‘Kadınların ve erkeklerin birlikte inşa ettiği bir tarih yazılmalı’
İnsanlık tarihinin erkeklerin kaleminden çıktığını ve gerçeği yansıtmadığını anlatan tarihçi Dr. Amal El-Masdour, “Erkeklerin ve kadınların birlikte inşa ettiği bir tarih yazılmalı” dedi.

İBTİSAM AXFİR
Bingazi- İnsanlığın yazıyla tarihi kaydetmeye başladığı ilk dönemlerden itibaren anlatılar çoğunlukla kalemi elinde bulunduran erkekler tarafından şekillendirildi. Ataerkil yapı, erkeğe liderlik ve bilgi üretme hakkı verirken, kadını ise bir kenara itti. Kadınlar yüzyıllar boyunca devrimlerde, reformlarda ve sözlü kültürün aktarımında aktif rol oynadı. Ancak isimleri çoğunlukla belgelerin dipnotlarına sıkıştırıldı ya da hiç kaydedilmedi.
Bingazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi ve Araştırmacı Dr. Amal El-Masdour, tarihin yeniden yazılması gerektiğini vurgulayarak, “Bugün bildiğimiz tarih, çoğunlukla erkeklerin kaleminden çıktı. Ataerkil yapılar erkeklere liderlik ve yazma hakkı verirken, kadınları ev içi rollerle sınırlandırdı. Bu yüzden tarih, iktidarı elinde tutanların gözünden yazıldı” dedi.
‘Erkek egemenliği kadınların kalemini engelledi’
Amal El-Masdour, bu durumun her zaman bilinçli bir komplo değil, ataerkil düzenin doğal sonucu olduğunu ifade etti. Kadınlar eğitimden, mülkiyetten ve siyasetten dışlanınca, yazının ve belleğin de üreticisi olamadılar. Amal El-Masdour, ancak bu durumun onların toplumdan uzak olduğu anlamına gelmediğini kadınların devrimlere katıldığını, kültürel mirası koruduğunu ama isimlerinin kaydedilmediğini anlattı.
Dr Amal El-Masdour, 19. yüzyılda kadın sorunlarını yazıya döken Lübnanlı Zeyneb Fevvaz ve Mısırlı Aişe et-Teymuriyeyi örnek gösterdi. Libya’da ise Cebel Nefusa’dan Zeyneb Nefzaviyye, kızlar için yatılı okul açarak iz bıraktı. El yazmaları ve biyografilerde kadınların bilgi ve kültürü yaşattığına dair işaretler bulunduğunu, bu alanda ciddi araştırmalar gerektiğini belirtti.
Kadının görüntüsü çarpıtıldı
Kadının tarihten dışlanması, onun tarihsel imajını da olumsuz etkiledi. Geleneksel anlatılarda kadın, erkeğe bağlı, duygusal, akılcı olmayan ve liderliğe uygun görülmeyen bir figür olarak resmedildi. Bu, kadınların gerçek katkılarını yansıtmayan, erkek tarihçilerin bakış açısının ürünüydü. Amal El-Masdour, kadınların tarih yazımına katılımının “unutulmuş köşeleri aydınlatacağını” söyledi.
Günümüzde yeni bir şans
Amal El-Masdour, günümüz teknolojisinin kadınlara kendi anlatılarını üretme fırsatı sunduğuna dikkat çekerek dijital platformlar, bloglar, podcastler ve belgesellerin kadınlara tarihlerine sahip çıkma alanı açtığını vurguladı. Ayrıca kadınların yüzyıllardır sözlü tarihin koruyucuları olduğunu, halk hikâyeleri, atasözleri, şarkılar ve gündelik olayları hafızada tuttuklarını hatırlatan Amal El-Masdour, sözlü tarihin “resmi olmayan” bir kaynak sayılmasının, kadın emeğinin bir kez daha küçümsenmesine yol açtığını ifade etti.
Daha adil bir tarih için
Araştırmacıların kadın anlatılarını arşivlerde ve sözlü tarih çalışmalarıyla gün yüzüne çıkarması gerektiğini dile getiren Amal El-Masdour, üniversiteler ve kültür merkezleri arasında ortaklıkların kurulmasının, Libya tarihinde kadınların katkılarını görünür kılacağını ifade etti ve “Libya tarihinin nesnel bir gözle yeniden incelenmeye ihtiyacı var. Erkeklerin ve kadınların birlikte inşa ettiği bir tarih yazılmalı. Bunun ilk adımı, tarihin bugünkü haliyle eksik ve önyargılı olduğunu kabul etmektir” dedi.