EŞİK: Her yerde yine biz kazanacağız!

EŞİK, dünya kadınlarının eşitlik ve özgürlük adına 1857’den buyana çok şey kazandığını belirterek, “Bu topraklarda ve her yerde yine; biz kazanacağız!” dedi.

Haber Merkezi- Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yazılı açıklama yaptı. 8 Mart 2024 haftasının bir günde 8 kadının katledilmesi manşetleri ile başladığına dikkat çekilen açıklamada, “2009 yılından bu yana kadın cinayetleri ile ilgili gerçek veriler açıklanmıyor. Bağımsız örgütlerin kendi olanakları ölçüsünde açıkladıkları veriler gerçeği tam olarak yansıtamadığı halde bütün toplumun dehşete düşmesi, olağan akışı durdurup ne yapmalı diye düşünmesi gerekir. Ama öyle olmuyor. Yoksulların hayatı değersizleştiriliyor, kadınların hayatı hiç umursanmıyor” denildi.

‘Eşitlikten adım adım uzaklaştıran politikalar uygulanıyor’

Bağımsız kadın hareketi olarak yıllardır ne yapılması gerektiğini yazdıklarını, anlattıklarını, ilgili yasaları yapmada ve uygulamada sorumluluk aldıklarını ve meydanlarda haykırdıklarının vurgulandığı açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

“Sadece 8 Martlarda, 25 Kasımlarda değil, her zaman ‘Kadın erkek eşitliği sağlanmadıkça daha çok kadın cinsiyete dayalı şiddete maruz bırakılacak ve şiddetin son eylemi olarak yaşam hakkı elinden alınacak’ diyoruz. Bu gerçek bilinmediği için değil, tam tersine bilinip umursanmadığı için bırakalım eşitliği sağlamayı eşitlikten adım adım uzaklaştıran politikalar uygulanıyor, eşitlik karşıtı ve laikliğe aykırı söylemler teşvik ediliyor. Laiklik ve eşitlik karşıtı toplum düzeni yerine şeri hukuka geçilmesini yasalaştırma girişimlerinde 14 – 28 Mayıs seçimlerinden sonra son dönemece girildi. ‘Aileyi koruma’ yalanına sığınarak kadınları kimliksizleştirmeye ve eşitsiz güç ilişkilerinin egemen olduğu, adil paylaşımın olmadığı reisli, ataerkil aile modelini kalıcı hale getirmeye çalışıyorlar.”

‘Medeni Yasaya sonuna kadar sahip çıkacağız’

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına, CEDAW Komitesi Nihai Gözlemlerine, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına rağmen, kadınların evlilik öncesi soyadlarını evlendikten sonra kullanmalarının engellendiğine işaret edilen açıklamada, “Herkesin istediği, kendi seçtiği soyadını alma hakkımıza sonuna kadar sahip çıkacağız” diye belirtildi.

Medeni Yasayı tartışmaya açanların, nafaka ve evlilikte edinilmiş malların paylaşımı dahil kadınların en temel ekonomik haklarını dahi ortadan kaldırmayı amaçladığına vurgu yapılan açıklamada, “İktidar on yıllar içinde kadın yoksulluğunu da kullanarak yaşlı, çocuk, engelli bakımını tümden kadınların üzerine yıktı. Şimdi de Medeni Yasayı değiştirerek aile ve evlilik içerisindeki emeğimizin üstüne oturmaya çalışıyor. Medeni Yasa’ya sonuna kadar sahip çıkacağız. İktidara kadınların kazanılmış haklarına karşı saldırılara son vermesini tekrar hatırlatıyoruz: ‘Yasalara dokunma uygula!” denildi.

‘Erkek egemen sistemin bizi ortak mücadelemizden koparmasına izin vermeyeceğiz’

İŞİD ve Taliban uygulamalarındaki gibi kadınların nefes almasının bile erkeklerin iznine bağlanmasının istendiğine vurgu yapılan açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:

“İktidar, sınırlarını kendisinin belirlediği bir toplum tahayyülünü ve aile modelini hepimize dayatarak, geleneksel cinsiyet rollerini pekiştirerek, cinsiyetçi uygulama ve söylemlerin dozunu artırarak kadınların ve LGBTİ+’ların yaşam hakkını tehdit ediyor. Erkek egemen siyasetin bizi giyim, yaşam tarzı, inanç, kimlik ve benzeri üzerinden etiketleyerek ortak mücadelemizden koparmasına, kutuplaştırmasına izin vermeyeceğiz.

Yerel seçimler sürecini, eşitlikçi, kamucu, demokratik yerel yönetim yarışından çıkarıp ırkçılık, rantçılık ve nefret söylemi yarışına dönüştüren, yoksulluğu, 6 Şubat afetinin yaralarını sarmaya çalışan halkların yoksunluklarını hatta ve hatta Filistin’de yaşanan soykırımı bile oy şantajı için kullananlara hatırlatıyoruz; Yönetmeye talip olduğunuz bu şehirlerde nasıl yaşayacağımıza biz karar vereceğiz. Ne eşit temsil hakkımızdan ne de eşitlikçi, eşitleyici ve mor yeşil kamucu yerel yönetimler için beş acil şartımızdan vazgeçmeyeceğiz.

8 Mart 1857’de, insanca çalışma koşulları ve daha iyi ücret için direndikleri fabrikada diri diri yakılan New York’lu dokuma işçisi 129 kadını ve onları unutturmayan, seçme seçilme hakkı için, eşit işe eşit ücret hakkı için, hatta pantolon giyebilme hakkı için sokaklara çıkan tüm kadınları selamlıyoruz. 8 Mart’ın dünya kadınlarının eşitlik ve özgürlük için buluştukları bir gün olması bu mücadele sonucu gerçekleşti. Onların mücadelelerine bu topraklarda devam edeceğiz. Susmayacağız, korkmayacağız, itaat etmeyeceğiz… Yaşasın tüm dünyanın kadınlarının dayanışması ve mücadelesi! Yaşasın 8 Mart!”