dek süregeldi. Ne yazık ki, bugün bile bu topraklar üzerindeki farklı etnik kimlik, dil, kültür ya da inancın bir diğerinden üstün olmadığı gerçeği toplumsal ve siyasal genel kabul görmemektedir. Toplumsal çoğulculuğa denk düşen yasal ve anayasal düzenlemeler ve gereklilikler yerine getirilmemektedir. Farklı siyasal aidiyetten de olsa tekçilik anlayışında birleşenlerin ve uzlaşanların hakimiyeti sürmektedir.

Bu toprakların ve coğrafyanın kadim halklarından olan Ermeni halkıyla ve Ermeni yurttaşlarımızla birlikte huzur içinde ve eşit koşullarda yaşamak son derece önemlidir. Aynı zamanda bölgemizin bir parçası olan Ermenistan devletiyle diplomatik, ticari, ekonomik ve kültürel ilişkileri geliştirmek hem halkların ihtiyacı ve çıkarıdır hem de Kafkasya bölgesinde barışın inşa edilmesinin yoludur. Bu duygu ve düşüncelerle, Anadolu ve Mezopotamya’nın kadim halkları olarak 109 yıllık acıları ve yası bir kez daha paylaşıyor; yaşanmış olan Büyük Felaketi, bu insanlık trajedisini yüreğimizin derinliklerinde duyuyor, o süreçte yaşamını yitirenleri bir kez daha hüzün ve saygıyla anıyoruz.”