‘Efrin’de hayat cehenneme döndü’

Türk devleti ve çetelerinin Efrin’i işgali sonrası hayatlarının adeta cehenneme döndüğünü anlatan Efrinli kadınlar, yaşanan zulme artık dayanamayarak Efrin’den ayrılarak Şehba’daki kamplara yerleştiklerini anlattı.

HESNA MUHAMED

Şehba- Türk devleti ve ona bağlı çeteler, 18 Mart 2018 tarihinde Efrin Kantonu'nu işgal etti. İşgal nedeniyle yüz binlerce Efrinli göç etmek zorunda kaldı. Efrin’de yaşamaya devam edenler ise işkence, insan kaçırma, katliam, taciz ve tecavüz başta olmak üzere birçok insanlık suçuyla karşı karşıya kaldı.

104 kadın katledildi, binden fazla kadın kaçırıldı

Efrin-Suriye İnsan Hakları Örgütü tarafından hazırlanan rapora göre, Türk devleti ve ona bağlı çetelerin Efrin işgalinden bu yana binden fazlası kadın olmak üzere 9 bin 186'dan fazla kişi kaçırıldı. 97’si işkence altında olmak üzere 693'ten fazla kişi katledildi. Katledilen 104 kadından, 11’i intihar 74’ü ise tecavüz sonucu katledildi. Doğanın da tahrip edildiği Efrin’de, 400 binden fazla ağaç kesildi, 15 binden fazla ağaç yakıldı, tarım arazilerinin büyük bir kısmı ise yakıldı. Türk devleti, demografisini değiştirmek istediği Efrin’de şu ana kadar 30'un üzerinde “sömürge evleri” inşa etti. 75'ten fazla tarihi höyük, 59'dan fazla tarihi mekan, 28'den fazla mezar tahrip edildi.

‘Evlerimizi vermeseydik bizi öldüreceklerdi’

Raporda da tespit edilen insanlık suçlarından dolayı Efrin'de halkın bir kısmı Şehba Kantonu’na göç etmeye devam ediyor. Şehba Kantonu’nun Ehdasa ilçesindeki Serdem Kampı’na yerleşen Efrinli kadınlar, kendi deyimleriyle hayatın adeta cehenneme döndüğü Efrin’deki zulmü ajansımıza anlattı. Güvenliği nedeniyle isminin açık verilmesini istemeyen kadınlardan S.B., işgal sırasında Efrin’de bir köyde yaşadıklarını anlattı. Köye gelen çetelerin araçlarını zorla el koyarak evlerini terk etmelerini istediğini dile getiren S.B, “Evlerimizi onlara vermeseydik bizi öldüreceklerdi” dedi.

‘Her mahallede bir grup çete var’

Evlerini terk etmek zorunda kaldıkları için Efrin merkeze bağlı Eşrefiyê Mahallesi’ne yerleştiklerini dile getiren S.B., şunları aktardı: “Her mahallede bir grup çete var ve kendilerine göre kontrol sağlıyorlar. Efrin’de huzur, özgürlük yok. İnsanlar rahat bir şekilde dolaşamıyor. İnsanlar sürekli çetelerin baskılarına maruz kalıyorlar. Çeteler tarafından hırsızlık, insan kaçırma, katliam, para isteme gibi suçlar işleniyor. İnsanları suçsuz yere tutuklayıp onlardan para talep ediyorlar. Komşularımızdan bir kızı kaçırıp iki yıl boyunca cezaevinde tuttular. Kıza acımasızca işkence ettiler. Efrin’de malın varsa çetelere para vermek zorundasın.”

‘Efrin’de hayat cehenneme dönmüş durumda’

Efrin'de hayatın artık tahammül edilemeyecek düzeyde olduğunu ve halkın bu nedenle yönünü Şehba’ya verdiğini vurgulayan S.B. “Çetelerin baskısından dolayı Efrin’den çıkmak zorunda kaldık. Efrin’de hayat cehenneme dönmüş durumda ve insanların buna tahammülü kalmadı. Hepsi çete olduğu için insanlar mahkemelere başvurup haklarını bile arayamıyorlar. Efrin’in demografisini değiştiriyorlar, ağaçlarını ve doğasını yağmalıyorlar. Kutsal mekanları da tamamen yok ettiler. Şu an Şehba’da hayat Efrin’den daha güvenli” şeklinde konuştu.

‘Kadınlar siyah ve uzun çarşaf giymek zorunda’

Efrin’in Şiyê ilçesinde yaşayan M.Y. de, yaklaşık iki ay önce Efrin’den çıkarak Şehba’ya yerleşti. Efrin’de Ebû Emşat isimli çetenin evlerine el koyduğunu anlatan M.Y., Efrin’de yaşananlara ilişkin şunları aktardı:

“Kürt halkına yönelik her türlü baskıyı uyguluyorlar. Kadınların siyah ve uzun çarşaf giymek zorunda. Kadınlar onların belirlediği kıyafetleri giymezse dışarı çıkmalarına izin verilmiyor. Aynı zamanda insanların altınlarını ve paralarını zorla alıyorlar, halktan fidye istiyorlar. Fidye ödemeyenler işkenceye maruz kalıyorlar veya katlediliyorlar. Zeytin hasadı zamanında halktan para istediler. Kârın yarısını kendilerine aldılar. Sahibi olmayan evlere el koyup kendileri için kullanıyorlar. Onların zulmü altında çok uzun süre yaşadık. Artık dayanamadık ve Şehba'ya taşındık. Şimdi Şehba’da kampta yaşıyoruz."