Elahe Sadr: ‘Jin, jiyan, azadî’ devrimi ile kendi yolumuzu bulduk

Kadın Hareketi’nden Elahe Sadr, “Jin, jiyan, azadî” devrimi ile kendi yollarını bulduklarını taleplerini belirlediklerini belirterek, “Dünya kadınları artık ataerkil normların altında yaşamak istemiyor” dedi.

ŞAHLA MOHAMMADİ

Haber Merkezi- İran’ın başkenti Tahran’da Jina Mahsa Amini’nin ‘ahlak polisleri’ tarafından katledilmesinin ardından İran ve Doğu Kürdistan’da “Jin, jiyan, azadî” sloganıyla başlayan halk ayaklanmasının birinci yılında Kadın Hareketi aktivisti Elahe Sadr, ajansımıza değerlendirmelerde bulunarak, “Ülkemizde devrimin başlamasıyla yaklaşık 650 genç katledildi, 20 bine yakın insan cezaevinde tutuklu bulunuyor” dedi. 

İran’da öğrencilerin okuldan atıldığını, öğretmen ve akademisyenlerin işten çıkarıldığını hatırlatan Elahe Sadr, yaşananları "korkunç" olarak nitelendirdi. İran'da 40 yılı aşkın süredir uygulanan baskılara değinen Elahe Sadr, “Jina isyanı çok muhteşem bir kadın devrimine dönüştü. Son 44 yılda toplumun birçok kesimi baskılarla karşı karşıya kaldı. ‘Jin, jiyan, azadî’ devrimi İran halkının mücadelelerini birleştiren bir kazanımdır. Dünyadan ne kadar övgü aldığını gördük, gerçekten övgüye değerdi. İran halkının yeniden ayağa kalkması gerektiğini düşünüyorum ve bunun da gerçekleşeceğine eminim, şimdi küllerin altındaki bir ateş gibi zamanla yeniden patlayacak ve halk kendi cesaretiyle ayağa kalkacak. Bu devrim ‘Jin, jiyan, azadî’yi her açıdan sürdürüyor, toplumda ilerliyor” diye belirtti.

‘İnsanlar bu şekilde yaşamaya devam edemez’

İran hükümeti politikalarına dikkat çeken Elahe Sadr, “İran İslam Cumhuriyeti baskı politikalarıyla halkın protestolarını bastırabileceğini sanıyor. Bir yazımda İran'daki ekonomik krizin artık yüzde 250'ye ulaştığını belirttim ve bu çok tuhaf çünkü insanlar gerçekten nasıl yaşadıklarını ve geçimlerini sağladıklarını bilmiyor. Halkın ciddi bir baskı altında. Elbette sadece ekonomik baskı değil, siyasi baskı da var. Ayrıca Mollaların ve İslam Cumhuriyeti'nin baskıları var. Farklı uluslar, özellikle de kadınlar, İslam Cumhuriyeti hükümetinin baskısı altında. İran hükümeti kısa vadede halkı biraz geri itip protestoları bastırabilirler ama uzun vadede hiçbir şey mümkün değil. Çünkü insanlar bu şekilde yaşamaya devam edemezler” ifadelerinde bulundu.

’44 yıllık mücadelenin kazanımları’

“Jin, jiyan, azadî” devrimiyle İran halkının farkındalığının arttığına vurgu yapan Elahe Sadr,  sözlerini şöyle sürdürdü: “İran hükümeti bir kültür devrimi yaptı. Bende bu kültür devriminin kurbanlarından biriyim. O sıralar öğrenciydim ve okuldan atıldım. Hatta üniversiteleri kapattılar ve ondan önce bir yıllığına üniversiteden atıldım. Kültür devrimi yaşanıp üniversiteler açıldıktan sonra hızla son dönem sınavlarını geçip dersimi bitirdim ama öğrenci arkadaşlarımın çoğu derslerini bitiremedi. Eğitimimi tamamladıktan sonra çalışmama izin verilmedi. Yani o dönem İran halkı büyük sıkıntılar yaşadı. İran İslam Cumhuriyeti İran-Irak savaşı sayesinde baskılarını artırdı. Çünkü bir ülkede savaş çıkınca halkta milliyetçi duygular artıyor ve sınırlarına müdahale edilmemesi için hükümetin arkasında duruyorlar ama artık durum böyle değil ve halk artık o insanlar değil. Daha bilinçli ve daha cesur oldular. Bakın, kadınları sokakta yakalayıp dövüyorlar ama yine de kadınlar başörtü kuralına karşı çıkıyor. Öğretmenleri, profesörleri kovuyorlar ama yine de yüksek sesle işlerini yaptıklarını, gerici sistemi kabul etmediklerini dile getiriyorlar. Bunlar 44 yıllık halk mücadelesinin, özellikle de ‘Jin, jiyan, azadî’ devriminin son bir yılındaki kazanımlarıdır.”

‘Mesele sadece başörtüsü değildi’

“Jin, jiyan, azadî” devriminin başlangıcına ilişkin konuşan Elahe Sadr, “Devrimin başlamasındaki tek sebep başörtüsü değildi. Başörtüsüne karşı mücadele bir kumaş parçasına indirgeyerek yapılmamalı ama İslam Cumhuriyeti iktidara geldiğinden beri yaptığı ilk şey kadınları tüm bireysel ve sosyal haklarından mahrum etmek oldu ve başörtüsüyle aslında amaçları kadına boyun eğdirmekti, iradelerini yok saymaktı. İslam Cumhuriyeti, evinde oturan, çocuk doğuran, erkeklere hizmet eden bir kadın yaratmak istedi. Elinden geleni yaptı ama gördük ki bu olmadı ve kadınlar gün geçtikçe daha da dirençli hale gelerek mücadelelerine devam ettiler. Bu mücadele yıllar içerisinde farklı biçimler aldı. Jina Mahsa Amini’nin katledilmesiyle ‘Jin, jiyan, azadî’ devrimi başladı. Aslında başörtüsü meselesi sadece bir kadın meselesi değildi. Başörtü meselesi ezilen uluslarla, ötekileştirilenlerle, kadınların mücadeleleriyle ilişkilendirildi. Devrimin tüm kadınlarını ortak taleplerde buluşturması tüm dünyada bu devrimin övülmesine neden oldu” dedi.

Devrim Kürdistan’dan yayıldı

Ataerkilliğe karşı mücadelede dünya kadınlarının birliğine vurgu yapan Elahe Sadr, “Jin, jiyan, azadî” devriminin bu birliğin sonucu olarak değerlendirdi. Elahe Sadr, “Bu devrimden önce batılı feministler Ortadoğu kadınlarını bir şekilde arkalarında görüyorlardı. Ancak ‘Jin, jiyan, azadî’ devrimiyle birlikte Ortadoğulu kadınlara yönelik bakış açısı değişti. Bu devrim aynı zamanda farklı uluslardan kadınların birbirlerinden fikir alışverişinde bulunmalarını da sağladı. Afganistanlı kadınlar hızla ‘Jin, jiyan, azadî’ devrimine destek oldular. Türkiye’de kadınlar çeşitli gösteriler düzenlerken, Arjantin, Şili ve İspanya'daki kadınlar büyük bir gösteri düzenlediler. Dünyadaki kadınlar artık ataerkilliğin, ataerkil norm ve değerlerin egemenliği altında yaşamak istemiyorlar. ‘Jin, jiyan, azadî’ Kürdistan'dan bize ulaşan çok önemli bir devrimdi” diye konuştu. 

Birlik vurgusu

Devrime verilen küresel desteği de değerlendiren Elahe Sadr, son olarak şöyle konuştu: "Dünyanın bağımsız, radikal ve popüler güçleri, feministler, işçi sendikaları gibi birçok çevre bu devrime destek verdi. Avrupa hükümetlerine ve genel olarak batıya gelince, her geçen gün İslam Cumhuriyeti'ne daha yakın olduklarını, ekonomik anlaşmalarının olduğunu, siyasi desteklerinin olduğunu görüyoruz. Onları hiçbir şekilde sevmiyorum. Bizler ‘Jin, jiyan, azadî’ devrimi ile kendi yolumuzu bulduk ve taleplerimizi belirledik. Devrimin birinci yılındayız. Bu devrim İran’da büyük bir olaydır.”

Halkların birlik olması gerektiğine dikkati çeken Elahe Sadr, “Okulda, üniversitede, hastanede ve her türlü sosyal grupta küçük ve halk örgütleri oluşturmalıyız ki İslam Cumhuriyeti'nin saldırılarına karşı birbirimizle ilişkimizi sürdürebilelim. Umarım bir an önce sonuca varırız ve bu şeytani güçleri İran'dan temizleriz, merkeziyetçilik olmadan, çoğulculukla demokratik ve özgür yaşarız, bu bizim gücümüzdür” dedi.