‘Efrin’deki suçların soruşturulması için uluslararası bir komiteye ihtiyaç var’

Türk devletinin işgali altındaki Efrin’de yaşanan insanlık dışı uygulamalar ve suçlara dikkat çeken PYD Efrin-Şehba Meclis Üyesi Hêvîn Reşîd, bu suçların soruşturulması için uluslararası bir komiteye ihtiyaç olduğunu söyledi.

HESNA MIHEMED

Şehba- Türk devletinin, 18 Mart 2018 tarihinde işgal ettiği Efrin bölgesinde yaşanan insanlık suçlarına uluslararası toplumun sessizliği sürüyor. Demokratik Birlik Partisi (PYD) Efrin-Şehba Meclis Üyesi Hêvîn Reşîd, 6’ncı yılına girecek olan işgal süreci ve buna karşı halkın direnişi ile şu an bölgede yaşananlara ilişkin ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.

‘Amaç Efrin’i Türkleştirmek’

Türk devletinin Efrin'e yönelik saldırısındaki amacının Efrin'i Türkleştirmek olduğunu vurgulayan Hêvîn Reşîd, “Efrin Suriye'de stratejik bir konuma sahip. Bu nedenle Türk devleti burayı işgal ederek kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak istiyordu. Efrin'i işgal etmeden önce saldırılarıyla Efrin'i hedef aldı. 20 Ocak 2018 tarihinde Türk devleti Efrin’i hedef alarak saldırılarını resmen başlattı” dedi.

‘Efrin barış ve güvenli şehir olmasıyla tanınıyordu’

Efrin’in binlerce yıl öncesine dayanan çok eski bir tarihe sahip olduğunu ve Kürt halkıyla tanındığını vurgulayan Hêvîn Reşîd, “Suriye'deki çatışma sırasında Efrin, diğer bölgelerden gelen göçmenlere de kapılarını açarak onları barındırdı. Efrin, Suriye'de barış ve güvenli bir şehir olmasıyla tanınıyordu. Türk devleti Efrin'i işgal ederek bölgedeki hayatı mahvetti" şeklinde konuştu.

‘Efrin halkı direnişleriyle tarih yazdı’

Efrîn halkının Türk devletinin işgaline karşı 58 gün boyunca direndiğini vurgulayan Hêvîn Reşîd, şunları aktardı:

“Saldırıların ilk anlarından Efrin'den çıkış anına kadar halk direnişin ortasındaydı. Direnişleriyle tarih yazdılar. Hiç geri adım atmadılar, hep öndeydiler ve topraklarına sahip çıktılar. Yapılan saldırılar sırasında halk, savaşçıları başı dik bir şekilde uğurluyordu ve savaşçıların etrafında bir çember oldular. Direnişleri sırasında ‘Çocuksuz yaşayabiliriz ama topraksız yaşayamayız’ sloganlarıyla direniş hattını oluşturdular. Türk devleti savaş uçaklarıyla vahşice saldırdı. Efrin semalarında hiç durmadı. Köyler ve ilçeler kent merkezine gitti.”

‘Özerk Yönetim kararıyla halk Efrin’den ayrıldı’

Direnişin son günlerinde Özerk Yönetim’in can güvenliği için halkın Efrin'den ayrılmasına yönelik karar aldığını aktaran Hêvîn Reşîd, “Bu karar alınmasaydı büyük bir katliam yaşanacaktı” dedi. Halkın bir kısmının Efrin’in yakınındaki Şehba’ya göç ettiğini söyleyen Hêvîn Reşîd, “Efrin halkı yönünü Şehba'ya verdi. 18 Mart 2018 tarihinde bölge yönetimi Şehba'daki direniş sürecinin ikinci aşamasını duyurdu. Şehba’da göç edenler için bir kamp oluşturuldu. Çünkü Şehba’da da evlerin çoğu yıkılmıştı. Kurulan kampta Efrin halkının tüm ihtiyaçları karşılandı ve direnişlerini sürdürmeleri için uygun koşullar sağlandı” diye konuştu.

‘Efrin’de kalanlar insanlık dışı uygulamalara maruz kalıyor’

Efrin’de kalan halkın işgal saldırılarına maruz kaldıklarını vurgulayan Hêvîn Reşîd, şunları aktardı: "İşgalin ardından halkın bir kısmı Efrin’de kaldı. Ancak 6 yıldır insanlık dışı uygulamalara maruz kalıyorlar. İşgalci Türk devleti ve ona bağlı çetelerin saldırılarına uğruyorlar. Efrin'in tarihi, kimliği, varlığı, kültürü ve doğası yağmalanıyor, çalınıyor ve istismar ediliyor. Efrin'de demografik değişim yapılıyor. Bununla birlikte Efrin'i Kürtlükten uzak bir şekilde çıkarlarına göre inşa ediyorlar. Öncelikle Efrin'de kadın haklarına karşı çeşitli saldırılar yapılıyor. Efrin'de işgal sonrasında yaşanan hayat güvenli ve istikrarlı değil.”

‘Soruşturma yürütecek uluslararası bir komiteye ihtiyaç var’

Efrin’de yaşanan insanlık dışı uygulamaları, işkence ve diğer insanlık suçlarını yakından takip edecek, soruşturacak bir uluslararası komite kurulmasına ihtiyaç olduğunu söyleyen Hêvîn Reşîd, "İşgal altındaki Efrin ve diğer bölgelerdeki halkın durumu izlenmeli ve işgal gerçeği ortaya çıkarılmalı. Ayrıca Efrin'de ve Şehba'daki göçmenlerin durumu da takip edilmelidir. Türk devletinin Efrin ve Şehba'daki suçlarına karşı uluslararası alanda sessiz kalınıyor. Onların suskunluğu onların da bu suçlarda payı olduğu anlamına geliyor. Biz Efrinli göçmenler, Efrin’i işgalden kurtarmak için Şehba'daki direnişimizi ve mücadelemizi asla durdurmayacağız” diye konuştu.